Paylaş
Enver Bey’in hayatını anlattığı “Hayatım Benim” kitabını mutlaka okumanızı tavsiye ederim.
Giresun’un Piraziz İlçesi’nden, eğitimin zirvesine çıkan ilham verici yaşam öyküsü aslında Cumhuriyetimizi de anlatıyor.
Köyde doğup büyüyen, ilkokul ve ortaokulunu köyde okuyan birinin Türkiye’nin en büyük eğitim organizasyonuna gelişini anlatan müthiş bir öykü...
Ve çok iyi biliyorum ki; hayatta hiçbir şey tesadüfi olamaz.
Bazen şans insanın ayağına gelebilir ama bunu kullanmak, değerlendirmek ve farkındalık yaratmak çok zordur.
Geçen hafta İtalya’nın Bologna kentinde EuropeCup’taki temsilcimiz Bahçeşehir Koleji’nin final maçında hep birlikteydik.
Ve yine bir kez daha anladım ki; başarı istikrarlı olduğunda anlamlı.
Ve bunun için de iyi bir öyküye, güçlü bir stratejiye ihtiyacınız var.
Bahçeşehir ailesinin her bir ferdiyle konuşurken bunu fark ettim.
Deneyimleri, yaşanmışlıkları hayata geçirebilmek işte başarı da öyle geliyor.
Güçlü markaların arkasında bu ruhu görüyorum.
Adanmışlığı...
Sevgiyi...
Bağlılığı...
Vizyonu...
Ve geleceği...
Türkiye’nin değil
dünyanın iyisi olmak
ENVER Yücel diyor ki;
“Bir insanın, bir toplumun ve bir ülkenin gelişmesinin en önemli lokomotifinin eğitim olduğunu biliyorum. Daha iyi olmak ve daha iyi işler yapmak hep hedefim olmuştur. Hem okudum, hem okuttum, hem de öğrendim. Öğrendiklerimi de ülkemde uygulamaya çalıştım. O günlerden bu günlere geldik. İşimi seviyorum. Çocukları, gençleri çok seviyorum. Eğitimsiz toplumların gelişmeyeceği bilinciyle hareket ediyorum. Bu alanda ne kadar iyi olursak ve ne kadar çok kitleye ulaşabilirsek, ülkeme o kadar iyi hizmet etmiş olurum. Bu anlayışla, bu sevecenlikle meseleye bakıyorum. Bunun için sadece bakmak ya da bilmek yeterli değil, aynı zamanda çok çalışmak lazım. Çok çalışıyorum ve işimden keyif alıyorum. Keyif aldığınız işlerde zaten başarılı oluyorsunuz. Yaptığımız her işte Türkiye’nin en iyisi olmak değil, dünyanın en iyisi olmak istiyoruz.”
Sağolasın Enver Yücel...
Eğitime katkı koyan, Türkiye’nin ileriye gitmesinde vizyon açan herkesi destekliyoruz.
Şampiyonluk kupası yakışır
GEÇEN hafta İtalya’nın Bologna kentinde EuropeCup’taki temsilcimiz Bahçeşehir Koleji’nin final maçını beraber izledik.
Reggio Emilia kendi sahasında ilk defa bir takıma yenildi. O da Bahçeşehir Koleji oldu. Dördüncü çeyrekte fark bir ara 19 sayıya kadar çıktı. Maçı 3 sayıyla kazandık ama yarınki son maçta Bahçeşehir’in daha iyi bir performans göstereceğine inanıyorum.
Aslında benim için skordan daha çok o tribünlerde gördüklerim önemliydi.
Enver Yücel icrayı oğlu Hüseyin Yücel’e bırakmış.
Kulübün de başında o var.
Tribünlerde de eğitim kurumlarının yöneticileri ve çalışanları...
22 bin çalışan var; 150’e yakın okul, üniversite, yurtdışında okullar...
Böyle bir organizasyonu bir arada tutmak için en iyi yol sanat ve spordan geçiyor.
Çünkü ikisi de birleştirici güçtür.
Ben Avrupa Şampiyonluğu kupasının Bahçeşehir’e, Türkiye’ye geleceğinden eminim.
Ama asıl önemli olan tribünlerdeki o heyecandır.
Ve daha da değerlidir.
Kulakkaya Türkiye’nin
Davos’u neden olmasın
Enver Yücel Giresunlu...
Yılar önce köyünden çıkıp İstanbul’a göç etmiş. Ama Giresun’u hiç unutmamış.
Doğup büyüdüğü şehrine yatırım yapmaya devam ediyor. Yücel; Zifin Otel’in işletmesini almış. Yeni bir yatırımla da Kulakkaya yaylasının turizme açılmasını sağlamak istiyor.
Ve hatta burada Davos toplantılarına benzer bir organizasyon da yapmak istiyor.
Davos’ta fikir sörfü yapılıyor.
Bizim de benzer organizasyonlara çok ihtiyacımız var.
Aşı kartıyla yaşayacağız
İKİ yıl boyunca pandemiyle yatıp kalktık. Sanki dünya durdu; ne seyahat edebildik, ne de gündelik hayatımızı tam yaşayabildik.
İtalya’ya gitmeden dijital platforma aşı kartımızı, istenen belgeleri yükledik.
Onun dışında ne bir soruyla karşılaştık, ne de bir uyarıyla... Hatırlatayım aşıları olmayanlar için seyahat etmek zor.
Ve aşı kartlarıyla daha uzun bir süre beraber olacağız.
Yaz sonu pandeminin durumu ne olur bilemem.
Ama Avrupa’da maskelerin çoktan çıkarıldığını söyleyebilirim.
Paylaş