Paylaş
Birçok İzmirli’nin böyle baktığına eminim.
Oysa gemiler gelmeyince, Alsancak limanına uğramayınca kruvaziyer turizminin çok önemli olduğunun farkına vardık.
Aslında rakamlar çok net özetliyor.
Kruvaziyer gemilerle gelen turistler, beğendikleri yere beş yıl içinde bir kez daha gidiyor.
Kendimden biliyorum.
Gemi seyahatiyle gittiğim yerlere birkaç kez gittim.
İnsan önce bir gözlem yapıyor, o kentle ilgili kafasında notlar biriktiriyor. Gezi bitiminde de o gidilen şehirlerle ilgili gelecek planları yapılıyor.
Örneğin Kopenhag, Stockholm, Hamburg, Tallinn gibi şehirler benim gemi turlarında keşfedip sonradan gittiğim yerlerdendir.
Ben İzmir’in siluetinde kruvaziyer gemilerine her zaman yer verdim.
Hele limandan ayrılırken, Kordon’dan onları izlemek benim için hep keyif oldu.
Üç geminin yanaştığı dönemler de oldu.
Gemiler bir süredir gelmiyordu.
Ama anlaşılıyor ki; bu hasret bitiyor.
2019 takvimine gemiler Ege sahillerini yeniden almışlar.
Bu iyi haber...
Bence İzmir’in de, Kuşadası’nın da gelecek gemiler için hazırlıklar yapması gerekir.
Nasıl mı?
Bir kere yazılı materyalleri çoğaltmamız gerekir.
Dijitali unutmamak da lazım...
İzmir’i anlatan ve tanıtan; özel aplikasyonlar ve programlar geliştirelim.
Turistler için yürüyüş, gezi parkurları yaratalım.
Selçuk’u, Kemeraltı’nı mutlaka gezdirelim.
Esnafımızı eğitelim, geçmişte yaptığımız hataları tekrarlamayalım.
Gibi, gibi...
Ben kruvaziyerlerin İzmir’e çok yakıştığını düşünüyorum.
Siz ne düşünüyorsunuz?
Erdal İzgi aradı ve dedi ki...
“İZMİR’in sokaklarına turunç ve zeytin ağaçları çok yakışıyor” diye yazdım.
Ve kent merkezindeki caddelerin, sokakların yeni bir kampanyayla bu meyve ağaçlarıyla donatılmasını istedim.
Sabah Erdal İzgi aradı.
İzgi; hem meslektaşım, hem de Konak Belediyesi’nin eski Başkanı...
Konak’ın başına geçince ilk işlerinden biri olarak caddelerde ağaçlandırmaya el attığını söyledi.
Hatta rahmetli Piriştina ile bu konuyu paylaştığını, desteğini alıp ağaçları diktiklerini söyledi.
Ama çok önemli bir tespitte de bulundu.
“Kıbrıs Şehitleri çok güzel olmuştu. Alsancak’ta, Güzelyalı’da çok sokağa turunç ağaçları diktik. Ama sonra bazılarının ilaçlanarak kurutulduğunu, bazılarının söküldüğünü fark ettik. Mağazalarının önünü kapattığını düşünenler ağaçları istemediler. Bazı sokaklarımızda turunçlar büyüdü, şimdi gidin bakın çok güzel oldular...”
Ağaçlar bir kentin süsüdür.
Ben birçok Akdeniz kentinde turunç ağaçlarını görüyorum.
İnanın başka bir güzellik katıyorlar.
Erdal İzgi; İzmir’in bir turunç festivali bile düzenleyebileceğini söylüyor.
Gelin şu kampanyayı canlandıralım.
Ege’nin sokaklarını meyve ağaçlarıyla donatalım.
Alperen’in fotoğrafını
unutmam mümkün değil
İŞTE unutamadığım fotoğraflardan biri de minik Alperen’in fotoğrafıydı. İzmir’de yaz sıcağında, okul servisinde unutulmuş ve 3 yaşındaki minik Alperen Sakin hayatını kaybetmişti. Önceki gün dava sonuçlandı. Servis şoförü, hizmetlisi, okul sahibi ceza aldı. Yeterli mi yetersiz mi; bilemem. Ama minik Alperen bugün aramızda değil. Bir ihmal, bir dikkatsizlik bir cana mal oldu. Asıl buraya bakalım. İşimizi ne kadar iyi yapıyoruz, ne kadar denetleniyoruz. Minik Alperen’in fotoğrafını unutmamam mümkün değil.
Bu okulları kaderine terketmeyelim
TAŞIMALI eğitim başlayınca bazı köy okulları terkedilmiş. Bazıları da samanlık olmuş.
İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Yahşi, bu binaların değerlendirilmesi için proje geliştirdiklerini söylemiş, “Halkın sosyal yaşantısına yönelik etkinliklerde kullanmalarını sağlamaya çalışıyoruz” demiş.
Biz hatırlatalım da; buraları halkın kullanımına bir an önce kazandırılsın.
Çünkü hem atıl duruyor, hem de boş durdukça buraları sosyal alan olmaktan çıkıyor.
Köylerimizin okuma salonlarına, etkinlik alanlarına çok ihtiyacı var.
Paylaş