İzmir parası geliyor

Siyasette ender görülen bir gelişme oldu; İzmir’in stratejik planı oybirliğiyle Meclis’ten geçti.

Haberin Devamı

Planda yeni, farklı öneriler var. Birleşmiş Milletlerin Sürdürülebilir Kalkınma hedefleri üzerine 10 yerel özellik eklenmiş. Amaçlar altyapı, yaşam kalitesi, kent ekonomisi, doğa, yaşayarak öğrenmek, kültür, sanat olarak sıralanmış.

Demokrasinin ön plana çıktığı planda kent ekonomisinin büyümesi için de yeni öneriler bulunuyor. İzmir parası da onlardan biri; İzmirKart’ın kapsamı genişletiliyor. Örneğin bir gönüllü öğrencilere ders verirse kartına belli miktarda İzmir parası eklenecek. Bu alışverişte ya da etkinliklerde kullanılabilecek.

 
Stratejik plandan
Dijital referandumlar, anketler, forumlar yapılacak. Çiğli Tramvayı 2021’de, Narlıdere metrosu 2022’de tamamlanacak. Buca metrosu ise 2024’te hizmete girecek. Beş yılda 145 bin metre bisiklet yolu yapılacak. 6 otoparkın yapımı tamamlanacak.

Haberin Devamı

İzmir parası geliyor

 
Her kafadan bir ses
ÇIKSIN İSTİYORUM

Cuma günü İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi’nde ilginç bir oylama oldu. Kentin yeni stratejik planı oy birliğiyle ve bütün partilerin uzlaşmasıyla onaylandı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın büyükşehir belediye başkanlarını çağırıp dinlemesi, ardından kentlerin birikmiş sorunlarıyla ilgili bakanların çözüm konusunda adımları da dikkat çekiciydi.
Önce Ankara’daki toplantı sonra İzmir Meclisi’nde oybirliğiyle alınan plan onayı bana göre siyaset adına umut verici gelişmelerdi.
Her zaman söylüyorum.
Siyaset imkanlar sanatıdır. Siyaset çözüm odaklı olunca, diyalog kanalları açık olunca ve biraz da meydanların dili yumuşayınca Türkiye rahat nefes alıyor.
Üst üste gelen seçimler, referandumlar siyasetçileri de, vatandaşları da yordu.
Şimdi biraz günlük işlere odaklanıp geleceğin ihtiyaçlarını konuşma zamanı…
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ile gelişmeleri değerlendirdik.
Hem Türkiye’yi konuştuk, daha çok da İzmir üzerine sorular sorduk.
Sayfalarda yer bazen kısıtlı oluyor; röportajın geniş kısmını internet sitemizden okuyabilirsiniz.
Soyer; Ankara’daki toplantıdan çok memnun döndü.
Sohbetimize de bu konuyla başladık.

***

Haberin Devamı

- Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın büyükşehir belediye başkanlarıyla yaptığı toplantıdan nasıl bir izlenimle ayrıldınız? Ben siyaset adına bu fotoğrafı çok değerli buldum. Siz nasıl görüyorsunuz?


SOYER: Cumhurbaşkanımızın bu yaklaşımını çok olumlu bulduğumu söylemeliyim. Bir kere içerikten daha çok format önemliydi. Cumhurbaşkanı ortada, yanında Cumhurbaşkanı yardımcısı ve büyükşehir belediye başkanları, karşıda da bütün bakanlar yani kabine… Konuşma süreleri dahil herşey eşitler arası bir diyalog olarak hazırlanmıştı. Herkesin 5 dakika konuşma süresi vardı. Önce belediye başkanlarına söz verdi Cumhurbaşkanı… Bakanlıklarla ilgili bütün taleplerimizi duymak istedi. Sırayla herkes konuştuktan sonra bakanlara dönüp bu isteklere yanıt vermelerini istedi. Bunu pozitif buluyorum. Ama şaşırdığımı, böyle bir şey beklemediğimi de söylemeliyim. 3 saat süren bir toplantıda hep pozitif bir dil kullanıldı. Bir kişi bir kişiyi incitecek cümle kullanılmadı. En ufak kırıcı söz sarf edilmedi.

Haberin Devamı


- Meydanların dili yumuşamayınca normalleşme de olmuyor. Oysa herkesin beklentisi bu yönde. Sizce siyaset yeni bir dil mi kullanmaya başladı?


SOYER: 31 Mart’tan bu yana siyasetin dilinde önemli değişiklikler gözlemliyorum. Yeni bir dil kullanılıyor. Bu dilin kodları şeffaf, hesap veren, kucaklayan, mütevazi, karşı tarafa saygılı, hoşgörülü bir dil… Ve bundan çok mutluyum. Biz siyasetçiler olarak bunu unutmamamız gerektiğini düşünüyorum. Aşağıdan gelen dip dalgası siyasette yukarının da siyasete bakışını değiştirecektir. Hiçbir siyasi aktör eskisi gibi olmayacaktır. AK Parti de, CHP de; diğer partiler de değişmek zorundadır. Toplumun beklentisi de bu yöndedir.

