Paylaş
Bu seferki konuk da bendim.
Fulya’yla biraz pandemiyle değişen hayatımızı ama daha çok da İzmir’i konuştuk.
Aslında İzmir ile ilgili konuşurken, yorum yaparken Çanakkale’den Antalya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyayı konuşmak gerekir.
Bir Çanakkaleli’nin, bir Uşaklı’nın, bir Balıkesirli’nin, bir Denizlili’nin, bir Muğlalı’nın mutlaka İzmir ile bir bağlantısı vardır.
Ve bütün bu ilişkilerin tam ortasında hep İzmir vardır.
Pandeminin ilk günlerinde kimse salgının bu kadar süreceğini tahmin etmemişti.
Bir yıldır açılıp kapanan bir ekonomi ve sosyal hayatımız var.
Ve bir süre daha böyle olacak.
Sonrasında da bizi nelerin beklediğini bilemiyoruz.
Ama pandemi hibrit bir yaşam modelini bizlere öğretti.
Bazen evde çalışacağız, bazı günler işe gideceğiz, bazen de nerede olduğumuzun bir önemi kalmayacak.
Koç ve Sabancı gibi Türkiye’nin büyük holdingleri evden çalışmayı kalıcı hale getirdiler.
Ama dediğim gibi hibrit çalışanlar da olacak.
Bu model çalışma modelinin İzmir’i, bahsettiğim Batı Anadolu coğrafyasını öne çıkaracaktır.
Nitekim kış bitmesine rağmen yazlıklarından dönmeyen insanlar var.
Kış başında vaka sayıları artınca geri dönüp, evlerini kışa göre yeniden dizayn edenler de oldu.
Böyle bir çalışma modeli ve hayat inanın pandemi sonrasında da devam edecektir.
Yani tersine göç bundan sonra bu coğrafyaya yönelik hızlanacaktır.
Fulya Soybaş ile yaptığımız “Hürriyet Bizimle” sohbetimiz pazartesi günü yayınlanacak.
Dijital kafalı bir İzmir
iddiasında ısrarcıyım
BU ara teknolojik yatırımlar yapan birçok gençle tanıştım. Müthiş işler yapıyorlar. Belki tam farkında değiliz ama oyun, yazılım gibi alanlarda milyonlarca dolarlık ihracat yapıyoruz.
Türkiye’nin katma değerli yatırımlara ihtiyacı var.
İzmir’i bu açıdan da çok şanslı görüyorum.
İzmir dijital kafalı bir kent olmalı.
Ve bu hedefi ısrarla takip etmeli ve hayata geçirmeli.
Yüksek Teknoloji Üniversitesi’ndeki teknopark, Ege Serbest Bölgesi’nde giderek sayıları artan teknoloji şirketleri, kentin tamamına yayılmış genç ve başarılı girişimciler bir kümelenme yarattılar.
Ve şimdi İzmir’in birçok kurumunun ortak olduğu ve İzmir Ticaret Odası’nın öncülük ettiği İZQ projesi bütün bu hayallerin tamamlayıcısı olabilir.
Devletin de mutlaka İzmir’in ve genç yeteneklerin yanında olması gerekir.
Seçim olur mi, olmaz mı?
YAKINIMDAKİ herkes bu sorunun cevabını benden öğrenmek istiyor.
Türkiye’nin çözülecek o kadar çok sorunu var ki...
Pandemi zaten önceliklerimizi değiştirdi.
Dolayısıyla ülkenin gerçek gündemiyle herkesin uğraşması gerekir.
Elbette siyaset ve siyasetçi her zaman seçime hazır olacaktır.
Ama acaba vatandaş buna hazır mı?
Hepimizin asıl buna cevap vermesi gerekir.
Hep yazıyorum.
Türkiye daha iyisini yapabilecek bir ülke... Bunun için her şeyi var.
Daha fazla demokrasi, daha güçlü ekonomiden başka bir isteğimizin olmaması gerekir.
Maskeli hayata alışmak zorundayız
MAALESEF olmadı.
Bütün uyarılarımıza rağmen pandemi kuralları hiçe sayıldı.
Biliyorum herkes sıkıldı ve kendini dışarı atmak istiyor.
Ama bu kurallara uymayanlar hem bizi ama daha çok kendilerini kandırdılar.
Vaka sayıları patladı ve inanın önlem alınmazsa Avrupa’nın lideri olacağız.
Açılmalar, kapanmalar büyük ihtimalle önümüzdeki bahara kadar devam edecek.
Ama şunu unutmayalım.
Hayatımızı devam ettirmek zorundayız.
Maskeyi, mesafeyi herkes aşılansa bile korumalıyız.
Ben öyle yapıyorum.
Belki de Türkiye’de ilk aşı olanlardan biriyim.
FAZ 3 çalışmasına gönüllü olarak katıldım ve bu projede yer aldığım için çok mutlu oldum. Bir toplum lideri olarak aşı tartışmalarının yapıldığı günlerde gönüllü olarak kampanyayı destekledim.
Ama o günden beri maskesiz asla bir yere gitmedim. Kalabalıklar içinde olmadım.
Ama günlük hayatıma devam ettim.
Çünkü hepimizin sorumlulukları ve yapması gerekenler var.
Bu hayata bir süre daha katlanacağız.
Ama her ihmal ve yanlış doğru yapanların işini bozacak.
Bunu aklımızdan çıkarmayalım.
Paylaş