Paylaş
“Düşünün ki; nerdeyse yarım asır boyunca birbiri ardına büyük savaşlarla ve isyanlarla uğraşmış, dış güçlerin sömürülerine maruz kalmış, siyasi ve ekonomik olarak köşeye sıkıştırılmış, en nihayetinde de işgal edilerek parçalanmış bir imparatorluktan, sadece 4 yıl gibi bir sürede modern ve laik hukuk devletine haiz bir Cumhuriyet yaratıyorsunuz. Bu Cumhuriyeti de, o zamanın dünyasında lider sayılan ülkelerde bile göremiyorsunuz. Cumhuriyeti, modernleşme devrimleri ve ekonomik sosyal kalkınma ile taçlandırıyorsunuz. Ve hasta adam denilirken, artık bulunduğu coğrafyaya rol model olan bir ülke yaratıyorsunuz. İşte bugün, 98. yılına erişmenin haklı gururunu yaşadığımız Cumhuriyetimizi, dünya tarihinin eşsiz zaferlerinden biri olarak görmemiz tam olarak da bu destansı kazanımları sayesindedir...”
Bazen çok karamsar yorumlar okuyor, dinliyorum.
Oysa Cumhuriyet’in kurulduğu dönemin şartları ağır olmasına rağmen kısa sürede örnek gösterilecek bir başarı hikayesi ortaya çıktı.
Yorgancılar’ın şu sözlerine de aynen katılıyorum.
“Sözün özü; ülkemiz içinden geçtiği zorlu dönemdeki reçetesini yine kendi özünde, kurtuluş ve kuruluş ruhunda taşıyor. Yeter ki; birlik ve beraberlik içinde bu ruha ebediyen sahip çıkabilelim.”
Atatürk Cumhuriyeti gençlerimize emanet etmişti.
Ben de gençlerimize güveniyorum.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.
Üretim atölyeleri yapacaklar
GÖZDE Yener Birman tanıdığım iyi sivil toplumculardan biridir. Kısa bir süre önce Kızılay İzmir Şubesi’nin Kadın Kolları Başkanlığı’na seçildi. Ve kısa sürede yeni bir ekip yarattı. Mağduriyet yaşayan kadınlar, anne ve çocukları için özel projeler hazırlıyorlar.
29 Ekim’de Cumhuriyetimizin 98. yıldönümünde 98 ihtiyaç sahibi kadın ve çocuğun ihtiyaçlarını karşıladılar, gençlere tablet dağıttılar.
Gözde ve ekibinin hedefi; şiddet görmüş, mağduriyet yaşayan kadınlarımızın konaklayabileceği yerler bulup buraları bir üretim atölyeleri haline dönüştürmek. Sığınma evi yapmak istemiyorlar; kadınlarımızın topluma katkı yapmalarını öneriyorlar.
Kadınlarımız, çocuklarımız adına yapılan her projeyi destekliyorum.
Bu kaçıncı artık yeter
BİR erkek olarak utanıyorum.
Bu sefer çok yakından tanıdığım bir ailenin kızları...
Denizlili Tokat ailesinin bir ferdi Şebnem Şirin öldürüldü.
Dünya güzeli Şebnem artık yok.
Yine bildik nedenlerle, bahanelerle, bir erkeğin şiddetine maruz kalarak bu hayattan koparıldı.
Gerçekten çok üzgünüm.
Selda Tokat, yeğeni Şebnem Şirin ile ilgili sosyal medyasından bir paylaşımda bulundu.
“Ah Şebnemim ah. Yeğenimi kaybettik. Yeğenimi, sevgilisi boğazını keserek öldürdü, çok üzgünüm. Dünya güzeli yeğenim 23 yaşındaydı. Yazacak gücüm yok. Gencecik Şebnem, gözü dönmüş bir canavar tarafından katledildi” diye yazınca arayıp üzüntülerimi bile bildiremedim.
Ne diyebilirdim ki...
Herkese başsağlığı, sabırlar diliyorum.
Ekonomiye kattıkları
değer çok önemli
TOKAT ailesinin Türkiye’ye katkısı büyüktür.
Denizli Güney’e gidip görenler ne demek istediğimi iyi anlarlar.
Bağcılığımızın bu kadar iyi olmasında, Türk şaraplarının kalitesinin yükselmesinde Denizli Güney’in önemli bir rolü vardır.
Ve Tokat ailesi 1962’de yaptığı yatırımlarla bu yolu açmıştır.
Kurulan modern bağlar, burada yetişen üzümler şaraplarımızı bir üst lige taşımıştır.
Pamukkale’den sonra diğer büyük üreticiler de Güney’e gelip bağlar kurdular.
Bu sayede şaraplarımız Avrupa’da önemli ödüller almaya başladı.
Fevzi Tokat 1962 Yılında Denizli’nin Güney İlçesi’nde Pamukkale Şarapları firmasını kurdu. 1972 yılında kardeşi Yasin Tokat ile birlikte çalışmaya başladı. Pamukkale Şarapları, 50 yıl önce kurulduğunda yılda 100 bin litre şarap üretirken, ilerleyen yıllarda Türkiye’nin en modern tesislerinden birine sahip oldu ve 3 milyon 500 bin litre şarap üretimi yaparak başta Fransa ve Almanya olmak üzere üretiminin yüzde 25’ini Avrupa Birliği ülkelerine ihraç etmeye başladı.
Tokat ailesinin Türk ekonomisine sağladığı katma değer gerçekten önemlidir.
Şebnem Şirin de Fevzi Tokat’ın torunuydu.
Tanıtımdaki katkıları unutulmaz
YILLAR önce Londra’da yürüyordum. Baktım karşıdan Selda Tokat geliyor. Ayak üstü konuştuk. Londra’da büyük perakendecilerle toplantıları olduğunu söyledi. Türk şaraplarının yurtdışında tanınmasında, bilinmesinde Selda’nın önemli bir rolü vardır. O günden sonra kendisini daha yakından takip etmeye başladım. Hiç durmadı; bütün kanalları zorladı. İyi de yaptı... Dediğim gibi Tokat ailesinin Türk ekonomisine kattığı değerler oldukça fazladır.
Paylaş