Haberin Devamı

- Cumhurbaşkanı mikrofonu size verince siz İzmir adına neler söylediniz?


SOYER: Ben diğer belediye başkanları içinde en hazırlıklı olandım. Ankara’ya giderken AK Partili meclis üyeleriyle beraber gitme konusunda bir mutabakata varmıştık. O dosyalar üzerinde çalışmıştık. İzmir’in elbette bekleyen çok konusu var. Ama süre beş dakikayla sınırlı olduğu için en acil olanları söylemeyi tercih ettim. Çiğli tramvayını en başta söyledim. Halkapınar metrosunu dile getirdim. Bostanlı balıkçı barınağını söyledim. Elektrik Fabrikası’yla ilgili toplantıdan bir gün önce reddi gelmişti. Bizim için bir şok olduğunu söyledim. Cumhurbaşkanımıza buranın bir sembol ve tescilli bir bina olduğunu; burayı müze ve kütüphane yapmak istediğimi anlattım. O yüzden bu binayı İzmir’e kazandırmak istediğimizi söyledim.

Haberin Devamı

- Cumhurbaşkanı’nın bu konuda bir tasarrufu oldu mu, size bir tavsiyede bulundu mu?


SOYER: Cumhurbaşkanı sözü Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’a verdi. Albayrak da yasal bir engel olmaması halinde konunun düzeltileceğini söyledi. Sadece İzmir adına değil, Türkiye adına çok olumlu bulduğumu söylemeliyim. Örneğin bunu beklemiyordum. Türkiye için çok pozitif bir fotoğraf oldu. Bu diyalog süreci devam ederse, gereklilikleri yerine getirilirse Türkiye nefes alacaktır. Hükümetle İzmir arasındaki bir iletişim kopukluğu olduğunu söylemeliyim. Bu ortadan kalkıyor demektir.

- Gelelim stratejik plana… İlk defa oybirliğiyle bir onay alındı. Bu sizi şaşırttı mı?


SOYER: Hayır çünkü ilk günden bu yana geniş bir konsensüs sağladık. Meclis’teki diğer partilerin temsilcilerinin hep görüşünü aldım. İlçe belediye başkanlarıyla konuyu ele aldım. Kenti yöneten kurumlar, dernekler, sivil toplum örgütlerinin görüşlerini almadan da bir plan yapılamaz. Benim demokrasi anlayışımda tam bir katılımcılık vardır. Bütün kentin dinamiklerinin dahil olduğu bir stratejik plan hazırladık. İlk toplantıyı ise 800 belediye çalışanıyla yaptım. Çünkü bu planı onlar hayata geçirecek. Bana göre Türkiye’nin en katılımlı stratejik planını hazırladık.


- Birleşmiş Milletler’in sürdürülebilir 17 kalkınma hedefinin stratejik planda temel aldığınız dikkat çekiyor. Siz buna 10 yerel özellik de eklemişsiniz.


SOYER: Kendi kabuğunda yaşamayan bir yerdir İzmir… Uluslararası standart deyince de Birleşmiş Milletlerin Sürdürülebilir Kalkınma hedeflerinden daha kapsayıcı ve net bir vizyon gözükmüyor. Yerel özelliklerden çıkarak 10 hedef daha koyduk stratejik planımıza… Bunun için de 7 amaç belirledik. Altyapı, yaşam kalitesi, kent ekonomisi, doğa, yaşayarak öğrenmek, kültür, sanat… Bütün bunları hedefleyecek ve ölçecek kriterleri de ortaya koyduk. Hikayenin özü şudur. 4.5 yıl boyunca İzmir’i bu senaryonun içinde kalarak yöneteceğiz.


- İzmir demokrasinin beşiği diye kabul edilir. Buna rağmen yeni bir demokrasi vaat ediliyor.


SOYER: Yeni bir demokrasi vaadimiz var. Bizim stratejik planımızın en can alıcı noktası aslında demokrasi kavramıdır. İnsanlık popülist bir insanlık kriziyle karşı karşıya… Aslında bu demokrasinin zaafından ya da erdemlerinin sorgulanmasından dolayı değil. Demokrasinin teknolojiyle buluşamamasından dolayı ortaya çıkan eksikliktir. Yani demokrasinin dijitalleşememesi… Bütün dünyanın demokrasiyi yeniden yorumlaması gerekir. Bunu en iyi yorumlayacak kent de İzmir’dir. O yüzden stratejik planını omurgasında demokrasi vardır.


- Dijital bir demokrasi anlayışını biraz açabilir misiniz? Dijital referandum mu öneriyorsunuz?


SOYER: Dijital referandumlar, anketler, forumlar yapacağız. Halk buluşmaları yapacağız. Tarımla, ulaşımla, kültürparkla ilgili yaptık, şimdi turizm, sağlık, spor için yapacağız. Gelin birlikte üretelim, yönetelim diyeceğiz. Başta bazıları “Her kafadan bir ses çıktı” dedi. Evet; tam da bunu istiyoruz. Her kafadan bir ses çıksın istiyoruz. Ve o seslerin birbirini duyması lazım. Biz birbirimizi duymadığımız sürece, birbirimizden habersiz kaldığımız sürece aslında birbirimizden ayrılmaya başlıyoruz.


