Paylaş
Hep hareketli olan sokaklar sessizliğe bürünmüştü.
Hep kalabalık olan restoranların önünden geçtim, kimsecikler yoktu.
Yani sokaklar hüzünlüydü.
Daha açık yazayım.
Pandemi yasakları uzun bir süre daha devam ederse o çok sevdiğimiz mekanların bazıları kapanacak ya da el değiştirecek ya da çok küçülecek.
Al götür ile, paket servisle bu sektör maalesef dönemez.
O yüzden ilk sözüm vatandaşa...
Tedbirlere lütfen uyun.
Önce kendiniz için, sonra sevdikleriniz için ve yine sonra hayata kaldığınız yerden devam edebilmek için...
Bence devlet ilk kapanma günlerinde esnaf için, özellikle de hizmet sektörü için teşvik paketleri açıkladı.
Kısa çalışma ödeneği işletmelere nefes aldırdı.
Kamu bankaları aracılığıyla kredi destekleri sağlandı ya da krediler ötelendi.
Şimdi benzer bir durum var.
Ve maalesef vaka sayısı, ölümler ilk dönemden çok daha ağır...
Devletin mutlaka esnafa dönük yeni bir paket açıklaması gerekir.
O günlerde de yazmıştım, tekrar etmek isterim.
Devletle birlikte mülk sahipleri de işletmelere yardımcı olmalı.
Olmalı ki, hayat devam etsin.
Pandemi bittiğinde herkes işine gücüne bakabilsin.
Kiralar alınmayabilir, ötelenebilir ya da başka bir formül bulunabilir.
Ama bunlar mutlaka olmalı.
Yoksa inanın çok güçlü bildiğimiz işletmeler bile dayanamaz.
Çünkü aşılar yeni geliyor.
Nüfusun yarısından fazlasına ulaşması ve salgının kontrol altına alınması yazı bulacak.
Bu demektir ki; hafta sonu kapanmaları devam edecek.
Belki de daha ağır tedbirler gelecek.
Bu işletmeleri ayakta tutmalıyız.
Milyonlar hizmet sektöründe çalışıyor ve hissettiklerini biliyorum.
Kaygılılar, endişeliler...
Kimsenin suçu yok.
Devletlerin de...
Ama çözüm üretmek hepimizin görevi...
Esnafımıza sahip çıkalım.
Mutlu’nun önerileri şöyleydi
İZMİR Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği, 43 farklı işkolunda bir anket yapmıştı.
Faaliyetlerinde ne gibi değişiklikler olduğu, istihdam, sermaye ve iş kayıplarını araştırmıştı.
600 sayfalık raporu da İESOB Başkanı Zekeriya Mutlu açıklamıştı.
“Sonuçlar, üyelerimizin salgın sürecinden en fazla olumsuz etkilenen kesimler arasında olduğunu gösterdi. İşleri yüzde 83 oranında düşmüş, yüzde 26 oranında istihdam kaybı yaşamışlardır. Ankete katılanların yüzde 71’i kiracı iken, kredilerden yararlanma oranları yüzde 38’i geçememiş. En belirgin sonuç ise gelecek kaygısı oldu.”
Ve bir öneri paketi sunmuştu. Bence bugün için de bu istekler geçerli...
“1-2 yıl geri ödemesiz, sıfır faizli kredi destekleri tahsis edilmeli. Kantinciler, servisçiler, kahveciler, kırtasiyeciler gibi bazı meslek kolları işletmelerini açsalar bile iş yapamıyor. Bu kapsamdaki işletmelerimiz için ek olarak mesleğe özel, kira muafiyeti, SGK prim ödemelerinin dondurulması, vergi affı, mülk sahibi özel şahıs ise kira yardımı gibi ek önlemler alınmalı. E-ticaret geçiş ve yeni satış kanalları açmalarına yardımcı olunmalı. Ödemelerinin yapılandırılması, vergi indirimleri veya muafiyetleri, istihdam kolaylıkları, sicile kayıtlı olanlara hibe olanakları gündeme gelmeli.”
Bu hizmeti destekliyorum
PANDEMİDEN zarar görenler arasında kültür ve sanat insanları da var.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “Pandemi öncesi dönemde asgari ücret ve üzerinde gelir sahibi olan yereldeki kültür sanat üreticilerimizin yaklaşık yüzde 64’ünün aylık gelirinin bin TL’nin altına düştüğünü gördük. Bu durumu normale döndürmek için iki kademeli bir eylem planı hazırladık. Ana hedefimiz kültür ve sanat üretiminin devam etmesi” diyor.
Peki ne yapılacakmış. Soyer açıkladı; “İzmir’de sahneleri bulunan özel tiyatrolardan 2 bin 500’ün üzerinde tiyatro bileti satın aldık, tiyatro gösterimleri için salonlarımızın kiralarını yarı yarıya düşürdük, Sofita İzmir projesinde 56 tiyatroyla söyleşi yaptık ve 38’inci İzmir Tiyatro Günleri’nde 91 oyunu dijital olarak İzmirTube üzerinden yayınlayarak binlerce tiyatro emektarına 2 milyon TL’nin üzerinde katkı sağladık. Eğitimlerle birlikte müzik sektörüne 3 milyon TL’nin üzerinde, yereldeki sinema sektörüne 1 milyon TL’nin üzerinde, plastik sanatlara ise 1,5 milyon TL’nin üzerinde katkı sağladık.”
Çok değerli bir hizmet, destekliyorum.
Ulaşabildiğim ilk aşıyı olacağım
ŞU aşı tartışmalarını gerçekten anlamıyorum. Bugünü kadar yaşamadığımız bir salgınla karşı karşıyayız. Ve biliyoruz ki, nüfusun büyük çoğunluğu bağışıklık kazanmadan bu iş bitmeyecek. Ve aşı haberleri geliyor.
Pandemi öncesinde de bir grup aşılarla ilgili yorumlar yapıyordu. Çocuklarını aşılatmayan aileler de vardı. Şimdi bir kez daha anlaşıldı ki, aşılar olmadan olmuyor.
Çin, Alman, Amerikan ne fark eder?
Belli aşamalardan geçip piyasaya çıkıyor.
Ben elbette Türk aşısını tercih ederim. Yetişirse Türk aşısı olurum. Bu süreçte gördük ki, gerçekten iyi bilim insanlarımız var. Doktorlarımız küresel çözümler ve öneriler getiriyor. Ulaşabildiğim ilk aşıyı olacağım. Benim kararım böyle...
Paylaş