Gerçek bir kentsel dönüşüm lazım

GEÇENLERDE Karşıyaka sokaklarında biraz yürüdüm.

Haberin Devamı


Çocukluğumun, gençliğimin geçtiği o ara sokaklarda ne zamandır gezinememiştim.
Bazen bisikletle, bazen de yürüyerek dolaştığım sokakları ev, ev bilirdim.
Hatta kim, nerede oturuyor, hepimiz onları da bilirdik.
Şimdi nerede...
Hem şehir kalabalıklaştı, hem de tanıdıklar bir bir dağıldı.
***
Arabayla ara arterlerden geziyoruz da aralarda dolaşmayınca şuna şaşırdım.
Reşadiye’de, Aksoy’da, Girne’de, Bostanlı’nın sokaklarındaki evler teker teker yıkılmış, bazılarının yerine yenileri yapılmış, bazılarının ise inşaatları devam ediyor.
Yani tam bir şantiye görünümü var.
İtirazım yok, yeni yapılanlar çok da güzel olmuş.
Hatta bazı sokaklarda yeni yapılmış olanlar öyle sırıtmış ki, büyük ihtimal yakın çevresinde oturanlar “kentsel dönüşüm” duası yapıyorlardır.
***
Kasım ayında İzmir’de bir gelişen bölgeler zirvesi yaptık.
O günün gündeminde de kentsel dönüşüm vardı.
DAP Yapı’nın Yönetim Kurulu Başkanı Ziya Yılmaz konuşmasında dedi ki...
“Kentsel dönüşümü fırsata çeviremiyoruz. İstanbul’da yeni sayılabilecek evler yıkılıp yerine yenileri yapılıyor. Kısıtlı kaynakları olan bir ülke için bu doğru bir model değil...”
Kesinlikle katılıyorum.
“Kentsel dönüşüm” sözü kulağa hoş geliyor.
Gelin görün ki, her konuda olduğu gibi bu kavramın da işi boşaltılıyor.
Yani “Yık, yap”a dönüştürülmüş durumda...
Yani konu Karşıyaka’ya özel değil, Türkiye’nin her yerinde durum aynı...
***
Yine Ziya Yılmaz’ın bir yorumundan devam edeyim...
“Kentsel dönüşüm aslında Türkiye için, şehirlerimiz için çok büyük bir fırsat. Ama İstanbul olarak bu fırsatı iyi değerlendiremediğimizi düşünüyorum. Çünkü, biz İstanbul’da gerçek manada kentsel dönüşüm yapamadık. Binaları yenileyerek yerinde dönüşüm yaptık. Eğer kentsel dönüşümü, İstanbul’daki ve diğer illerde yaptığımız kötü örnekleri alarak, oradaki hataları yapmadan gerçekleştirebilirsek, İzmir çok daha farklı bir şekilde gerçek dönüşümü yakalayabilir. Yerinde dönüşüm değil, bütünsel olarak, mahalle, parsel bazında bir dönüşümle otoparkları, okulları, hastaneleri, parkları ve yollarıyla bir bütün olarak düşünülüp dönüştürülmesi lazım.”
Ben de farklı düşünmüyorum.

Haberin Devamı

 
Kadifekale’nin sırtları
doğru bir örnek oldu

Haberin Devamı

BAKIN size İzmir’den bir dönüşüm örneği vereyim.
Hem de çok güzel ve doğru bir örnek...
Kısa süre öncesine kadar İzmir’de Yeşildere’den geçerken Kadifekale’nin sırtlarında binlerce gecekondu vardı.
Ne oldu o gecekondular?
Büyükşehir Belediyesi tek tek kamulaştırma yaparak, gecekonduları yıktı, yerine de yeşil alanlar yaptı.
Farkında mısınız, oradan geçerken...
O geniş alana dikilen ağaçlar yavaş yavaş kendilerini göstermeye başlamış.
Beş, on yıl sonra ağaçlar da büyüdüğünde çok farklı bir yer olacak.
***
Birincisi...
Bu dönüşümü bir kere alkışlamak gerekir.
Geçmişin hatalarının bedelini ödeyerek, bu gecekondu sahiplerini de mağdur etmeden, bir kamulaştırma yapmak gerçekten önemli bir işti.
İkincisi...
Ey siyasetçiler, geceden sabaha yapılan gecekondulara seçim dönemlerinde ruhsat vererek, imar geliştirerek kentleri nasıl perişan ettiğimizin bir kanıtıydı Kadifekale gibi Türkiye’nin her yerinde gecekondulara açılan sahalar...
Böylece hem şehirler berbat bir görüntüye sahip oldu, hem de o şehirleri yaşanmaz hale getirdik.
Bugün olmasa yarın, yarın olmasa da bir gün, bu faturayı ağır da olsa ödeyip doğruyu yapmamız gerekiyor.
Üçüncüsü...
Yine ey mimarlar, şehir plancıları, odalar, dernekler...
Kentlerimizin en güzel yerleri yağmalanırken, işgal edilirken, sessiz kaldınız, seyirci oldunuz.
Genellikle medyatik, çok konuşulan projelere takılıp bu konulara hiç girmediniz.
Oysa, asıl konuşulması gereken konular bunlardı, asıl çözüm bekleyen yerler buralarıydı.
En azından kentsel dönüşüm yapılırken, biraz olsun yönlendirici olun, biraz olsun konuşun.
***
Özetle...
Kentsel dönüşümü ıskalamayalım.

Haberin Devamı

 
Siyasetçiyle sadece siyaset konuşmak

YAKIN bir geçmişe kadar siyasetçilerle siyaset dışında şeyler de konuşurduk.
Örneğin kenti konuşurduk, sanatı konuşurduk, sporu konuşurduk.
Yani hayatın farklı alanlarından bahseder, çok da keyif alırdık.
Şimdi ise...
Varsa yoksa siyaset...
“Bir siyasetçiden ne bekleyebilirsin ki” diye sorabilirsiniz.
Bir şey söyleyeyim mi?
Hayatım siyasetçilerin içinde geçti.
Ama siyaset, hiçbir zaman bu kadar hayatın önüne geçmemişti.
Bana göre AK Parti’nin dönem sınırlaması getiren kararı çok doğruydu.
Sınırlandırılmış, çerçevesi çizilmiş bir takvim siyasetçi için doğru...
Aksi olduğunda siyaset bir meslek haline dönüşüyor.
Dolayısıyla kimse bırakmak, ara vermek istemiyor.
Bu eleştirim bütün partiler için geçerli...

Yazarın Tüm Yazıları