Paylaş
Tıpkı Bodrum’da deniz kenarına vuran Aylan bebek gibi... Suriye’deki iç savaşın sembol fotoğraflarından biriydi. Herkes gibi benim de gözümün önünden gitmeyen bir görüntüydü. Size birkaç fotoğraf daha hatırlatayım. Örneğin oyun oynarken Buca’da bir kurşunla aramızdan ayrılan Umut gibi... Aramızdan ayrıldığında beş yaşındaydı. Şimdi yaşıyor olsaydı; genç bir delikanlı olacaktı. 7 yıldır o kurşunu kimin sıktığını adalet bir türlü bulamadı. Geçenlerde bir dava vardı; mahkeme beraat kararı verdi. Silahı ateşleyen o kişi miydi, yoksa bir başkası mıydı, adalet emin olamamıştı. Ama ne fark eder ki... Umut bugün aramızda değil. Koşamadı, oynayamadı, arkadaşları gibi ilkokula, ortaokula gidemedi. Hayallerini gerçekleştiremedi; ailesi onun büyüdüğünü göremedi. Umut’un da fotoğrafları benim hep aklımda, hafızamda...
Yine bir başka fotoğraf... Serviste unutulan Alperen... O da çok küçüktü, küçücüktü, daha üç yaşındaydı. Ve bu kısa hayatında verdiği o pozlar benim hafızamda... Serviste unutuldu ama ben onun yüzünü unutamadım.
Ve... Sakarya’da dört ayağı ile kuyruğu kesik halde bulunan yavru köpeğin son bakışları da öyle... “İnsanlığa veda” dedirtecek kadar içimizi burkan bir fotoğraf oldu. Birkaç gündür sosyal medya yıkılıyor, imza kampanyaları düzenleniyor. Konuşalım, imza atalım ama acaba bir şeyler değişecek mi? Çok emin olamıyorum. Çünkü bir olay yaşanıyor, medyaya yansıyor, “Daha kötüsü ne olabilir ki...” diye insan düşünüyor. Ama bir süre sonra daha felaketi oluyor, daha iğrenci yaşanıyor. O yüzden kampanyalar yapalım ama bunun ötesinde yasalarımıza bir bakalım. Çünkü caydırıcı olmadığı sürece hepimizin yüzünü kızartan bu olaylar bitmiyor, devam ediyor. Şimdi siyasilerimiz seçim derdinde, oy peşinde... Ancak şunu söylemeliyim. Asıl seçmenin dikkatini çekecek, oyunu kullandıracak işte bu meseleler... Yani toplumsal, sosyal olaylar... Bu olayları azaltacak, caydırıcı önlemleri artıracak sözler bence en fazla prim yapacak seçim vaatleridir. Yüzümüz yine kızardı, insan olduğumuzdan utandık. Ne olur bu canilere izin vermeyin...
Gözlemim şu: Siyasetten herkes yoruldu
ÇOK insanla konuşuyorum. O kadar çok insanla bu ara siyaset konuşuyorum ki... Siyaset yapanlara söyleyeyim. Yaza girmiş olmamız elbette önemli, havanın sıcaklığı insanlara deniz kenarını hatırlatıyor olması da önemli ama bunu sadece yaz sıcaklığıyla anlatmak da zor. Şunu gözlemliyorum. İnsanlar siyaset uzun bir süre konuşmak istemiyor. Gerçekten de öyle... 24 Haziran’dan sonra belki ikinci tur olacak, sonrasında da yerel seçimler var. Ancak insanlar Türkiye’nin asıl gündemine dönülmesini istiyor. Herkesin önceliği kendisine olabilir. Ancak Türkiye’nin önünde yapısal, radikal kararlar alması gereken çok mesele var.
Kendi takımın olmayınca motive olamıyorsun
DÜNYA kupası başladı. Ama inanın seyredesim yok. İnsan kendi takımı olmayınca bir türlü motive olamıyor. Yine de Portekiz-İspanya maçı müthişti. Ronaldo gibi bir futbolcun olursa maçın seyrini hem değiştirebiliyorsun, hem de bir seyir keyfi yaşatıyorsun. Yine de Türkiye’nin bu turnuvada olmaması büyük eksikliktir.
Seçimde son viraj
gözler İzmir’de olacak
SEÇİMİN son virajına giriliyor. Ve İzmir bir hayli hareketli hafta geçirecek. Başbakan Binali Yıldırım, her zaman olduğu gibi son haftayı seçim bölgesinde geçirecek. Yani İzmir ve çevresinde olacak. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Salı günü İzmir’deki çeşitli meslek gruplarıyla bir araya gelecek. Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin İzmir mitingi olacak. Yani İzmir’den Türkiye’ye gidecek mesajlar gerçekten önemli... Bizler de yakından izleyeceğiz.
Sosyal medya perhizi
SON dönemin vazgeçilmezi instagram... Çok da eğlenceli buluyorum. Sosyal medya sayesinde herkes birbirinden haberdar oluyor, kimin ne yaptığını herkes görüyor. İyi yönleri de var, eleştirdiğim yönleri de... Ama düşünüyorum da; bu telefonlar olmadan biz neler yapıyorduk. Herkes herhalde birkaç saatini telefonuyla geçiriyor. Ben de uzak kalamıyorum ama bağımlı yaşamıyorum. Ve en azından bazı dönemlerde, sosyal medya perhizi öneriyorum. Siz de yapın...
Paylaş