Güçlü demokrasiler kazanır

Canımızı sıkan, üzen, hayal kırıklığına uğradığımız çok şey oluyor.
Şunu unutmayalım.
Türkiye Cumhuriyeti’ni kuranlar bizden çok daha zor şartlar içindeydi ve hepimize hayal kuracağımız bir ülke bıraktılar.
15 Temmuz 2016 gecesi Türk demokrasisi için de önemli sınavlardan biriydi.
Hain bir darbe girişimine karşı Türk insanı hep birlikte, tek yürek olarak karşı çıktı.
Sonuçta demokrasimiz kazandı.
Bu ülkenin sorunlarının aşılmasında da bana göre tek formül daha fazla demokrasidir.
O yüzden siyasete önemli görevler düşüyor. Siyaset çözüm üretme sanatıdır; vatandaşın beklentilerine cevap vermek gerekir.
Ama hükümetler de yalnız bırakılmamalı.
Sivil toplum örgütleri o yüzden önemlidir. Toplumsal sorunların çözümlerinde hükümetlerle STK’ler birlikte çalışmalılar.
Eksikleri sivil toplum tamamlamalı.
Toplumun nefes almasını, adaletin her vatandaş için eşit paylaşılmasını sağlamak zorundayız.
15 Temmuz gecesi hepimiz gerçekten çok üzüldük; şehitler verdik, meclisimiz bombalandı.
Ama böyle zorlu bir gecede bile vatandaşımız ülkesine sahip çıkarak en güzel ve güçlü mesajı vermiş oldu.
Tekrar ediyorum.
Türkiye güçlü bir ülkedir ve her alanda daha iyisini yapabilecek kapasiteye sahiptir.

Tarihi imza çok şeyi anlatıyor

BEN sporun itici gücüne her zaman inandım. Ve sporun bir kentin gelişiminde, değişiminde sanat kadar önemli bir rol üstlendiğini iyi biliyorum.
Futbolun ilk kez oynandığı bir şehirdeyiz; İzmir’deyiz.
Ve uzun yıllardan sonra sadece futbolda değil; birçok branşta önemli adımların atıldığını görüyorum.
Dün de önemli bir gelişme oldu.
Folkart; Altınordu hariç İzmir’in bütün kulüplerine forma sponsoru oldu.
Aslında bu hikaye 7 yıl önce atıldı.
Konuşmaların geçtiği gün ben de o ortamdaydım.
Göztepe ve Karşıyaka Birinci Lig’teydi.
Bu tarihi iki kulüp doğal olarak birbirine rakipti ve İzmir derbisi her zaman ilgi çekiyordu.
Folkart’ın Başkanı Mesut Sancak iki kulübe forma sponsoru olmak istedi.
Göztepe Başkanı Mehmet Sepil ve o dönem başkan olan Ali Erten bir araya geldiler.
Dünkü imzanın temelleri o günlerde atıldı.
Çok da iyi oldu.
Altınordu’nun Petrol Ofisi’yle sponsorluğu devam ettiği için yoktu.
Ama Göztepe, Altay, Karşıyaka, Bucaspor, Menemen, İzmirspor, Bergama Belediyespor oradaydı.
Ve bu fotoğraf, bu görüntü bence Türkiye’deki herkese örnek olmalı.
Futbolda da şiddetin konuşulduğu bu günlerde bir araya gelinebileceğini en iyi anlatan fotoğraf karelerinden biri buydu.
Rekabet güzeldir.
Ama tatlı rekabeti daha çok tercih ederiz.

Sepil gibilere
ihtiyacımız var

GÖZTEPE Başkanı Mehmet Sepil’i görünce mutlu oldum. Göztepe Başkanlığı’nı bırakacağını açıklamıştı. Sepil; görevi bir icra kuruluna bırakacak belki ama Göztepe’den uzaklaşmış değil. Dünkü fotoğraf bunu da gösteriyordu.
Bırakmasın da, uzaklaşmasın da...
Çünkü Sepil gibi uzun vadeli düşünen, kalıcı başarılar peşinde koyan, kurumsallaşmaya inanan insanların sporun içinde kalması gerekir.
Sepil bana göre Türkiye’de örnek alınacak bir modelle Göztepe’yi yönetiyor.
Ve ben Göztepe’yi çok başarılı buluyorum.
Başarı sadece kupayı kaldırmak değildir; başarı istikrardır, takdir edilmektir, örnek gösterilmektir.
Türk sporunun Sepil gibi insanlara ihtiyacı var.

Doğru sponsorluk
markayı güçlendirir

BENCE Folkart’ın bu adımı da örnek olmalı. Mesut Sancak, konuşmasında “İzmirliler bize sahip çıktı. Biz de İzmir’in kent değerlerinin gelişmesi için katkı yapmalıyız. Markalarımız devam ettiği sürece bu desteğimiz devam edecek” dedi. Sponsorluklar doğru kullanıldığında çok iyi sonuçlar alabilirsiniz. Ve kazandıklarınızı şehrinizle, ülkenizle paylaştığınız zaman markanızı daha da büyütmüş olursunuz. Spora ilgi duyan bir İzmirli olarak ben de Mesut Sancak’a teşekkür ederim.

Futbol müzesi yakışmaz mı?

DÜNKÜ imza töreninde kısa bir film gösterildi.
Dev Ajans’ın sahibi Erhan Gölbey hazırlamış.
Tarihi ve çok özel fotoğraflar birbirine ardına gelince Erhan’a “Kimin arşivi” diye sordum.
Okan Yüksel ve Altan Altın’ın arşiviymiş.
İkisi de İzmir’in futbol belleği sayılır.
Türkiye’de ilk futbolun oynandığı yer İzmir’in bence “Futbol Müzesi”ne ihtiyacı var.
Bunu Büyükşehir yapabilir.
Okan Yüksel ve Altan Altın’ın arşivleri gelecek nesillere bırakılmalı.
Ve İzmir’e her gelen müzeyi gezmeli.