- Planda dikkatimi çeken hususlardan biri de demokrasi ve ekonomi kavramlarını birlikte kullanılması. Nasıl entegre edeceksiniz ve ne öneriyorsunuz?


SOYER: Örneğin İzmir parası basacağım. İzcoin dedik ona… Yapacağımız şey şu: İzmirKart var. Veren eli alan el görmesin diye bu karta para yüklüyoruz. Kartın kapsamını ve içeriğini zenginleştireceğiz. Özellikle küçük esnafımızı teşvik etmek için bu karttan yararlanacağız. Bu kartı gönüllülere de vereceğiz. Gönüllümüz bir gençlik merkezinde çocuklara İngilizce dersi verirse karta puan yükleyeceğiz. O puanlarla alışveriş yapabilecek, etkinliklere girebilecek. Yani bir takas ekonomisi başlatıyoruz. Belediyenin ürettiği hizmetlerle vatandaşın ihtiyaçlarını buluşturacağız. Böylece şehrin ürettiği enerjiyi şehrin kalkınması için kullanacağız.

İzmir parası geliyor

 
Seyyar makam yaptık
Bir de seyyar makam yaptık. Belediyenin bürokratlarını alarak kentin her yerine gidiyorum. Ulaşılamayan sokaklara makamımı taşıyorum. Vatandaşımızın ayağına ben gideceğim.

 
Ekonomi, demokrasisiz olmaz

Yeni teknikler geliştireceğiz. Bu konuda her fikre açığım. Demokrasinin kentin kılcallarına yayılmasını istiyorum. Çünkü tarım, turizm, sanayi, inovasyon, girişim; sonunda eğer demokrasiyle buluşturamazsak o zaman bu hikaye büyümüyor. Buluşturduğumuzda da ekmek büyüyor, hem de bunun adil paylaşımının önü açılıyor. O yüzden ana vurgumuz demokrasidir.

 
Kimlik aramaya gerek yok

İzmir’i bir lojistik buluşma noktası haline getireceğiz. O yüzden limanı çok önemsiyorum. İzmir’in kent kimliğini artık sorgulamayı bırakalım. Çünkü yüzyıllar önce bunun tarifi yapılmış. Burası bir liman şehri, şimdi biz bu unsurları yeniden hareketlendireceğiz.

 
Kemeraltı kaldıraç olacak


Pier’den Kadıfekale’ye kadar yeni bir güzergah planlıyoruz. Pier, İzmir’in denizden açılan kapısıdır. Eski limanıdır. Oradan Kemeraltı’na kadar olan bölgeyi yeniden tasarlayacağız. Agora’ya çıkacağız. Oradan da 20 bin kişilik tiyatroya gideceğiz. Seferihisar için Sığacık neydi ise Kemeraltı da İzmir için odur. Kemeraltı kentin kaldıracı olacak. Tepeden tırnağa yenileyeceğiz.

 
Herkes spor yapacak


Spora ayrı bir önem vereceğiz. Herkesin spor yapmasını sağlayacağız. Merkezde ne varsa kenar mahallelerde de o olacak. Gençlerimizle bir altyapı hamlesi başlatıyoruz. Profesyonel kulüplerimizi bu gençlerle besleyeceğiz. Aradaki köprü vazifesini biz üstleneceğiz.

 
Projeler hemen başlayacak


Çiğli tramvayı imzadan çıktıktan sonra imalata hemen başlayacağız. 4 yıl içinde Çiğli tramvayını bitireceğiz. 4 yıl içinde Buca metrosunu da tamamlayacağız. 13 tane alt ve üstgeçit planladık. Alsancak, Basmane Meydanı ve Karşıyaka vapur iskelesi hemen başlayacak.

 
Çin’e kültür merkezi açılacak

İpekyolu, karayolu, demiryolu ve deniz yolu aslında orta koridorda İzmir’de buluşuyor. İzmir aslında bütün bu yolların kesişme noktası ve doğunun en batısı olarak Çin ve batıya açılan ülkelerin kapısıdır. Gümrük Birliği’nden dolayı İzmir doğuyla batıyı buluşturan bir köprüdür. Ayrıca lojistik olarak doğru bir yer İzmir… Çin’de karşılıklı kültür merkezleri açacağız. Ben istiyorum ki; Çin’in müziği, sineması, edebiyatı, şiiri İzmirlilerle buluşsun. Çin önümüzdeki 50 yılın en önemli ülkesi olacak. İzmir de vazgeçilmez bir kilometre taşıdır. Böyle olunca sadece Akdeniz çanağı değil; aslında kalp gibi doğunun damarlarından gelen ürünleri batıya, batıdan gelen ürünleri, değerleri doğuya pompalayan şehir olur. Ekonominin en önemli parametrelerinden biri de budur.

Yazarın Tüm Yazıları