Paylaş
GEÇEN hafta önce Karşıyaka Kulübü Başkanı Fatih Diniz ile beraberdim. Uzunca sohbet ettik, tek derdi istikrardı. Baskette, voleybolda, futbolda geçen yılın teknik kadrosuyla anlaşmış ve güçlü bir takım kurmanın peşindeydi. Ama yapılacaklar listesinin başında “Stat projesi” vardı.
Ertesi gün Göztepe’nin yeni sahibi Mehmet Sepil ile konuştuk. Göztepe’yle ilgili hayallerini anlattı, o da “istikrar...” diyordu. Camianın önde gelen isimleriyle birlikte hareket etme kararı almıştı, kulübü tek başına yönetmeyeceğini açıkça ilan etti. Sepil de yapılacaklar listesinin başına “Stat projesini” koymuştu.
Altınordu’nun başarılı başkanı Mehmet Seyit Özkan ile zaten sürekli konuşuyoruz. Özkan günlük başarılar peşinde koşan biri değil zaten, o da kendisine 5 ve 10 yıllık planlar yaptı. Ama Karşıyaka ve Göztepe’nin başkanları gibi Özkan da, “Stat olmazsa olmaz...” diyor.
Altay’ın yeni Başkanı Arslan Savaşan, başarı ve istikrar için gelire ihtiyaçları olduğunu her fırsatta dile getiriyor, bunun için de en önemli şey stat...
Alsancak Stadı Altay’ın gibi gözükse de hem mülkiyet problemleri var, hem de stadın fiziki alt yapısı artık maç oynamaya el vermiyor.
Bucaspor, diğer kulüplere göre daha şanslı, maçları kendi stadında oynuyor, ama daha iddialı maçları İzmir’in yeni stadında oynamayı herhalde tercih eder.
Bu konuyu birkaç gün yazınca, İzmir’in eski bakanlarından ve Galatasaray’ın eski yöneticilerinden Işın Çelebi aradı.
Biliyorsunuz, Galatasaray Arena’nın yapımındaki en önemli kişi Çelebi’ydi. Zor olan bu projeyi kolay hale getirdi, kulüp bugün neredeyse 100 milyon dolarlık bir gelire bu stat sayesince kavuşacak.
Çelebi’nin mesajı çok netti...
“Madem İzmirli kulüplerin ortak sorunu stat ve bu sorun çözümlenmediği sürece kalıcı bir başarının zor olacağına inanılıyor. O zaman hep birlikte bir mücadelenin içine girelim. Tecrübelerimi paylaşmaya hazırım. Sadece Göztepe’nin, sadece Karşıyaka’nın değil, bütün İzmir’in başkanları yerel yönetimlerle ve merkezi hükümetle konuşsunlar. Tek yürek olduğunu göstersinler, İzmirliler de bir olduğunu göstersinler...”
Şunu hatırlatayım.
Spor bakanlarının İzmir’e sözleri var.
Karşıyaka ve Göztepe’ye birer stat vaat etmişlerdi.
Bunun dışında İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun da seçim bildirgesinde spor yatırımları sözü vardı.
Bu kadar söz ve projeden sonra hala adım atılamamasını herkes gibi ben de anlamakta zorlanıyorum.
Başkanların yanındayız, kulüplerimizle birlikteyiz.
Işın Çelebi’nin dediği gibi “Gelin bu meseleyi kampanyaya dönüştürelim...”
Şişdi de Karaburun
ÖNCE Alaçatı’nın göbeğindeki cami ve etrafındaki dükkanlar Diyanet İşleri’ne devredildi, geçen hafta da Karaburun’daki bazı taşınmazlar yine Diyanet’e verildi. Bir konuya dikkatinizi çekmek istiyorum. Hiç kimse “Cami ve dini mekanlar Diyanet’e neden verildi” demiyor. Sorgulanan belediyeden, özel idareye geçmiş bu taşınmazların, şimdi Diyanet’e devredilmesi... Bunun şöyle bir anlamı var. Alaçatı da Karaburun da turistik yerler. Daha doğrusu İzmir ilçeleriyle birlikte turizmi yaşayan bir kent... Örneğin Alaçatı’nın en hareketli, herkesin buluşma noktası olarak bilinen bu mekanların yakın bir gelecekte kapanıp kapanmayacağı herkesin merak ettiği bir konu... Açıkça yazalım, buraları kapanırsa Alaçatı’da turizme büyük darbe vurulmuş olur. Bu yazdıklarım, Karaburun için de geçerli, diğer yerler için de... Geleceğini turizme bağlamış ve bu alanda büyüme hedefinde olan Alaçatı gibi yerler için bu endişeli bekleyişi gayet normal görüyorum.
İl özel idare mallarının belediyelere devri gerekiyordu, bu yanlış kararı yargının bozacağını düşünüyorum.
Harikasın Tunç Soyer
“Farkındalık yaratma” konusunda üzerine yoktur Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer’in... Unutulmuş, yalnız bırakılmış, terk edilmiş Seferihisar’ı aldı, Türkiye’nin tanıdığı bir yer haline getirdi. Bununla da kalmadı, “Bu güzelliği dünya da bilmeli” dedi. Ve Seferihisar’ı Uluslararası Cittaslow zincirine soktu. Bu da yetmedi, “Türkiye’de ne kadar sakin şehir olacaksa Seferihisar yönlendirmeli” dedi, bu organizasyonun da koordinatörü oldu. Tunç Soyer bu, yeter mi? Yetmedi tabii... Yerel kalkınma modeli geliştirdi, örneğin “Yerli tohumların yok olmasına izin veremem” dedi.
Can Yücel Tohum Merkezi ve Tohum Takas Şenlikleriyle en çevreci kent seçildi. Daha ne olsun... Ama biliyorum, Tunç başkana o da yetmez, bu da yetmez. Devam başkan... Devam...
Paylaş