Paylaş
Venedik’in tam kalbinden bahsediyorum.
Yine Avrupa’nın birçok kenti yıl içinde sular altındaydı.
Hatta Avrupa medyası her seferinde Venedik’e atıfta bulunarak, “Buraları da Venedik kadar güzel” demeye gelen yorumlar yaptı.
İşin şakası bir tarafa bütün bunlar gösteriyor ki; ne yağmurlar eskisi gibi artık ne de karlı havalar...
Hafta sonu lodos sert esince ne İstanbul kaldı, ne İzmir...
Bodrum, Marmaris gibi kıyı şeritleri zaten uzun bir süredir bu sorunlarla boğuşuyor.
Mesele şu;
Türkiye bütün bu riskleri görerek, bilerek, yaşayarak kötü yapılaşmaya devam etti.
Ve ne yazık ki hala devam ediyor.
Kentlerimizin kalbine yüksek binaları diktik, dere yataklarına ev yapmaktan çekinmedik.
Hatta siteler yaptık.
Otopark yapacağımıza dükkan yaptık.
Yeni yerleşim yerlerinde bile iki arabanın yan yana geçemeyeceği sokaklar dizayn ettik.
Sonuç...
Hepimiz suçluyuz.
Kentlerimizi berbat ettik, rezil ettik.
Zannettik ki, “iklim değişikliği” bir fantezi...
Gerçek olduğunu lodos estiğinde fark ettik.
Kışın yağmurlar yağmaz, yazın dolu yağar oldu.
Ve biz, hepimiz iklim değişikliğini birkaç yüzyıl sonra gelecek bir Marvel filmi zannettik.
Şimdi bizi kurtaracak ne Süpermen var, ne de Örümcek Adam...
Her lodos esince
aynı şeyi yaşamak
YAĞMUR yağınca, biraz da fazla yağınca aklıma önce Bodrum, sonra da Mavişehir geliyor.
Geçen yıl Bodrum’u kaç kere su bastığını unuttum.
İzmir Mavişehir’de uzun süredir böyle bir görüntü yoktu.
Bir ara deniz taşmasını önleyecek tedbirler alınmıştı. Demek ki; yeterli olmamış.
Deniz kenarındaki bir kentin sular altında kalması, insanların evden bile çıkamaması düşündürücüdür.
Bu bir altyapı eksikliğidir.
Böyle bir durum her zaman yaşanabilir.
Her lodos estiğinde insanlar bunu yaşamamalı.
“Denize bu kadar yapılaşma olur mu?” diye sorabilirsiniz.
Olmaz tabii...
Ama geçmiş olsun.
Boş kalan tek tük arsalar da satıldı.
Bizim hafızamız zayıf; bugün yaşadıklarımızı ertesi sabah unutuyoruz.
Ta ki; bir kez daha yaşayıncaya kadar...
Kentleşme karnemiz çok zayıf
AVRUPA’da üç milyon nüfuslu kaç şehir var?
10 tane vardır, yoktur.
Onların da kent merkezleri nüfusun yarısını barındırır. Diğer nüfus ise banliyölerde yaşar.
Evlerine metroyla gider gelirler.
Bizde ise kentler büyüyor, yollar artmıyor.
Bu gidişle İzmir, Ankara yakında 7 – 8 milyona çıkacak, İstanbul ise 20 milyonları geçecek.
Bu nüfusu yönetmek, hizmet yetiştirmek mümkün değil.
Ne bütçe yeter, ne de zaman...
Zaten altyapılarımız sıkıntılı ve çok açık var.
Bir bölümü yenileseniz, diğer bir taraf size sıkıntı çıkaracak.
Büyük şehirlere gelenler asla bir daha doğdukları kentlere dönmezler.
Çünkü buralarda bulduklarını o şehirlerde bulmakta zorlanırlar.
Türkiye kentleşmede sınıfta kalmıştır.
Birçok konuda ilerleme yakalayan bir ülke olmamıza rağmen son 50 yıllık kentleşme karnemiz zayıftır.
Hatta sınıfta kalınacak kadar zayıftır.
Bunda hiç siyasilere kusur bulmayalım.
Hepimiz sorumlu, hepimiz suçluyuz.
Neden herkes üstü kapalı konuşuyor
GALİP gelmişsin, takım da güzel oynamış.
Bırakın da taraftar biraz keyfini çıkarsın değil mi?
Olmuyor işte...
Fenerbahçe Teknik Direktörü Ersun Yanal, “Birçok mevkisinde oyuncu olmayan, hatta teknik direktörü olmayan Fenerbahçe galip geldi. Soru almayayım, açıklamayı hafta içinde basın toplantısı ile yapacağım” ifadelerini kullanıp toplantıdan kalkıyor.
Herkes dolaylı konuşmayı seviyor, herkes üstü kapalı bir yerlere mesaj yollamak istiyor.
Niye, neden?
Biz düz vatandaşlar, düz taraftarlar gerçekten hem anlamıyoruz, hem de çok sıkıldığımızı belirtmek istiyorum.
Paylaş