Paylaş
Yukardaki mavi ışık, 1300 metrelik tüp geçişin tam orta yerinde olduğumuzu gösteriyordu. Boğaz’ın 60 metre derinliğindeydik.
Marmaray’da, İstanbul’un tam ortasında. Tüp onun da 8-10 metre altına yerleştirilmişti.
Üzerimizdeki Boğaz’ın trafiğini düşündüm; sürekli, hiç durmayan hareketliliğini, gemilerin, tankerlerin geliş gidişlerini, o akıntıyı...
Hepsi üzerimizden geçip gidiyordu.
Biz ise Boğaz’ın tam ortasında...
Ulaştırma, Haberleşme, Denizcilik Bakanı Binali Yıldırım’dan rica rica ettik; treni durdurduk.
Hep birlikte aşağı indik.
İki kıtayı ayıran, önceden kırmızıyla çizilmiş çizginin yanındaydık.
Sağ elim Asya’da, sol elim Avrupa’da. Müthiş bir deneyimdi.
Tıpkı bu yıl gittiğim Atlas ve Hint Okyanusları’nın birleştiği o çizgide durduğum gibi...
Daha da önemlisi; bu tren bizden sonra bir daha durmayacaktı.
Seferler başladıktan sonra kimse trenden inip; bizim yaptığımız gibi o kırmızı çizginin yanına gidip fotoğraf çektiremeyecekti.
İki kıtayı aynı anda kucaklayamayacaktı.
İstanbul’da turist gibi yaşamak en güzeli galiba
Toplantılar, buluşmalar, ziyaretler nedeniyle İstanbul’a sık gidiyorum. İstanbul’u seviyorum, enerjisi bana iyi geliyor. Ama bu ziyaretler kısa süreli olursa beni daha mutlu ediyor. “İstanbul’da bir turist gibi yaşamak” gerçekten güzel, ama sürekli yaşamak çok zor... Dostlarımın büyük bir kısmı İstanbul’da yaşıyor. Hürriyet’teki arkadaşlarımdan da biliyorum; iki saatlerini işe gelmek, iki saatlerini de eve gitmek için harcıyorlar. Hem zaman, hem ekonomi için büyük bir kayıp... Ama İstanbul “Göçe dur” diyeceğine; daha da büyüyor. Geçen hafta sonu Etiler’de kaldığımız otelden Nişantaşı’na gidemedik. Beşiktaş’tan geri döndük, Zorlu Center’a direksiyonu kırdık. Nişantaşı’na gitmek için inat edenler de; bir buçuk saatte ancak gidebilmişler. O yüzden Marmaray; İstanbul gibi megapoller için önemli projeler... Marmaray’ın ilk etabı açılıyor. Şimdilik Yenikapı Üsküdar arasında trenler gidip gelecek. Kapasite 1.5 milyon kişi, günlük... Araç geçişi için üç yıl daha beklemek gerekiyor. İstanbul trafiği için Marmaray; çok ama çok önemli...
Bazı projeler hepimizindir
Ben teknik biri değilim, mühendislik eğitimim yok. Yani Marmaray’ın teknik eksiklerini, yanlışlarını bilemem. O yüzden bu projeyle ilgili yapılan eleştirileri de, hükümetin açıklamalarını da sadece takip ediyorum. Ama Ulaştırma Bakanı’nın “Bu sadece AK Parti’nin değil, bu coğrafyada yaşayan insanların 150 yıllık hayaliydi” sözünü çok önemsiyorum. Marmaray gibi yatırımlar tek bir partinin sahiplenebileceği projeler değildir. Bu AK Parti’ye nasip olmuştur. Ama Binali Yıldırım, süreci anlatırken söze “AK Parti...” diye başlamadı.
Taa; 150 yıl öncesine gitti. Özal’dan, Demirel’den, Ecevit’ten söz etti. Dediğim gibi bazı işleri herkes hayal eder; ama bir iktidara nasip olur. Sonuçta Marmaray Türkiye’nindir, Türk halkının paralarıyla yapılmış bir projedir.
En çok sorulan soru şu...
