Paylaş
23 Şubat tablosu şöyleydi...
“Son 24 saatte 123 bin 734 Kovid-19 testi yapıldı, 9 bin 107 kişi pozitif, 75 kişi hayatını kaybetti. Ağır hasta bin 185 oldu, 5 bin 546 kişinin Kovid-19 tedavisi, karantinasının sona ermesiyle iyileşen sayısı 2 milyon 534 bin 996’ya yükseldi.”
Bir ara 5 - 6 binlere kadar gerileyen pozitif sayısı yine 9 binlerin üzerine çıktı.
Bütün uyarılara, tedbirlere, önlemlere rağmen böyle...
Şimdi Bilim Kurulu diyecek ki...
“Restoranları, lokantaları, kafeleri açamazsınız. Bunları açmanız için binli rakamlara düşmesi gerekir...”
Ben de diyorum ki...
Uyarılara rağmen insanlar maskesiz dolaşmaya devam ediyorsa...
Uyarılara rağmen gizli gizli buluşmalar, toplantılar, yemekler yapılıyorsa...
Uyarılara rağmen seyahat bahanesiyle otellerde partiler düzenleniyorsa...
Uyarılara rağmen kalabalıklar sürüyorsa...
Bunun faturası niye bu sektöre çıkarılsın.
2 milyon 200 bin çalışanı olan, aileleriyle birlikte 10 milyon insanı doyuran, 65 milyar dolarlık bu sektörün suçu ne?
Zaten bilimin içinde sadece sağlık olamaz, ekonomi de psikoloji de sosyoloji de bu kurulun bir parçasıdır.
Tedbirler daha da sıkıştırılsın, denetimler daha da artırılsın.
Ama bu büyük sektörün en azından ayakta kalabilmesi için bir takım adımlar atılmalı.
Sokağın sesini duymamız gerekiyor.
Her zaman söylüyorum.
Bazı toplumsal meselelerde herşeyi devletten beklememek lazım.
Herkes, her birey bu gelişmelerden sorumludur.
Fatura ödenecekse herkes ödemeli, diye düşünüyorum.
Biraz da empati yapalım
GELEN eleştirilere tek tek, sakince cevap veriyorum.
Elbette önce sağlığımızı düşüneceğiz, elbette pandemiyle ilgili önlemler alacağız.
Ama biraz da empati yapacağız.
Başka sektörlerde çalışanlar ay başlarında maaşlarını alabiliyor.
AVM’lere gidebiliyor.
Çarşıya çıkıp, alışveriş yapıyor.
Bazı taksitleri ödeyebiliyor.
Peki, ay başında maaşınızı alamazsanız ya da sadece kısa çalışma ödeneğiyle geçinmek zorunda kalsanız siz ne yaparsınız...
O yüzden hala 9 binlerde gezinen bu vaka sayısını bir an önce düşürmeliyiz.
Dediğim gibi empati yapmalıyız, faturayı hep birlikte ödemeliyiz.
Pandemiye daha alışamadan
bir de uzay çatışmaları mı
OXFORD Üniversitesi’nden Nayef Al-Rodhan’ın bir araştırması dikkatimi çekti. Gelecek 20 yılda dünya için en büyük risklerin biyolojik tehlikeler, siber tehditler ve uzay çatışmaları olduğunu söylüyor.
Al-Rodhan, Dünya Ekonomik Forumu (WEF) için kaleme aldığı yazıda dünyanın çeşitli dönüştürücü teknolojilerdeki benzeri görülmemiş gelişmeyle giderek daha birbirine bağlı ve bağımlı hale geldiğine dikkat çekiyor.
Al-Rodhan, Kovid-19 salgınını izleme ve bilgi paylaşımında devletler arasındaki belirgin iş birliği eksikliğine işaret ediyor, gelecekte kendiliğinden veya insan yapımı ortaya çıkacak bir virüsün muhtemelen çok daha tehlikeli olacağını vurguluyor.
Böyle bir virüse, aslında sadece halk sağlığı önceliği olarak bakmamak gerekir, aynı zamanda ulusal ve uluslararası bir ekonomik, politik ve güvenlik krizi anlamına da geliyor.
Son yıllarda ABD’de Hazine, Ticaret, İç Güvenlik bakanlıkları başta olmak üzere birçok kuruma yönelik siber saldırılar oldu. Al-Rodhan, bu konudaki aksamaların finansal erimeyi, kritik altyapının çökmesini, nükleer ve biyolojik tesislerin aksamasını sağlayacağını söylüyor.
Ve, uzay çatışmaları...
Uydu sayılarındaki artış, özel sektörün uzay yarışına katılımı, devletlerin güç politikası, ekonomik rekabet ve uzayın barış ile savaştaki karasal meselelerde kritik öneminin, giderek daha çekişmeli ve rekabetçi hale gelmesini sağladığını ifade ediyor Al-Rodhan...
Ve, uzay çöplüğünün hızlı büyümesi, uzayın askerileşmesi gibi riskler ile çatışma tehditlerinden de bahsediliyor.
Ve, hatta Al-Rodhan, pek çok devlet tarafından “Uzay Kuvvetleri” oluşturulması ve Uydu Karşıtı Silah Testleri’nden söz ediyor.
Bilim kurgu filmi gibi değil mi?
Geçen yıl Kovid-19 nedeniyle bir yıl evlerde kalacağımızı birileri söyleseydi, bu kadar ciddiye alır mıydık.
Çok emin değilim.
Bütün bunları konuşabilmek için verilen tarih de 2040...
Öyle yüzyıllar sonra değil, 19 yıl sonra...
Doktora sormadan
vitamin bile almam
GEÇEN gün Hürriyet’in de manşetindeydi vitaminlerle ilgili uyarı...
Pandemi döneminde birçok kişi biraz endişeden, biraz bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek için besin takviyeleri almaya başladı.
Bunlardan bazılarını ben de kullanıyorum.
Ama aldığım her destek doktor tavsiyesiyle...
Çünkü, her vitamin herkese faydalı olmayabilir. Hatta büyük zararları olabilir. Bağışıklık sistemimizi güçlendireceğiz diye, tam aksi bir şey yapmayalım.
Doktorunuza danışmadan tek bir hap bile yutmayın.
İkinci bir çevre yolu şart
BÜYÜKŞEHİRLERİN trafik problemleri konusunda yapısal adımlar, yatırımlar yapılmalı. Örneğin, İzmir’de artık günün her saatinde trafik sıkışıyor. Pazartesi Cumhurbaşkanı İzmir’deydi. Bazı yollar geçici olarak kapatılmıştı. Bu normal, bir yeri kapattığınızda kentin diğer bölgelerinde şişmeler oluyor. Ama bir gün sonra da trafik aynıydı. Karşıyaka’dan Alsancak’a 1,5 saatte zor gittim. Ne bir kaza vardı, ne de gördüğüm bir başka neden...
İzmir’e ikinci çevre yolunu yapma zamanı geldi bence...
Paylaş