Paylaş
Bakanlık işletmeleri daha sonra belediyelere devredecek.
Ulaştırma Bakanlığı’nın devraldığı projeler şunlar...
Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin yıllardır yılan hikayesine dönen Ankara metrosu ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin İkitelli metro projesi...
Devir için gerekli olan Bakanlar Kurulu kararı geçtiğimiz hafta imzaya açıldı ve Başbakan Erdoğan da imzasını attı.
Ankara metrosunun kalan kısmı için 1.5 milyar dolar gerekiyor; bugüne kadar harcanan tutar ise 700 - 800 milyon lira...
Ulaştırma Bakanlığı, inşaatları tamamladıktan sonra ilgili büyükşehir belediyelerine işletmeleri devredecek. Bunun karşılığında belediyeler işletme gelirlerinin yüzde 15’ini Hazine’ye aktaracak.
Belediyelerin bitiremediği yüksek tutarlı metro inşaatlarını Ulaştırma Bakanlığı’nın devralıp bitirmesine ilişkin yasa hükmü 2009 yılında TBMM’de kabul edilen bir Torba Kanun’a eklenmişti.
Şimdi herkes, “Bu devirler içinde neden İzmir yok” diye düşünebilir.
İzmir de olabilirdi elbette...
Ama İzmir Büyükşehir Belediyesi, resmi bir talepte bugüne kadar bulunmadı. Başkan Aziz Kocaoğlu, aslında Ankara’da bazı görüşmeler ve temaslarda bulunmuştu. Ancak o görüşmelerin sonunda da mevcut projeyi devam ettirme kararı almıştı.
Aslında Büyükşehir ile Ulaştırma Bakanlığı Türkiye’ye örnek olabilecek bir model geliştirerek; İzmir metro inşaatının işletmesinde yarı yarıya ortak oldu. Gecikmeler olsa da; Kamu İhale Kurulu aldığı kararlarla metronun yapımını durduysa da, yüklenici firmalar inşaatı zamanında bitiremese de...
Metro bir şekilde tamamlanıyor. Deneme seferleri yapıldı, bazı hatlarda da yolcu taşınmaya başlandı.
İstanbul ve Ankara’ya yapılan “jest midir, değil midir” tartışması bir yana...
Büyükşehrin de, Ulaştırma Bakanlığı’nın da biraz da mecbur kaldığı bu projenin Türkiye’ye örnek olduğunu düşünüyorum.
Aziz Kocaoğlu, son gelişmeler üzerine Ulaştırma Bakanlığı’na Halkapınar-Otogar, Üçkuyular-Narlıdere İstahkam, Narlıdere İstihkam-İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Üçyol-Buca Tınaztepe ve Evka 3-Bornova Merkez hatlarının devir kararı kapsamında değerlendirilmesini istedi.
Bakalım hükümet; İstanbul ve Ankara’ya yaptığı jesti, İzmir’e yapacak mı?
Daha fazla demokrasi için daha fazla diyalog
İzmir Sanayici ve İşadamları Derneği üyeleri kalabalık bir heyetle 16-17 Aralık’ta Diyarbakır’a gidiyor.
İZSİAD Yönetim Kurulu Başkanı İlknur Denizli, şöyle diyor:
“İZSİAD olarak kendimizi sadece üyelerimizin ve bölgenin ekonomik sorunlarıyla ilgilenmenin ötesinde bir misyonla hareket etmek zorunda hissediyoruz. Yaşadığımız bölgenin sorunlarına karşı hissettiği sorumluluğun benzerini Güneydoğu’da yaşanan soruna karşı da hissediyoruz. Bu sebeple konuşmanın, diyalog geliştirmenin, iş dünyasının geliştireceği işbirliklerinin, ortaklıkların sorunların çözümünde bir nebze de olsa katkı koyması hedefiyle Diyarbakır’da olacağız...”
Denizli’nin yaklaşımı çok doğru...
Uzun yıllardır; toplum bir diyalogsuzluk içinde...
Sadece Batı’yla Doğu’nun değil; Türkiye’nin değişik kesimlerinin de diyalogsuzluğu da sözkonusu...
Bu görüşmeler hem ticari bağları güçlendiriyor; hem de bölgelerin hassasiyetlerini anlama ve anlatma fırsatı veriyor.
Bir ayrıntı daha...
Bugüne kadar hep Güney-doğu’nun kırmızı çizgileri, hassas konuları ele alındı, dile getirildi. Ama herkes bilmeli ki; en az Güneydoğu kadar Batı’nın da kır-mızı çizgileri ve hassasiyetleri var.
Her şeye rağmen demokrasiden başka bir yolumuz bulunmuyor. Bunun için de daha fazla diyaloga ihtiyacımız var. Bu buluşmalar işte buna zemin hazırlıyor.
Dünün istekleri bugünün beklentileri
? CHP İzmir “blok liste” den yana bir tavır almış.
48 kurultay delegesinden 39’unun katıldığı toplantıda eğilim yoklaması yapılmış; “Çarşaf da olsa Genel Başkan’ın anahtar listesini destekleriz” yanıtı alınmış.
Birçok kişiyle ben de konuşuyorum.
Olması gerekenin, demokrasi için doğrusunun “çarşaf liste” olduğunu kabul edenler bile bu kurultayda “blok listenin” partinin seçim sürecine daha fazla katkı yapacağını söylüyor.
Türkiye’de siyaset ilginçtir.
Dün istediklerinizle, bugün yaptıklarınız arasında farklar oluşur.
“Dün dündür, bugün bugündür” siyasette çok tartışılan bir sözdür ama...
Galiba birçok siyasetçi için bu sözü kullanmak hem kaçınılmaz, hem de kurtarıcı oluyor.
Paylaş