Paylaş
Nedir onlar?
Örneğin demokrasi, örneğin adalet, örneğin özgürlükler...
Fırsat eşitliği, laiklik, hak arama hürriyeti, dürüstlük, kazanılmış haklar, kuvvetler ayrılığı, dürüst yargılanma ve savunma hakkı, masumiyet karinesi...
Listeyi uzatabilirim.
Örneğin ahlak, saygı, güvenilirlik, sorumluluk, adil olmak, şefkatli olmak...
Vicdan...
Taraf olmak isteniyorsa; benim, bizim taraf olduğumuz şeyler bunlardır.
O yüzden biz gazetecilerin partisiz olması gerekir.
CHP’li gazeteci olur mu?
Olmaz...
AK Partili gazeteci olur mu?
Olmaz...
MHP’li gazeteci olur mu?
Olmaz...
Bilgisayarımızın başına geçtiğimizde doğruları, yanlışları, eksiklikleri yazabilmeliyiz.
İyi ve güzel bulduklarımızı alkışlayabilmeli, örnek olsun diye gösterebilmeliyiz.
Partili olursan yazamazsın; yazdığında da inandırıcı olamazsın.
Yıllardır bunu savunuyorum ve yazı yazarken böyle bakıyorum.
Sadece gazeteciler mi böyle davranmalı?
Hayır...
Sağlıklı bir demokrasi için sivil toplum örgütlerinin de taraf olacağı evrensel ilkeler bellidir.
Bunlardır; bir eksik, bir fazla...
Ama dünyanın mutabık kaldığı ilkeler bellidir.
Biz böyle bildik, böyle gördük, böyle yaptık bugüne kadar...
Ama son dönemde; işler biraz karıştı.
Daha fazla takip edilmek, daha fazla like alabilmek (beğenilmek), daha fazla popüler olabilmek için bir siyasetçiden daha keskin yazılar yazılıyor, konuşmalar yapılıyor.
Partili mi olacaksın...
O zaman hangi işi yapıyorsan ayrılır siyasete girersin.
Hangi parti sana daha yakın geliyorsa; o amblemin altında siyaset yaparsın.
Hem daha inandırıcı, hem daha sağlıklı olur.
Çünkü gerçekten de güçlü bir demokrasi için objektif bir medyaya ihtiyaç var.
Bu da ancak dediğim ölçülerde olabilir.
Böyle öykülere bayılıyorum
Aslı Aksoy; ODTÜ’de işletme okuyup Amerika’ya gidiyor. Başarılı kariyerinden vazgeçip Türkiye’ye dönüyor. Muğla Yeşilçam’da 42 dönümlük arazide kuşkonmaz üretimine başlıyor.
Yedi aylık üretim sezonunda 15 ton hedeflediği kuşkonmaz üretiminde ilk 1.5 ayda 5 tona ulaşıyor. Ve market zincirleriyle anlaşıp satışa başlıyor.
Ne güzel, böyle çok öykü biliyorum.
Kariyer sadece büyük şirketlerin tepesine tırmanarak olmuyor.
Aslı Aksoy sayesinde şimdi Yeşilçam’da onlarca aile üretime destek oluyor ve yerel kalkınmaya örnek oluşturuyor.
İşte benim ilgimi çeken asıl kariyer bu...
23 Nisan’lar geçmişte de de soğuk geçerdi
Çocukluğumun 23 Nisan’larını hatırlıyorum.
Her seferinde üşümüşümdür ve sonrasında hasta olmuşumdur.
İlkokulda törenlere katılırdım.
Nasıl keyif alırdım, alırdık.
Haftalarca çalışır; neşe içinde eve giderdik.
Bizim için okul bahçeleri bir terapi ama dostlukların pekiştiği çok özel yerlerdi.
Nisan başında sıcaklar başlar, tam 23 Nisan günü ya yağmur ya soğuk olurdu, bazen de ikisi birden...
Aylarca çalış, 23 Nisan’da eve kapan olur mu, kabul etmezdik, törenlere katılırdık.
Titreye titreye ama büyük bir keyifle...
23 Nisan yine serin, bazı yerler yine yağmurluydu.
O günlere gittim.
Üzülme Karşıyaka
Play off olmadı, Karşıyaka ilk altıya kalamadı.
Üzülme Karşıyaka...
Büyük zorluklarla başlayan bir sezonda gençler olağanüstü mücadele ettiler.
Daha iyisi elbette olabilirdi.
Ama Karşıyaka’nın biraz zamana ihtiyacı var.
Ve de fabrika ayarlarına dönmeye...
Bunu unutmayın ve önemseyin.
Karşıyaka’nın büyük bir camia olduğunu unutmadan ama geçmişte yapılan yanlışlardan dersler çıkararak geleceğe bakmalıyız.
Yapılacak çok şey var.
Sormadan edemedim
Galatasaray - Fenerbahçe maçını izledim, pişman oldum.
Real Madrid - Barcelona maçını izleyince kendime sormadan edemedim.
İspanya’da oynanan futbolsa Türkiye’de oynanan nedir?
Paylaş