Kamu İhale Kurumu ne iş yapar?

ARŞİVİMİ karıştırırken, 2005 yılında Dünya Gazetesi’nde yayınlanan bir yazı elime geçti.

Haberin Devamı

Recep Yazıcıoğlu’nun Denizli Valiliği döneminde Vali Yardımcısı olarak görev yapan Sayın Kemal Yurtnaç’ın 2005 yılında kaleme aldığı bir makaleydi bu. “Kamu İhale Kurumu ne iş yapar?” başlığının hemen altında, parantez içinde ikinci bir başlık daha bulunuyordu:
“Türk bürokrasisi yapılanma modeli.”
Algıda seçicilik olsa gerek, hemen makaleyi arşiv içinden çıkarıp özenle ayırdım. Son günlerde İzmir gündemindeki “1 numaralı” devlet kurumu olan Kamu İhale Kurumu’nun o tarihlerde “ne iş yaptığını sorgulayan” ve üstelik bir vali yardımcısının yazdığı bir yazıyı es geçmek olmazdı.
Sayın Yurtnaç yazısında, Avrupa’da uygulanan sistemle Türkiye’dekini karşılaştırarak çarpıklıkları özetlemiş.
Örneğin demiş ki:
“Avrupa’daki işlevi ve çalışması ile ülkemizdeki görünümü aynı olmakla birlikte işlev açısından tamamıyla farklıdır. Bizde oluşan Kamu İhale Kurumu’nun yapısıyla, aynı kurumun AB ülkelerindeki yapısını değerlendirmek gerekir. Onlardaki çalışan sayısı 10 ile 40 arasında değişirken, bizde 300 civarındadır. Bizdeki kurum o kadar ağır çalışır ki, itirazlara cevap onlarda iki ile beş gün arasındayken, bizde 45 güne kadar uzayabilmektedir. (İzmir’e ilişkin KİK kararında biz üç ayı bile gördük.) Ayrıca, yöneticilerimize ulaşılamamaktadır. Kolay ulaşılamamak ve çözüm üretememek, bizim bürokrasi kültürümüzün önemli bir özelliğidir zaten.”
Yurtnaç’ın makalesinde bahsedilen “ücret ve araç saltanatı” kısmını pas geçip “Peki yapılması gereken nedir?” kısmına geçiyoruz:
Özerk kurulların saltanatı
“Bu eleştirilerin sonucunda, yanlış nerededir diye sistemi sorgulamamız gerekir. Diğer ülkelerle karşılaştırma yaptığımızda, performansımızın düşük olduğu görülmektedir. Sonuç olarak, ülkede uygulanan sistemin parçalarıyla oynamanın çözüm olmayacağı, sistemi baştan aşağı kurgulamanın gerekliliği ortaya çıkmaktadır. AB ülkelerinde olduğu gibi, belirli sınırın üzerindeki ihaleleri bu yasaya tabi tutarak uluslararası rekabete açık hale getirmek gerekir. Alt limitlerdeki ihaleler, yerel bazda ilan edilerek pazarlık usulüyle yapılmalıdır. Kamu İhale Kurumu’nun personel sayısı, AB üyesi ülkelerin aynı kurullarındaki sayıya indirilmelidir. Bu kurum, kamu gücüyle oluşturduğu kaynakları kamu vicdanını yaralamayacak şekilde harcamalıdır. Yeni yasanın ortaya konmasındaki amaç, ihalelerde ulusal ve uluslararası rekabetin sağlanmasıdır. Özerkliği sorgusuzluk sanan yeni bürokratik kurumların oluşması değildir. Eğer bu yapılanma gözden geçirilmez ve hizmet standardını AB ülkeleri seviyesine çıkaramazsak, yeniden yapılanmaya kötü bir örnek sunmuş oluruz. Bunun sonucunda da, devlet idaresinden soğuyan, sisteme yabancılaşan kitlelerle karşılaşırız. Ve gücünü yeniden yapılanmadan alan, sorgulanamayan özerk kurulların saltanatı ortaya çıkar. Hizmet ederken misyonumuz, güçleştirmeden kolaylaştırmak olmalıdır.”
Bu satırları dikkatle okurken, hemen aklıma son dönemde KİK’in iptal kararlarından çok çeken İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun sözleri geldi:
“Kanunla kurulan bir kurumun hem yetkisinin hem de o yetkisi oranında sorumluluğunun olması gerekir. KİK’te sorumluluk, sadece ve sadece oraya seçilen kurul üyelerinin vicdanıyla sınırlıdır. Yasal en ufak bir sorumlulukları yoktur. Biz herkesi anayasal çerçevede, bir hukuk devletinde sağlıklı karar vermeye çağırıyoruz.”

Haberin Devamı

Bu gerekçeler çok tartışılır

Haberin Devamı

Biliyorsunuz KİK, bir süre önce Üçyol-Üçkuyular Metrosu’nda “iptal” kararı vermişti. İstanbul ve Ankara’daki benzer durumlarda idareyi haklı bulan Kurul, İzmir’in ihalesini ise iptal etmeyi uygun bulmuştu. Davet usulüyle yapılan bir ihalede, iş bedelinin ancak 1/173’ü kadar sermayeye sahip olan “davetsiz” bir firmanın yasal süre dışında yaptığı itirazın KİK tarafından kabul edilmesi Başkan Kocaoğlu’nu çileden çıkarmış, “adalet istiyorum” söylemi de işte buradan çıkmıştı.
İzmir Büyükşehir Belediyesi, yargıya taşıdığı bu konuda “müjdeli haber” beklerken, bir iptal şoku da Bornova Metrosu’nda yaşandı.
KİK’in gerekçeli kararı daha yeni geldi.
Okuyunca anladık ki, bu iptal kararı da önceki gibi çok tartışılacak.
Bizi böyle düşünmeye iten birkaç gerekçeyi hemen sıralayalım:
Birincisi, KİK üyeleri bile iptal kararını verirken kendi içinde uzlaşamamış. Karar 4’e karşı 6 oyla alınmış.
Kurul’da çoğunluk, ancak bir üyenin ikinci oylamada görüş değiştirmesi üzerine alınabilmiş.
Kamu İhale Kurul Başkanı Dr. Hasan Gül imzalı gerekçeli kararın son sayfasındaki, “İhalede tek geçerli teklif bulunsa bile, ihaleyi yapan idarece ihalenin iptali mümkün olmakla birlikte, Kamu İhale Kurumu’nca idarenin yerine geçilerek ihalenin iptaline karar verilmesinin hukuki dayanağı bulunmamaktadır” cümlesi de çok enteresan.
Sizce de değil mi?

Yazarın Tüm Yazıları