Geleceği kazanmak bu gündemle olmaz

Deniz SİPAHİ
Haberin Devamı

BİR kısırdöngü içerisinde dönüp duruyoruz.

Gündem hep aynı...

Mafyayla, çetelerle mücadele...

Operasyon üzerine operasyon...

Bir yandan yıllardır belimizi büken enflasyonu bu sefer biz yenmeye çalışıyoruz.

5 puan daha, 10 puan daha aşağıya derken; ne nefes kalıyor, ne ayakta kalabilecek enerji...

Oysa dünyanın gündeminde farklı konular var.

Örneğin insanoğlunun 2100 yılında neleri yapabileceği, neleri yapamayacağı tartışılıyor.

Nasıl bir yaşam süreceğimiz ve bugünden nasıl hazırlık yapacağımız konuşuluyor.

Modern kahinler bu sürecin senaryolarını şimdiden yazmışlar bile.

2001'de Avrupa ilk iyon motorlu uyduyu uzaya fırlatacak.

2002'de cep telefonuyla dünya çapında görüntülü konferanslar yapılacak.

2005'te AIDS tedavisinde başarılı sonuçlar elde edilecek.

2009'da şeker hastalığının nedeni bulunacak.

2010'da ABD semalarında uçan arabalar görülecek.

2012'de elektronik tercümanlar hemzaman çeviri yapacak.

2015'te kan damarlarının içinde yüzen küçük aletler kan tahlil sonuçlarını verecek.

2016'da Mars gezegenine ilk insan ayak basacak.

2019'da Alzheimer hastalığının tedavisi bulunacak.

2025'te ayrıntılı protez el yapılacak.

2028'de dünya nüfusu 8 milyara çıkacak.

2040'ta robotların aklı ve şuuru olacak.

2050'de atom çekirdiğini eriten ilk santral kurulacak.

2061'de Halley kuyruklu yıldızı yine dünyaya yaklaşacak.

2081'de tam güneş tutulması Almanya’nın güneyinde gözlemlenecek.

2100'de deniz seviyesi bugünden 96 santim daha yüksek olacak.

*

YURTDIŞINA çıktığınızda, televizyonları seyrettiğimizde, internetin o engin dünyasında bir gezinti yaptığınızda gördüklerinizle Türkiye'nin gerçeklerini karşılaştırdığınızda kahroluyorsunuz.

Sokaktaki insanın politikadan çok uzak, yalnızca daha iyi bir yaşam kalitesi için mücadele ettiğine tanık oluyorsunuz.

Adam kayırma, suistimal, torpil, rüşvet gibi sözcüklerin yalnızca sözlüklerde kaldığını; yasaların aksine davranış içinde olanların ise anında cezalandırıldığını biliyorsunuz.

İnsanlar ‘‘toplum ne der’’ baskısından sıyrılmış; mutlu olmanın yolunu arıyorlar.

Devlet birey için çalışıyor; bizde olduğu gibi birey devlet için değil.

Bütün bunları neden yazıyorum?

Hayata negatif bakıp, kaderimize razı olmak için değil.

Aksine Türk insanının daha iyi bir yaşam kalitesine sahip olmasını istediğim için bu gözlemlerimi aktarıyorum.

Ve biliyorum ki; bu milletin kaderini değiştiren Atatürk'ün gençleri Türkiye'nin geleceğini kazanacaktır.

Yeter ki; kısırdöngüden çıkalım.

Batı'daki modern kahinler gibi bizde Türkiye'nin yarınları için hayal kurabilecek bir ortama kavuşabilelim.

Yazarın Tüm Yazıları