“Ne kadar güvenilir, depreme ne kadar dayanıklı, teknik eleştirilere rağmen bu seyahat risk değil mi?”
Bütün bu soruları Ulaştırma Bakanı’na sorduk.
“Eleştirebilirsiniz, beğenmeyebilirsiniz, daha iyisini isteyebilirsiniz. Hepsine tahammülümüz var. İnsanları korkutmayın, yeter...” dedi.
İlk test sürüşüne ben de katıldım.
Yenikapı’dan Üsküdar’a üç dakikada geçtim. Hatta tam ortasında treni durdurup indik; o anda insanlara baktım. Yüzlerinde endişe olup olmadığını anlamaya çalıştım. Dediğim gibi ben gazeteciyim.
Duyduklarımı, gördüklerimi yazıyorum.
Bakan Yıldırım ısrarla, “İstanbul’daki olası bir depremde en güvenilir yer Marmaray” diyor.
Cisr-i Enbubi yani Marmaray
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, “Bu proje 150 yıllık bir hayal” deyince; ben de arşivlere girip baktım.
Marmaray projesini ilk teklif eden bir Fransız mimar olmuş.
Sirkeci ve Haydarpaşa’daki garlarını birleştirmeyi amaçlayan bu ilk teklif, 3 Ağustos 1860 tarihinde Prerault’tan gelmiş. Çalışmanın sanıldığı gibi Sultan Abdülaziz değil, Sultan Abdülhamid döneminin eseri olduğu proje eskizinin Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Cumhuriyet Arşivleri’nde bulunmasıyla kesinlik kazanmış. Hükümet, teknik eksiklikler gördüğü projeyi uygulanabilir olmaktan uzak bulmuş. Proje, yaklaşık 150 yıllık bir gecikmeyle 2004 yılında inşaatına başlanan Marmaray’ın 29 Ekim 2013’te açılmasıyla hayat buldu.
Türkiye’ye ayrı İzmir’e ayrı yöntem
Ben bu tür projelere şöyle bakıyorum.
“Gerekli mi, gereksiz mi? Gerekliyse ne zaman yapılmalı?”
Bugünün dünyasında teknik her sorunu çözebiliyor, kaynak bir şekilde yaratılıyor.
Örneğin sadece trafik sıkışıklığından yılda 3.5 milyar liralık ek benzin parası ödüyormuş İstanbullular... Marmaray’ın ilk etabının maliyeti 5.5 milyar dolar... Demek ki; bu proje gerekli ve İstanbul’a lazım.
İzmir için de benzer bir proje artık çok gerekli... Üçkuyular ile Bostanlı mutlaka birleştirilmeli. Bu köprüyle olabilir ya da Marmaray gibi denizin altından olmalı. Çünkü İzmirliler bütün bir körfezi dolaşmak zorunda kalıyor. Kent içi trafik de giderek sıkışıyor.
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım’a İzmir’i de sorduk.
Şöyle yanıt verdi.
“İzmir’de Üçkuyular ile Bostanlı’yı, yani körfezin iki kıyısını birleştirecek projeyi bakanlığımız hazırladı. Ama İzmir’de farklı bir yöntem uygulamaya karar verdik. Çünkü her başladığımız proje çok eleştiriliyor, yapılmaması için engeller ortaya konuyor. Projeyi açıklayıp kararı İzmirlilere bırakacağız. Kamuoyu konuşsun, tartışsın. Bilgileri alacağız, nelerin teklif edildiğine bakacağız. İtirazların ya da katkıların neler olacağını göreceğiz. Sabırla da bekleyeceğiz. Ondan sonra karar vereceğiz. Ne yapalım; Türkiye’de farklı, İzmir’de farklı haraket edeceğiz. Ama şunu söylemeliyim. Bu proje de Marmaray gibi gerekli bir projedir. Oysa duyuyorum; ‘Gereksiz...’ diyorlar. Bu eleştirilere biraz canım sıkılıyor. Çünkü bu projeler kentlerin önünü açan yatırımlardır. İzmirlilerin projelerine sahip çıkmalarını istiyorum.”
Paylaş