Paylaş
Herhalde 10’a yakındır.
En son kalabalık bir İzmir heyetiyle gitmiştik.
Barış, kardeşlik sözlerinin dillerden düşmediği, herkesin umutlu olduğu günlerdi.
Aziz Kocaoğlu’nun başkanlığındaki heyet bir tam gün boyunca ziyaretlerde bulundu, görüşmeler yapıldı, yemekler yendi.
Sadece Diyarbakır’ın sivil toplum örgütleri değil; komşu illerin yöneticileri ve fikir önderleri de o gün Diyarbakır’daydı, toplantılara katıldılar.
Kürtçe Hamlet’in ilk sahnelendiği kent İzmir’di, Diyarbakırlılar da gecede yerel şarkılarla birlikte Ege türküleri seslendirdiler.
Her fırsatta dile getiriyorum ve yazıyorum.
Büyük meselelerde tek taraflı düşünemezsiniz, çıkışları tek bir kapıdan bulamazsınız, çözüm önerilerini belli bir gruba dönük yapamazsınız.
Şunu söylemeye çalışıyorum.
Diyarbakır’ın hassasiyetlerini konuşurken, İzmir’in hassasiyetlerini pas geçemezsiniz.
İzmir’i konuşurken, Diyarbakır’sız bir Anadolu’yu hayal edemezsiniz.
7 Haziran seçimlerinde HDP büyük bir çıkış yakaladı.
Belki de yöneticilerini şaşırtacak kadar büyük bir çıkıştı bu...
Sadece İzmir, İstanbul değil; birçok büyük kentte HDP’ye bir kredi açıldı.
Ve 8 Haziran sabahı HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, “Emanet oyların farkındayız” diye başlayan bir cümle kullandı, “Bir bölgenin değil, Türkiye’nin partisi olmaya çalışacağız” diye konuştu.
Aslında mesele de bu...
Herkesin ve her görüşün; büyük fotoğrafa bakıyor olması gerekir.
İnsanların kendi hassasiyetleri kadar karşısındaki insanların hassasiyetlerini de düşünmeleri lazım.
Partilerin de böyle bir misyonu var.
Yoksa dünya yaşanmaz bir hale gelir.
Hiçbir şey için geç değildir.
O gün Diyarbakır’da yakalanan ve hissedilen hava bugün de yakalanır.
Ya büyükşehir adayı ön seçimle belirlenirse
Geçen hafta CHP İzmir İl Başkanlığı seçimi sürecinde yaşananlar beni şaşırtmadı.
Daha önceki yazılarımdan birinde de yazmıştım.
Neden şaşırtmadı biliyor musunuz?
CHP’nin uzun bir süredir kamudaki en önemli pozisyonu İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı...
Dolayısıyla bu makamın taliplisi de çok...
Şöyle bir yorumda bulunmak yanlış olmayacak herhalde...
Genel Başkan hariç; CHP’de görev yapan, üye olan herkesin gönlünde bir gün İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı yatıyordur.
Dolayısıyla bu konuşmalar, bu kulisler, bu ön almalar, bu “bende varım ha...” çıkışları İl Başkanlığı için değil, büyükşehir için yapılıyor.
Tabii adayın ismi Genel Merkez’in yani Genel Başkan’ın tercihiyle belirlenecekse sorun yok.
O zaman bu kulislerin adresi Ankara olacak.
Ama milletvekilliği seçimlerinde olduğu gibi bir ön seçim olacak ve delegelerin önüne sandık konacaksa işte işin rengi o zaman değişecek.
Bu süreç şimdiden belli olmadığı için çıkışları taban bulma, zemin arama gibi değerlendirebilirsiniz.
Taban bulmak, zemin hazırlamak bu kadar kolay mıdır bilemem, ama İl Başkanlığı süreci vitrinde olmak için bir fırsattır.
İşte o yüzden ben bu tartışmalara, bu sözlere şaşırmadım.
Bu fotoğraflar beni mahvediyor
Ben hep böyleydim.
Bazı fotoğraflara takılı kalırım.
Günlerce kendime gelemem.
Şehit cenazelerini, o masum, babasız kalan çocukların yüzlerini unutamıyorum.
Uykusuz geceler beni perişan ediyor.
Ve son dönemde mülteci çocukların fotoğrafları...
Sırma saçlı Afgan çocuk da işte onlardan biri...
Son olarak ailesiyle Dikili’den Midilli’ye geçen 10 yaşındaki Afgan kızından geride kalan, botun batması halinde suda ıslanarak ağırlık yapacağı düşünülerek kesilen pembe lastik tokalarla bağlı sırma saçlar beni mahvetti.
Büyük bir dram yaşanıyor.
Yeter artık...
Paylaş