Paylaş
Çünkü, Bodrum’un da ayrı bir güzelliği var, Çeşme’nin de...
Ama herkes biliyor ki...
Çeşme yükselen bir değer...
Alaçatı’yı herkes konuşuyor; Ilıca’sıyla, Ildırı’sıyla, Çiftlikköy’üyle, Ovacık’ıyla Çeşme’ye olan ilgi artıyor.
Çeşme’nin bir de festivali var.
Bu yıl 21’incisi yapılıyor.
Şaka değil, yirmi bir yıl...
Organizasyon Komitesi Başkanı Gazeteci Erol Yaraş, bu yıl da iddialı...
Birbirinden ünlü sanatçılar bu yıl yine Çeşme’ye geliyor.
Geçen yılın sürprizi Tarkan’dı; bu yılın ki dünya starı Bonnie Tyler...
Yakından biliyorum, Yaraş son dakika sürprizleriyle de hepimizi şaşırtacak.
İzmir’in “Festival tadında bir şehir” olmasını hep hayal etmişimdir.
Tıpkı Cannes gibi...
Çeşme de yaz boyunca süren festivallerin bir ayağı...
Siz bakmayın Cannes’daki son festivalin biraz sönük geçtiğine... Ekonomik kriz bütün dünyayı etkilediği gibi bu tür organizasyonları da vuruyor.
Ama kısa bir süre sonra hava değişir; Cannes da eski günlerine yeniden kavuşur.
Cannes’da herkes festivali bekler ve bütün planlarını onun üzerine yapar.
Çeşme’nin ne eksiği var.
Mevcut festivalin üzerine her yıl bir proje daha eklenir; bakarsınız birkaç yıl içinde uluslararası arenada daha fazla konuşulan bir iş çıkmış.
İyi ki, birileri çıkıyor, biraz da Don Kişot’luk yaparak, bu festivalleri yapmaya devam ediyor.
Kimsenin gündeminde AB yok
Hürriyet Gazetesi yazarı Sedat Ergin, Ege Sanayicileri ve İşadamları Derneği’nin konuğuydu. Ergin, Türkiye’deki son gelişmeler üzerine değil, ağırlıklı olarak dış politika üzerine bir sunum yaptı.
2007 seçimlerinden sonra hükümetin Avrupa Birliği’yle ilgili konsantrasyonunda bir dağınıklık oldu. Aslında bu konu Avrupa Birliği’nin de işine geldi. Bir yandan da Avrupa ülkelerinde giderek yayılan ekonomik kriz üstüne tuz biber oldu.
Sokaktaki vatandaşın da Avrupa Birliği’ne olan desteğinde büyük bir düşüş oldu.
Ergin’in konuşmasında verdiği bir örnek vardı.
Hırvatistan Avrupa Birliği’yle 36 başlığın 30’unu başlatmış ve bunun 18’ini tamamlamış.
Türkiye ise, ancak 12’sini açabilmiş. Ve sonucun ne olacağını henüz bilen yok.
Özetle...
Hırvatistan’ın 2012 sonunda Avrupa Birliği’ne girmesi bekleniyor.
Türkiye’yle ilgili farklı yorumlar var.
Ama görünen köy kılavuz istemez.
Altı yılda 12 başlık açan Türkiye’ye, geri kalan başlıklar için 12 yıla daha olur.
Sonra da bu başlıkları tamamlamak için bir o kadar daha zaman tanınır.
İlgimi çeken başlık
“Bursaspor şampiyon oldu, Bursa’da konut satışı arttı.”
Hürriyet ekonomide çıkan bir haberin başlığı böyleydi.
Sinpaş GYO’nun CEO’su Ömer Faruk Çelik, anlatıyor:
“Bursa’da yaklaşık 2 bin konutluk projemiz var. 550’sini sattık. Yaklaşık Bin 250’sini yeniden projelendiriyoruz. Bursa’da yıllık konut satışımız yaklaşık 200 idi, bu yıl 5 ayda, çoğu son 1.5-2 ayda olmak üzere 130 konut sattık. Yıl sonu 300 konuta yaklaşırız. Bursaspor’un şampiyonluğu bizim satışlarımızı da olumlu etkiledi. İnşaat işinde satışın yüzde 50’si tüketicinin moraline bağlı.”
Ne dersiniz?
Karşıyaka veya Altay’ın Süper Lig’e çıkması İzmir’de de aynı etkiyi yapar mıydı?
Ben sporun artık ekonomi ve tanıtım için önemli bir fırsat olduğunu düşünüyorum.
Göreceksiniz Bucaspor’un şampiyonluğu Buca’nın tanıtımında çok etkili olacaktır.
Belki de Bursaspor tecrübesini yaşayan Sinpaş, Buca’ya da yatırım için gelir.
Bu sezon farklı olmalı
Play–off maçlarından sonra elim bilgisayarın tuşlarına gitmedi. Birçok İzmirli gibi ben de çok üzüldüm. Uzun bir sezonun ardından kaçan şampiyonluğa mı üzülmeli, yoksa kulüplerimizin ekonomik sıkıntılarına mı? Karşıyaka kongresini yaptı, Altay’ı sıkıntılı günler bekliyor. Bu açık... Her sezon başında görülen aynı senaryolar, her yıl tartışılan konular...
Önümüzdeki hafta bunları yazacağım.
Çünkü biliyorum ki...
Zihniyet değişmediği sürece önümüzdeki yılın sonunda da aynı yorumları yapacağız.
Paylaş