Paylaş
Bakan Kurum, gelire göre farklı faiz uygulaması yapılacağını da belirtti.
Hazine ve Maliye Bakanlığı da devrede, büyük ihtimalle yeni yılın ilk aylarında takvimi öğrenmiş oluruz.
Bakan Kurum açıklamış; “Fiyatları dengeledik, aşağı çektik, bunun tekrar yukarı çekilmesini istemiyoruz. Orta gelirliye yönelik kampanyanın amacına ulaşması için çalışıyoruz. Fiyatları olumsuz yönde etkilemesini istemiyoruz. Kampanyayla talebi yönetip proje arzının artırılması lazım. İkisini aynı anda yapmazsak evlerin fiyatları yükselir. Ev fiyatlarının artmaması için titiz çalışma yürütüyoruz.”
Daha önce de benzer kampanyalar yapıldı ama her seferinde konut fiyatlarında ciddi artışlar görüldü.
Elbette fiyatı piyasa belirleyecek; talep varsa fiyatların da artması normal gelebilir.
Ancak sağlıklı bir konut piyasasının oluşabilmesi için de denetimlerin yapılması şart...
Kampanya öncesi fiyatlarıyla kampanyanın başladığı tarihlerdeki fiyatlar mutlaka denetlenmeli.
Yoksa Bakan Kurum’un da dediği gibi kampanya amacından uzaklaşır.
Türkiye’de eksik gördüğüm konu işte bu denetim...
Yasalar var, yönetmelikler çalışıyor ama iş bu detaylara gelince boğuluyoruz.
Hem de bütün Türkiye şikayetçi
HANDE Fırat köşesinde yazdı.
6 yaşındaki evlendirilen H.K.G’nin 17 Ağustos 2012 tarihindeki ifadesinin ardından yaşananlar artık HSK’nın gündeminde.
Ve de tabii bütün Türkiye’nin takibinde...
Böyle bir dava ertelenemez ve mümkünse hemen, yarın bakılmalı.
Konu siyaset üstüdür.
Zaten her parti tavrını net ortaya koydu.
Genel bir konsensus oluşmuş durumda ve toplum vicdanı konunun bir an önce sonuca kavuşmasını bekliyor.
Hande Fırat araştırmış.
O dönemde dosyadan sorumlu savcı hakkında soruşturma başlatıldı. “Neden o gün değil de bugün başlatıldı?” sorusunun yanıtını yazmış; “O gün HSK’ya gelen bir şikâyet olmadı, Bakanlığın ya da HSK’nın da dosyadan bilgisi yoktu...”
Ama şimdi var.
Hem de bütün Türkiye şikayetçi...
Yabancı nüfus artışı
yüzde 40’ları geçmiş
PANDEMİ, sonrasındaki Ukrayna Rusya savaşı, iklim değişikliğiyle ortaya çıkan enerji krizleri bütün dengeleri alt üst etti.
Avrupa’da bazı ülkelerde kamu spotları dönüyor.
Hem kışın yaşanabilecek enerji sorunlarına dikkat çekiliyor; hem de gıda krizlerine karşı toplum uyarılıyor.
Yani nereden bakarsanız bakın; önümüzdeki birkaç yıl zor geçecek.
Geçen gün okudum.
Antalya’da yaşayan yabancı nüfus artışı yüzde 25 iken son bir yılda yüzde 40’a yükselmiş.
Yani Antalya sokaklarında artık daha fazla yabancı var.
Üstelik sadece tatil için gelmiyorlar; aldıkları evlerde oturarak kalıcı olarak Türkiye’de bulunuyorlar.
Yine okuyorum.
Antalya’da kurulan platformlarda, çalışma gruplarında bu konu masaya yatırılıyor ve Antalyalıların nasıl davranmaları gerektiği konuşuluyor.
Bu son derece normal...
Hatırlayın Barselona Belediyesi yakın bir geçmişte; bu göç dalgasından kentin çok etkilendiğini ve şehrin kimliğini korumak için bazı önlemler alacaklarını açıklamıştı.
Antalya gibi turizmde öne çıkmış bir bölgede turiste alışık olan kent halkı, şimdi bu yabancılarla ortak bir hayatı kurgulamak zorunda.
Elbette gettolaşmalar artacak, gruplaşmalar çoğalacak, sivil toplumdan günlük hayata kadar birçok şey değişecek.
Bütün bunların pozitif yanları olduğu gibi eksikleri de olacak.
O yüzden bunları konuşmak, tartışmak ve ortak projeler geliştirmek elbette önemli…
Ama bu tablo ilerleyen yıllarda Ege’nin kıyıları için de geçerli olacak.
Zaten birçok yabancı Ege’de yaşıyor ve hayatlarından memnunlar...
Paylaş