Hak edilmiş ödüllere seviniyorum

ALTINORDU Başkanı Mehmet Seyit Özkan, Dünya Fair Play Konseyi tarafından Willi Daume Büyük Ödülü’ne layık görüldü.

Haberin Devamı

Hak edilmiş ödüllere gerçekten çok seviniyorum. Her fırsatta söylüyorum; Özkan’ın yaptıkları Türk sporu için bir örnektir. Futboldaki bu modelin diğer branşlara da uygulanması gerekir.
Türkiye iyi bir basketbol ülkesi oldu.
Bizim ligimiz yakından takip ediliyor.
Milli takım başarılarımız konuşuluyor.
Bence İzmir de bir basket kenti...
Pınar Karşıyaka sayesinde İzmirliler şampiyonluklar yaşadı, önemli başarılara imza attı.
Bunu yanında okul maçlarını da yakından takip ediyorum.
İzmir okulları arasında basketbola olan ilgi sürekli artıyor.
Arkas sayesinde voleybol tutkunları oldu.
Güzel olan; İzmir’de her takıma, renklere gönül vermiş taraftarlar Arkas tribünlerinde buluşur oldu.
Bunun bile sporun birleştirici gücüne etkisi olduğunu düşünüyorum.
Yelkende, teniste, eskrimde çok başarılı gençlerimiz var. Onları da yakından takip ediyorum.
Özetle şunu söylüyorum.
Futbol endeksli bir anlayıştan artık sıyrılmamız gerekiyor.
***
Ama Sezar’ın hakkını Sezar’a teslim de edelim.
Mehmet Seyit Özkan’ın Altınordu’da yaptıkları örnek alınarak sporun diğer branşlarında da uygulanabilir.
Artık dünyada olduğu gibi Türkiye’de de spor okullarının olması gerektiğini düşünüyorum.
İtalya ve özellikle son 30 yılda İspanya bu konuda inanılmaz işler yapıyor.
Spor okulları sayesinde hem yetenekli gençleri topluyor, hem de ülke olarak spor başarılarını hep üstte tutuyor.
Spor yapan kentler yaratarak da marka şehirler oluşturdular.
Barselona deyince aklımıza hemen futbol takımı geliyor.
Oysa voleyboldan baskete, tenisten yelkene kadar çok geniş bir alanda Barselona öne çıkıyor.
Dünyanın en iyi tenis okulları Barselona’da örneğin...
Biz niye yapmayalım?
Türkiye’nin birçok kenti spor yapmaya uygun ve okullar sayesinde öne çıkabilir.
***
O yüzden konu sadece yerel yönetimlerin değil, aynı zamanda bakanlıkların da işidir.
Milli Eğitim Bakanlığı, Spor Bakanlığı bu konularda daha aktif olmalıdır.
Müfredatta yeni düzenlemeler yapmaları lazım.
Ve Altınordu gibi bu alanda yatırım yapmış kulüplerin daha çok desteklenmesi gerekir.
Yapılmıyor demiyorum.
Ama bir model oluşturacak ve geleceğin sporcularını yetiştireceksek doğru işleri maddi, manevi katkılarla destekliyor olmalıyız.
Bence Altınordu ve Özkan; bu ödülü hak etmişlerdir.
Hak edilmiş ödülleri de ayakta alkışlıyorum.

 
Gençlerden öğrenecek çok şeyimiz var

GEÇEN gün çok hoşuma giden bir buluşma gerçekleştirildi İzmir Özel Türk Koleji’nde...
İklim değişikliği masaya yatırıldı.

Haberin Devamı

Hak edilmiş ödüllere seviniyorum

Tabii o kadar çok siyaset okuyor ve konuşuyoruz ki; bir çoğumuzun dikkatinden kaçmıştır.
Salonda Z kuşağı vardı, yani torunlar, yani 2000’den sonra doğanlar, dünyaya dijital gözle bakanlar, uygulamalı ve doğrudan öğrenmeye meyilli, hak arama konusunda diğer kuşaklardan çok daha başarılı olan, özgüveni yüksek bir genç grubu...
Karşılarında ise kendisini “D kuşağı” diye tanımlayan biri; Işık Tarakçıoğlu...
D’yi “Dedeler...” diye açıklıyor Tarakçıoğlu...
“Eğer bundan 100-150 yıl sonra dünyada hala hayat varsa, torunlarımızın torunlarının torunları... Büyük büyük dede ve ninelerinin, yani bizlerin ‘Ne kadar barbar insanlar’ olduklarına hayret edecekler. Allah’ın insanlara verdiği en kıymetli nimetleri; havayı, suyu ve doğal kaynakları al, kullan, kirlet veya eskit, sonra da at. Bu sürdürülebilir bir yaşam tarzı değildir” diye söze girmiş Tarakçıoğlu; “Bu dünya bize atalarımızdan miras kalmadı. Sizlerden ödünç aldık ve ne yazık ki bir emanete hıyanet ettik. İtiraf etmeye utanıyorum ama sizlere üzerinde yaşamın sürdürülebilir olmadığı bir dünya bırakıyoruz. Bizim pisliğimizi siz temizleyeceksiniz. Unutmayın başka dünya yok” sözleriyle konuşmasını tamamlamış.
B yani büyük anneler, D yani büyük dedeler arasında bilinçli olanlar olsa da; galiba Z kuşağı ve sonraki kristal kuşaklar bizlerin yaptıklarını unutmayacaklar.
Işık Tarakçıoğlu; bu konuda benim tanıdığım en bilinçli ve gayret gösteren kişilerden biridir.
O bile Z kuşağının karşısında zorlanmış ama büyük keyif de almış.
Bence büyüklerin yani bizlerin çocuklardan, gençlerden öğrenecekleri çok şey var.

 
Son viraja girerken

Haberin Devamı

ARTIK son viraja giriyoruz. Tam altı aydır seçim konuşuyoruz. Aday adayları kimler olur diye başladık; şu isimler öne çıkıyor diye devam ettik. Ve adaylar belli oldu, listeler resmileşti. Projeler açıklanmaya başlandı, ziyaretler, özel programlar takip edildi. Galiba bu sefer her partinin, her ittifakın adayının yapacaklarını ezberledik. Şimdi son günlerde, son virajda daha çok Türkiye’nin dengeleri konuşulur. Burası Türkiye; yerel de olsa, seçimler genel üzerinden yorumlanır. Ben yine de ısrarla söylüyorum. 31 Mart akşamı yaşadığımız kentlere başkan seçeceğiz. O yüzden hangi aday hangi projelerle ve hangi yöntemlerle neler yapacak öncelikle siz onlara bakın.

Yazarın Tüm Yazıları