Paylaş
Geçen yıl bir çıkış yolu arayan insanlık, aşılar bulunduktan sonra bu sefer de aşıları tartışmaya başlamıştı.
Doktor arkadaşlarımla konuştum, dünyada yayınlanan makaleleri okudum ve sonunda Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji-İmmünoloji Uzmanı Prof. Dr. Şükran Köse’nin yanına gittim ve gerekli evrakları doldurup çalışmaya katıldım.
İlk aşıyı olduktan 14 gün sonra ikinciyi de oldum.
Geçen gün antikor testi de yaptırdım.
1’in üzerindeki değerler vücutta antikorun oluştuğunu gösteriyor.
Sonuçlar aşının işe yaradığını gösterdi.
Doğru bir iş yaptığımı düşünüyorum. Kafaların karışık, tereddütlerin olduğu bir dönemde bir toplum gönüllüsü olarak öncülük yaptığımı düşünüyorum.
Bu deneyimlerimi sık sık yazdım.
Bu arada gün aşırı telefonum çaldı ve 800’lü hatlardan aranarak aşıdan sonraki süreçle ilgili sürekli bilgim alındı.
Yan etkilerin olup olmadığı, vücudumda herhangi bir değişiklik olup olmadığı soruldu.
Geçenlerde cep telefonuma bir mesaj daha geldi ve bakanlığın beni bir yıl izleyeceği bilgisi verildi.
Geçen gün Türkiye’de Hacettepe Üniversitesi’nin koordinasyonunda 24 merkezde yapılan Coronavac aşı çalışmasının faz 3 sonuçları açıklandı. Aşı etkinliğinin yüzde 83.5, hastanede yatışı engelleme oranının ise yüzde 100 olduğu söylendi.
Bunlar çok önemli oranlar...
Bakın bütün önlemlere rağmen vaka sayısı 10 binlerin üzerinde devam ediyor.
Bu sadece Türkiye’ye özgü de değil; bütün Avrupa’da benzer bir süreç yaşanıyor.
Aşı dışında bir çıkış hala göremiyorum.
Bulduğunuz aşıyı olun
ASLINDA ben de gönüllü olup hastaneye gittiğimde gerçek aşı mı, yoksa plasebo mu olacağımı bilmiyordum. Ne önemi vardı ki, sonuçta bir toplum gönüllüsü olarak böyle bir çalışmada yer almanın değerli olduğunu düşünüyordum.
Benim ki gerçek aşı çıktı. Plasebo çıksaydı bir süre sonra gerçek aşı olacağımı baştan biliyordum.
Bakın çıkan sonuçlar gerçekten umut verici...
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi ve Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal şöyle bilgi veriyor:
“Yapılan her üç aşıdan ikisi gerçek aşı uygulamasıydı. Çalışmaya önce sağlık çalışanları, daha sonra 18-59 yaş arası gönüllüler dahil edildi. Toplam 10 bin 216 kişiye en az bir doz gerçek aşı ya da plasebo (boş aşı) uygulaması yapıldı. Bu gönüllülerden 6 bin 648’i gerçek aşı koluna dahil edilirken, 3 bin 568’i plasebo koluna dahil edildi.
Plaseboların tekrar gerçek aşı ile aşılanması ile toplam 25 bin 937 doz uygulama yapıldı. Dahil edilen gönüllülerin yüzde 57.8’i erkek, yüzde 42.2’si kadındı. Bu tarihe kadar görülen semptomatik ve RT-PCR ile doğrulanmış COVID-19 vakaları ile aşının etkililiği yüzde 83.5 olarak hesaplandı. Hastanede yatışı engelleme oranı ise yüzde 100. Çalışma süresince ölüme hiç rastlanmadı.”
Ben Çin aşısı oldum, herkes gibi... Bugün için başka bir alternatifimiz yok. Ama ilerleyen günlerde bu da olacak. O yüzden bulabildiğiniz aşıyı olun.
Ben de bir uyarı yapayım
PANDEMİNİN ilk günlerinde çok başarılı bir karantina uyguladık. Yaz aylarıyla öyle bir gevşedik ki; kasım ayında vaka sayılarında patlama yaşandı ve rakam 40 binlere geldi.
Baharla birlikte tüm dünyada yasaklar gevşetilmeye başlandı.
Aslında ekonomik şartlar, sosyolojik gerçekler de bunu biraz zorunlu kılıyor.
Ama rakamlar 11 binlerin üzerinde...
Eğer bu seyir devam eder, yaz aylarına bu rakamlarla girersek sonbahar düşündüğümüzden de kötü olabilir.
Ya aşıların sayısı artacak, toplumun yüzde 50’sinden fazlası aşılanacak ya da yeni tedbirler kaçınılmaz olacak.
Yeniden kapanmaya kimsenin tahammülü olmadığına göre herkesin kendi karantinasına devam etmesi gerekir.
Yeni bir sivil toplumculuk başlıyor
TEDBİRLER gevşetilince sivil toplum örgütlerine de genel kurul izni çıkmış oldu. Gecikmiş, ertelenmiş bütün genel kurullar mart ayında yapılmaya çalışılıyor. Gerçekten de bu dönem başkanlık yapanlar çok zorlandı. Sanal başkanlık dönemini bence çoğu iyi yönetti. Bazıları daha çok çalıştıklarını, daha çok toplantı düzenlediklerini söylüyor. Olabilir...
Ama ben yüz yüze iletişimin her şeyin ötesinde olduğunu düşünüyorum.
Bundan sonra sivil toplum örgütlerinin işi geçmişten daha zor olacak. Üye kayıpları artabilir, yeni uyu kazanımları yavaşlayabilir. Dernekleri, vakıfları ayakta tutan aidatların toplanması konusunda yine zorlanabilir.
Yani sivil toplumculuk adına her açıdan ilginç bir dönem başlıyor.
Paylaş