“Karşıyız” sözü artık bende alerji yarattı

Haberin Devamı


“Karşıyız” demeselerdi şaşardım.
Neden mi?
Geçmişte birçok örneği var.
“Yatırım...”
Olmaz, kamu yararı...
“Proje...”
Bize uymaz, kamu yararı...
“Fikir...”
Fikir de olmaz, kamu yararı...
Peki biz ne yapacağız?
Yatırım demeyeceğiz, proje demeyeceğiz, fikir öne sürmeyeceğiz.
Yeni bir şey istemeyeceğiz.
Her şey yerli yerinde kalacak, bu böyle devam edecek.
Kusura bakmayın, buna benim gönlüm razı değil. Biliyorum, burada yaşayan birçok kişinin de gönlü razı değil.
Her şeye bir bahane bulma dönemi artık kapanmalı...
Her şeyin arkasından ya da altından “Yine birileri malı götürüyor” yorumları artık bitmeli...
Per projeden sonra “Rant var...” sözleri sona ermeli...
Bu sefer de, yenilenecek liman projesine ve içinde yapılacaklarına bir sürü itiraz geliyor.
Ben demiyorum, illa kruvaziyer limanının ortasına bir AVM yapılması doğrudur diye...
Bu işin uzmanları otursunlar, karar versinler...
Ama her seferinde “Karşıyız...” diye olaylara yaklaşmak, her seferinde “Olmaz, biz izin vermeden çivi bile çakılmaz” diye olayların içine dalmak...
Artık kabak tadı vermiş durumda...
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği TMOOB’un bana göre artık yeni bir dile ihtiyacı var.
Daha liberal, daha İzmir’e, İzmirlilere yakışan bir dile...

Haberin Devamı

Bu kentteki kadar didikleyici acaba bir başka yerde var mıdır?

Haber şöyleydi.
İzmir 1. İdare Mahkemesi, Şehir Plancıları Odası’nın açtığı davada İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nin 16 Ekim 2009 tarihinde onayladığı İzmir 1/25000 ölçekli Kentsel Bölge Nazım İmar Planı’nı iptal etmiş.
Bu kaçıncı iptal edilmiş artık karıştırdım.
Şimdi en başa mı dönüldü, bazı planlar yerinde de bazıları mı değişti...
Yoksa İzmir, yeni bir kaosun tam ortasında mı bilemiyorum.
Başlayan, devam eden ya da başlayacak olan yatırımlar bu durumdan etkilenecek mi, o da ayrı bir ayrıntı...
Sonuçta; İzmir 1. İdare Mahkemesi’nin 1/25000 ölçekli planı iptal gerekçesinin başında nüfus öngörülerinin bilimsel temele dayanmaması yer almış. Elbette, başka gerekçeler de var.
Haber şöyle devam ediyordu:
“Mahkeme’nin 1/25000 ölçekli Nazım İmar Planı iptal kararı, Bakanlığın 1/100000 ölçekli planının daha önce iptal edilmiş olması nedeniyle üst ölçekli plan krizi yarattı. İzmir’de bazı bölgelerdeki 1/5000 ölçekli planların yürütmesinin durdurulması veya iptali nedeniyle (Alsancak) buralarda 1/1000 ölçekli alt ölçekli plana göre imar uygulamaları yapılacak...”
25 binlik iptal, 100 binlik zaten iptal...
5 binlikler yürütmeyi durdurmadan iptal, binliklerle bir şey yapabiliyorsan yap.
Bu nasıl bir şeydir. Bu kentte doğru düzgün plan yapan, bu planı uygulamaya sokan kadrolar yok mudur?
Bu kent dışında bu kadar “gözünün üzerinde kaş var” diyen bir başka didikleyici grup var mıdır?
Gerçekten çok merak ediyorum.

Haberin Devamı

Bir koltuğu altı aday, iyidir

CHP’li kadınlar, sekiz yıl aradan sonra başkanlarını seçecek. Tam altı aday var. 28 Haziran’a kadar bir başka isim çıkmazsa; avukat Nilay Kökkılınç, Emel Tangobay, il yöneticisi Nazan Çetin, inşaat mühendisi Özgün Utku, Gönül Badem Ateş ve mali müşavir Banu Gençkan seçimlerde yarışacak. Birincisi; Türkiye’nin 2000’li yılları çok hareketli geçti, siyaseten de öyle oldu. CHP’de nasıl il başkanlığı üst üste atamalarla olduysa, Kadın Kolları’nda da bu uygulama teşkilatı ağırlaştırdı. O yüzden seçimlere bu kadar ilgi gösterilmesi bir fırsat... İkincisi; bir koltuğu altı adayın olması da demokrasi adına sevindirici... Kadınlarımız bugüne kadar sadece kontenjan doldurmak için siyasete sokuldu. Oysa kadın elinin değdiği her konu daha iyi gidiyor. Kadınlarımızın siyasete ilgi duyması, koltuk yarışında olması her açıdan sevindirici bir gelişme... Kim kazanır? Elbette ona CHP’li delegeler karar verecek...

Haberin Devamı

Twitter’da kopan fırtına

Suriye meselesinden Twitter’da kıyametler kopuyor. Birisinin söylediğine diğeri, sırf o söyledi diye öyle bir cevap veriyor ki... Arkasını getirmek, arkasını toparlamak mümkün değil. Bu tartışmadan bir kez daha iyi anladım ki... Temel meselelerde bile uzlaşmak, güçbirliği yapmak, fikir birliği yapmak çok zor. Çünkü, yaklaşımlarımız siyaset temelli... Her olaydan siyasi rant elde etmek gibi bir hastalığımız var. Bu değişmedikçe, demokrasimizin olgunlaşması da olmayacak. Ya da geç olacak...


 


 

 

Yazarın Tüm Yazıları