Kentleşmede ilkeler belgesi önerisi

MİMARLAR Odası İzmir Şube Başkanı Halil İbrahim Alparslan ile sohbet ediyorduk.

Haberin Devamı

 

Dedi ki;
“Bence her kentin imar konusunda ilkeler belgesi olmalı...”
Türkiye’nin yazılı anayasası aslında birçok şeyi tarif ediyor ama iş denetlemeye gelince işte o zaman aksamalar başlıyor.
Ben başkana kesinlikle katılıyorum.
İster manifesto deyin, ister ilkeler belgesi ya da siz başka bir şey demek istiyorsanız onu deyin ama kesinlikle yeni kuralları masanın üzerine koymamız gerekiyor.
Hep yazıyorum.
Yurtdışına çıktığımda kıskandığı tek şey şehirleşmedir.
Biz maalesef sınıfta kaldık bu konuda...
Ve bütünleme olmasa hiçbir belediye başkanı sınıfını geçemez.
Kötü şehirleşme beraberinde farklı sorunları da getirdi.
İlişkilerimiz bozuldu, ekonomimiz geriledi, toplumsal olaylar karşısındaki tepkilerimizi bile etkiledi.
***
Peki bu ilkeler belgesinde neler olmalı?
Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı Halil İbrahim Alparslan’ın ilk aklına gelenler şöyleydi.
* Bina üretim süreçlerinde nitelikli mimarlık hizmetinin alınabilmesi için mimarlık ortamının çağdaş standartlara uygun bir biçimde düzenlenmesini talep ediyoruz.
* Mimarlar Odası’nın projeler üzerindeki denetim yetkisinin aşındırılması ne yazık ki başına buyruk, niteliksiz ve başta kentimiz olmak üzere herkesin kaybettiği bir mimarlık ortamı yarattı. Bu konuda, meslektaşlarımızın yaptıkları projelerin niteliğini artırmak için belediye ile birlikte çalışmaya hazırız.
* Her fırsatta övündüğümüz İzmir aslında yeşil alan konusunda ülkemizdeki birçok kentten daha fakirdir. Özellikle kent merkezimiz Kültürpark ve sahil alanı haricinde nefes alabilecek alanlar açısından son derece yetersizdir. Bu nedenle alacağımız her karar kentsel yeşil alanları önceleyen, ağaç sayısını artıran kararlar olmalıdır.
* Her semtte yeterli büyüklükte ulaşılabilir yeşil alanlar üretmeliyiz. Sadece parklarda değil, sağlıkla yetişebilecekleri her alana ağaç dikmeliyiz. Geniş sert zeminlere değil ağaçlara ihtiyacımız var.
* Bu kente en büyük ihanet “hmax serbest” veya “h en yüksek serbest” ifadeleri ile yapılmaktadır. Bu ifadeler en kısa zamanda tüm planlardan, yönetmeliklerden kaldırılmalı, kentte bina yüksekliği sınırlandırılmalıdır. Yüksekliği serbest bırakmak emsali serbest bırakmak kadar sorunlu bir tavırdır.
* Bir kentin en değerli kolektif üretimlerinden biri olan kent silüetini kimsenin insafına bırakmamak gerekir.
* Binaların sadece projelerinin değil kendilerinin de denetlenmesini istiyoruz. Proje aşamasında kurallara uygun binalar, inşa edildikten sonra tanınmayacak hale gelebiliyor.
* En ufak balkon kapatmasından kaçak eklere kadar kurallara uymayan her türlü müdahalenin önlenmesini istiyoruz. Bu konuda yöneticiler kadar bizlere de görev düşüyor. Daha adil ve nitelikli bir dünya istiyorsak buna kendimizi değiştirerek başlamamız gerekiyor.

Haberin Devamı

 
Marinaları yapmamız gerekir

Haberin Devamı

İZMİR Körfez yarışları yine çok renkliydi. Arkas’a, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne teşekkür ederiz.
Cumartesi, pazar insanları denize daha yakın gördüm.
Çoluk çocuk herkes Kordon’a, Karşıyaka Yalı’sına gelmiş, yarışları izliyordu.
Körfez böyle çok daha güzel...
Ne yapıp edip İzmir’e birkaç marina kazandırmalıyız.
İnsanlar tekneleriyle, yatlarıyla İzmir’e gelirler.
Ve sadece kışları değil, yazları da körfezde olurlar.

 
Karşıyaka’nın ismi büyük olunca

HER takımı elbette önemsiyorum. Ama Karşıyaka’nın ismi oynadığı takımların hepsinden daha eski, daha güzlü, daha büyük olduğu için bir türlü kafama oturmuyor.
Karşıyaka bu yeri hiç hak etmiyor.
O yüzden ne yapıp edip bir üst lige çıkmalı.
Transfer yasağını kaldırmalı.
Elbette Pınar Karşıyaka’nın başarıları hepimizi mutlu ediyor.
Ama futbolun yeri çok ayrı...
Karşıyaka futbolda da üst yerlerde olmalı.
Ya da bir karar vermeli.
Karşıyaka basketbolla anılmalı.
Başkan Turgay Büyükkarcı bütün sıkıntılara göğüs gererek bir mücadelenin içinde...
Ey Karşıyakalılar; başkanınızı, yönetim kurulunu yalnız bırakmayın.
Bu yıl öyle bir yıl...

Haberin Devamı

 
Bitmeyen uzun kuyruklar

HAFTA sonu farklı saatlerde Alsancak Kordon’a gidip geldim.
Arkas Sanat Merkezi’nin önündeki kuyruk hiç bitmedi.
Bazen uzadı, bazen eridi ama hiç bitmedi.
Bir kez daha anladım ki; marka olmak başka bir şey...
Picasso bir marka...
İster bir şirket, ister bireysel olsun; isminizi bir yere taşıdıysanız o zaman olaylar başka türlü akıyor.
Marka konusunda çalışanlar bunu da işlemeli ve takibe almalı.
İzmir elbette sanata uzak bir kent değil.
Ama sanat çok ihmale uğramış bir konu...
Artık kentlerin yarışı var dünyada...
İşte bu yarış sadece ekonomide yapılmıyor.
O ekonomi ne kadar büyük olursa olsun; hayatın diğer alanlarında boşluklar varsa bir şey ifade etmiyor.
Sanat ve spor işte o iki alandan biri...

Yazarın Tüm Yazıları