Hayat siyasetten ibaret değil

Bizdeki kadar siyaset hayatın tam içinde midir?
Günlük konuşmaların, geleceğe dönük planların içinde siyaset ne kadar yer alır?
Bizde galiba daha fazla...
Siyaseti izleyen, ama siyasetten hep uzak duran biri olarak bunu her fırsatta politikacılarla konuşuyorum.
Ve görüyorum ki...
Politikacılar siyasetten başka şeyleri konuşmak istemiyorlar ya da sevmiyorlar.
Ben hayatın siyasetten ibaret olmadığını düşünenlerdenim.
Elbette siyasi kararlar hayatımızı etkiliyor, elbette siyasetsiz olmuyor.
Ama siyaseti siyasetçilere bırakmak zorundayız.
O yüzden sivil toplum örgütleri var.
STK’larda görev yapanlar varsa sorunları ya da çözüm önerileri bunları ilgili yerlere iletmeliler ve takipçisi olmalılar.
Demokrasi kültürü de böyle şekilleniyor ve güçleniyor.
Önümüzdeki yerel seçimlerden sonra Türkiye uzun bir süre seçimsiz döneme girecek.
Bence herkes ve her parti bu süreci iyi kullanmalı.
Özeleştiri yapılacaksa yapmalılar.
Eksikleri varsa tamamlamalılar.
Projeleri varsa geliştirmeliler.
Bence sivil toplum örgütleri de demokrasinin kök salmasına daha fazla katkı koymalılar.
Seçimsiz bu dönemi Türkiye iyi kullanmalı.

Bu görüntüler İzmir’e hiç yakışmıyor

Geçen hafta bana göre İzmir’e hiç yakışmayan görüntüler oldu.
CHP’nin İzmir İl Kongresi vardı.
38. Olağan İl Kongresi’nde salonda liste anlaşmazlığı yaşandı. Olabilir...
Bazı kişiler “Çarşaf liste parti tabanının emeğidir” yazılı bir pankart açarak salona sloganlarla girdi. Çarşaf liste savunanlar ile blok liste isteyenler arasında gerilim yaşandı.
Protestocuların kürsüye yaklaşmasını engellemek için müdahale edilmesinin ardından gerilim kavgaya dönüştü.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu görüntülerin yaşanmasına izin vermeyeceğim” diye bir açıklama yaptı ve olayın araştırılmasını istedi.
Siyasette liste savaşları olağan şeylerdir.
Olağan olmayan, bu görüntülerin olmasıdır.
Siyaset gönüllü işidir. Bana göre siyasete girenlerin tek hedefi hizmet etmek olmalıdır.
Bu her parti için geçerlidir.
Kim hangi partiye yakınlık duyuyorsa gider üye olur ve partisinin iktidara gelmesi için var gücüyle destek olur.
Listelere girersiniz ya da giremezsiniz.
O biraz da insanların gayretine bağlıdır.
Ama bizde böyle olmuyor.
Yaşanan bu görüntüler bana göre CHP gibi bir partiye de, İzmir’e de hiç yakışmıyor.

Kenti bilen tanıyan
adaylar olmalı

1999’dan bu yana İzmir’de sosyal demokrat oylar önde gözüküyor. Ama hatırlatmak isterim; öncesinde de merkez sağ oylar öndeydi.
O yüzden konjonktür bazen yardımcı olur ama rüzgar tersine döndüğünde de seçmenin tercihleri uzun yıllar böyle devam eder.
Birçok kişiyle konuşuyorum.
CHP’nin hem milletvekilliği seçimlerinde, hem de yerel tercihlerinde seçimleri garanti gibi görmesi ya da böyle bir algı içinde olmasının doğru olmadığını söylüyorlar.
Her parti elbette genel merkez kontenjanı kullanabilir.
Bu tercihlerini de büyükşehirlerde gösterebilir.
Ama İzmir’e en azından kenti tanıyan ve kenti unutmayan adayları göstermesi gerekmez mi?
Tabii bu yazdıklarım sadece CHP için geçerli değil.
Bütün partilerin bu hassasiyet içinde olmasını öneririm.

Denizli Güney’de harika işler olmuş

Hafta başında Denizli’deydim.
İş dünyasının temsilcileriyle buluştum; sonra da Denizli Güney’e gittim.
Burası Türkiye’nin en önemli bağlarının olduğu bölge...
Bağcılık Güney’le birlikte farklı bir değer kazandı diyebilirim.
Türkiye’deki birçok üretici Güney’de yerini almış, bağlar Avrupa standartlarında ve gelecek için harika projeler konuşuluyor.
Bir bağ denizi oluşmuş...
Diğer notlarımı yakında yazacağım.

Bu değişimlerin farkında olalım

Eylül ortasına geldik; sıcaklar hala 35’lerin üzerinde… Gerçi geceler biraz daha normale geldiyse de sıcaklar ortalamanın çok üzerinde...
Denizli Güney’deki üreticilerle konuştum.
Sadece bağlarda değil, birçok üründe rekoltenin düşeceğini söylediler.
Bütün kış yağmayan yağmur mayıs sonu, haziranda yağınca ürünlerde kayıplar arttı.
Mevsimler gerçekten değişti ve hepimiz bu yeni duruma göre hareket etmeliyiz.
Önemli kurumların raporlarında gelecek yıllarda bu değişimlerin süreceği; rekoltelerde azalmalar olacağı, su sorununun giderek büyüyeceğini anlatıyorlar.
Herkes önlemini şimdiden almalı.