Paylaş
Konsey, Devrim Çukur’u, “Sürdürülebilir Kalkınma Komitesi” üyeliğine seçmişti. Kongre’de ilk kez İzmir’den seçilmiş bir yerel yönetici aktif görev almıştı.
Devrim Çukur, Avrupa Konseyi Yerel Ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Türkiye Delegesi olmuştu.
Doktorasını “Sosyal Diyalog” olarak seçen Çukur, yerel yönetimlerle ilgili olarak Avrupa Konseyi’nde karara bağlanacak, birçok raporun altına üstelik Türkiye adına imzasını atmaya başlamıştı.
Her yeni görev Devrim Çukur’u bir başka başarıya taşıdı.
Sevinerek öğrendim ki...
Devrim Çukur’a Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi üyeliğiyle bağlantılı iki yeni görev daha verildi.
Bunlardan birincisi Portekiz’in yerel demokrasi denetimi ve raportörlüğü...
İkincisi de Avrupa Peyzaj ödülleri üyeliği...
İkisi de çok önemli görevler...
* * *
Kongrenin en önemli çalışma konularından birisi olan “yerel ve bölgesel demokrasinin denetlenmesi” çalışmaları
kapsamında bu yıl 6 ülkenin denetlenmesi bekleniyor.
Sonrasında da bu ülkeler için detaylı raporlar hazırlanacak.
Bu yıl Arnavutluk, Borna Hersek gibi küçük ülkelerin yanında; Portekiz, İtalya gibi Avrupa Birliği’nde ağırlığı olan ülkeler de var.
Avrupa Birliği Komisyonu’nun mevcut başkanının eski Portekiz Başbakanı Barosso’nun olduğunu da unutmamak gerekir.
O yüzden Devrim Çukur’un işi kolay değil...
Ama bu görevi de en iyi şekilde yapacağından eminim.
Avrupa Konseyi kongre üyelerinden iki raportörü tayin etmeden önce 318 üye arasından bir seçim yaptı.
Bu yılki denetim gündeminin en prestijli görevlerinden birisi Portekiz’di. Seçilen iki raportörden birisinin Devrim Çukur olması kararı geçtiğimiz günlerde Strasburg’da oy birliğiyle onaylandı.
Yani, bir taraftan Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Türkiye raporu üzerinde son çalışmalarını yaparken, diğer taraftan da Avrupa Birliği Türkiye ile sorunlu bir müzakere süreci yürütürken, Devrim Çukur Avrupa Birliği Komisyonu başkanının kendi ülkesinin raportörü oldu.
Bu Türkiye adına da bir gurur...
* * *
Devrim Çukur, bugünlerde diğer görevi için de Strasburg yolcusu...
Avrupa Konseyi tarafından verilen ve Avrupa’nın en prestijli doğa ve çevre ödülü olarak kabul edilen “Avrupa Peyzaj Ödülleri” jürisine davet edilen Çukur, 21 Mart’ta (yarın) toplantılara katılacak.
Jüri kararını verecek, ödül seremonisi 2011 sonunda Avrupa Konseyi’nde gerçekleştirilecek.
Devrim Çukur’un, daha önce “Avrupa Peyzaj Sözleşmesi Raportörlüğü”nü yapmış olması da jüri üyeliğinde önemli etken oldu.
Bu yıl ikinci kez verilecek olan ödüle 13 Avrupa ülkesi başvurmuş.
Maalesef, bu yılki adaylar arasında Türkiye yok.
Belki Devrim Çukur’un bu görevi Türkiye adına da önemli bir itici güç olur.
Geçen yıl ilki yapılan ödüllerde Fransa’nın Lille şehri proje ödülü almıştı.
Devrim Çukur’u bir kez daha tebrik ediyorum.
Kadınlar ve erkekler
Zeynep Akgül yollamış...
Diyor ki:
“Kadınlar ve erkekler...
Aynı adanın farklı sahilleri gibi...
İkisi de zamanında çekilmiş aşk kıyılarından...
Şanslı olan taraf; usul usul bir balıkçı kayığı ile geri dönmüş.
Kimisini tsunami gibi vurmuş, yok etmiş, hem de ruhunun en içlerine kadar ilerleyerek...
Sadece kadının aşk timsali olduğunu söylemek büyük bencillik olurdu herhalde...
Belki aralarındaki tek fark...
Birinin aşka çabuk inanması...
Belki de aralarındaki en büyük fark birinin çabuk vazgeçmesi...
Tıp bir çare bulsa örneğin...
Organ nakli oluyor ya... Keşke organ değişikliği yapılsa...
Kim bilir, belki bir saniye bile görebilsek sevdiğimizin gözüyle...
Korkar mıydık?
Kaçar mıydık kendimizden...
Belki o zaman görürdük aşkın en büyük düşmanının yine aşk olduğunu...”
* * *
Bir düşünür de der ki:
“Bir kadınla bir erkeğin ilişkisine kimse yorum yapamaz. Karşıdan gördüklerinizin belki de hiçbir anlamı yoktur...”
Aşk; tartışılması zor bir kavram...
Ne tek bir doğrusu var, ne de yanlışı...
Kimisi için doğru olan, diğeri için yanlıştır.
Kimisi için farklı gelen, kimisi için sıradandır.
Aşk; çok bilinmeyenli bir denklem...
Zeynep’in dediği gibi aşkın en büyük düşmanı yine aşk mıdır?
Bunun da cevabını vermek kolay değil...
Ama bildiğim bir tek şey var...
O da iyi ki, aşk var...
İnsanlar aşklarının ve tutkularının peşinden koşmalı...
Hayat işte böyle daha anlamlı...
Paylaş