Paylaş
Kişisel bir hatamdan dolayı bugüne kadar hiç trafik cezası yemedim.
Hız yapmam, “Park edilmez” denilen yere park etmem.
Hatalı sollama yapmam.
Yaz, kış; gece, gündüz farlarımı yakarım.
Trafik levhalarına aynen uyarım. 70’se 70... 90’sa 90... Hız limitlerini aşmam.
Alkollü direksiyon başına geçmem. Geçenin de yanına oturmam.
Direksiyon başına geçer geçmez, kontağı çevirmeden önce emniyet kemerini takarım.
Yani...
Trafiğin kural defterinde ne yazıyorsa, ne söyleniyorsa eksiksiz uygulamaya çalışırım.
Bunları neden mi yazıyorum?
Anlatayım...
Altınyol’da bir süredir bazı düzenlemeler yapılıyor. Bozuk olan yol, Büyükşehir Belediyesi’ne geçtikten sonra kaldırımlar yapıldı, asfalt döküldü, elektrik lambaları değiştirildi.
Ardından da Altınyol boyunca “hız levhaları” yerleştirildi.
Dikkat ederseniz; bir de “hız kontrolü” diye uyarılar asıldı.
“70... Radarla hız kontrolü...”
Dedim ya...
Ne yazıyorsa ben uyarım.
Levhaların asıldığı ilk günden bu yana gözüm hız göstergesinde 70’e geldiğinde frene basıp, orta şeritteki yerimi almaya başladım.
Peki ne mi oldu?
Yemediğim küfür, almadığım uyarı kalmadı.
Arkamdaki arabalar kornoyla beni uyarmaya, farlarıyla rahatsız etmeye başladılar.
Etrafımda duyuyorum; birçok kişinin adresine trafik cezaları gelmeye başlamış.
Demek ki, o levhalar boşuna asılmamış.
Ama merak ettiğim bir konu var.
Acaba o levhaları oraya koyanlar; kendileri Altınyol’da 70’le gidebiliyorlar mı, gidiyorlarsa benim yaşadıklarımı onlar da yaşıyorlar mı?
Merak ediyorum.
Bence Altınyol’daki hız limiti 70 olamaz.
Bir diğer dikkatimi çeken yer Karşıyaka sahili...
Oraya da levhalar asıldı.
“50... Hız kontrolü...” diye...
Ben de kurallara uyan bir kişi olarak Karşıyaka sahilindeysem; 50’yi geçmemeye çalışıyorum.
Ama Altınyol’da başıma gelenleri Karşıyaka’da da yaşıyorum.
Aynı soruyu soruyorum.
Güzelyalı Sahil Bulvarı’nda 70 olan hız limiti Karşıyaka’da niye 50, hatta Bostanlı’nın bazı yerlerinde niye 30?
Ben 30’la da gitmeye çalıştım, ama başaramadım.
Çünkü hız pedalına basmasaydım; zincirleme bir iki kazaya neden olabilirdim.
Gazetecilerin vefa gecesi
Bir gazeteci ne okursa okusun, hangi okulu bitirirse bitirsin. İster mastır yapsın, ister doktora... İsterse dünyaları bitirsin... Gazetenin kapısından içeri girdi mi; hayatı boyunca unutamayacağı bir usta - çırak ilişkisinin içine girer. Haberi onlarla öğrenir, yorumu onların tecrübeleriyle birlikte olgunlaştırır. Babıali’de bu gelenek her ne kadar eskisi gibi olmasa da hala usta – çırak ilişkisi, bütün okulların, mastırların önündedir.
Hep şöyle düşündüm.
İnsanlar vefalı olmalıdır; geçmişi hatırlamalıdır, unutmamalıdır, emeğe saygı duymalıdır. Anıları geleceğe taşımalı ve geleneklerin devam etmesi için çaba göstermelidir.
İzmir Gazeteciler Cemiyeti, çok hoşuma giden bir ödül töreni yapacak. Bu yıl ilki yapılan bu ödül töreni geleneksel olarak her yıl tekrarlanacak ve 70 yaşını aşan, meslekte 50 yılını dolduran üyeler “Hasan Tahsin Basın Hizmet Ödülü” alacak.
Cemiyeti kutluyor ve aşağıda adları geçen 63 gazeteci büyüğümün önünde saygıyla eğiliyorum.
“Ahmet Güleç, Ahmet Refik Utlulığ, Arslan Alpşalcı, Atilla Bediz, Aytaç Şenel, Aytekin Yenisey, Beliğ Beler, Cavidan Sakarya, Çetin Eraslan, Dengiz Toprak, Erdoğan Örnek, Erel Şarman, Ergin Saydam, Ergun Onarır, Erhan Ünver, Erkin Usman, Erol Akıncılar, Ertan Sakızlı, Günay Oğuz, Günay Şimşek, Gündoğan Kaplan, Güner Sungurtekin, Haluk Besen, Haluk Cansın, Haluk Narbay, Işık Saygın, İhsan Öztamer, Kaya Çelikkanat, Kemal Moralı, Muammer Yüksel, Mustafa Turhanoğlu, Mümin Sertbaş, Necla Çapman, Nedim Çapman, Nejat Yada, Nihat Uytun, Nurettin Tekindor, Nurten Doğan, Oktay Köse, Önder Sümer, Özcan Bolkol, Prof. Dr. Özcan Özal, Salim Çatalkaya, Sanal Suten, Saruhan Ayber, Selman Erdoğdu, Sezai Güven, Prof. Dr. Şadan Gökovalı, Şemsettin Demircioğlu, Şenol Çetin, Şenol Devrim, Şerif Mehmet Salım, Turhan Başkur, Türkmen Parlak, Uğur Umur, Ünal Tümin, Ünal Türkeş, Yaşar Sezginer, Yıleri Atamer, Yılmaz Tok, Yusuf Pakman, Yücel Ertugay, Zeynel Kozanoğlu.”
Paylaş