Paylaş
Bu salgını yenebilmemiz için aşılardan başka bir çare gözükmüyor.
O yüzden aşı tartışmalarının yapıldığı günlerde gidip FAZ 3 çalışmasına katıldım.
Yaşadıklarımı da belirli aralıklarla yazdım.
Aşımın üzerinden 5 ay geçti.
Neredeyse hiçbir yan etki yaşamadım.
Aşı oldum diye de; tedbirleri bir kenara bırakmadım.
Günlük hayatıma devam ettim ama maskeyi, mesafeyi hep korudum.
Her gün işe geldim gittim; gelmediğim gün olmadı.
Çünkü ilk günlerden bu yana belli olan bir şey vardı.
Pandemi 2022’nin ortalarına kadar devam edecekti.
Bunu bilerek iş modelimizi geliştirdik.
Yine yazdığım bir konu var.
Ben yüz yüze iletişimden yanayım.
Bazı işler evden, işe gelmeden yapılabilir ama verimli olabilmek için herkesin ofislerde olması gerekir.
En azından karar vericilerin, yöneticilerin birlikte çalışmasından yanayım.
Biz hibrit bir model belirledik Hürriyet Ege’de...
Kronik rahatsızlığı olan arkadaşlarımızı evlerine yolladık.
Teknoloji altyapıları konusunda onlara destek olduk.
Ama diğer kadronun en az üç gün beraber çalışmasını teşvik ettik.
Her gün gelenlerin sayısı bizde daha fazla...
Ama onların rahat ve güvende çalışabilecekleri koşulları da en başından beri yarattık.
Kimsenin tedirgin çalışmasını istemedik çünkü...
Her şirketin imkanları, fiziki koşulları farklı olabilir.
Bu dönemi böyle yöneteceğiz.
Bazen kapanacağız, bazen açılacağız.
Şimdilik hibrit çalışma en doğru model gibi gözüküyor.
Yani öyle kalıcı evden çalışma diye bir şey yok.
50 üstü yaşlar için de
aşı takvimi verilebilir
DEDİM ya...
Aşısız bu iş olmaz. Bunu bildiğim için ilk gönüllü olanlardan biri de bendim.
Görüyoruz ki; 65 yaş üzeri olanların dörtte biri aşı olmamış.
60 yaş üstünde de oranlar aynı...
55 yaş üstü sistemde açılınca randevu kuyrukları oluştu.
65 yaş üstünün daha muhafazakar olduğu bir gerçek; bunu zaten biliyorduk.
Bence Sağlık Bakanlığı 50 – 55 yaş aralığını da aynı zamanda açmalı.
Sistem bu yaş grubu randevularını ayarlayabilir. Ama en azından zaman kazanılmış ve talebi önceden öğrenmiş oluruz.
Çünkü 60 ve 65 yaş üstünü beklerken epey zaman kaybettik.
Hemen hayır demeyelim
ŞİMDİ tek doz aşı tartışması yapılıyor.
Ertuğrul Özkök’un salı günkü köşesinde Prof. Melih Us’un yorumları dün çok konuşuldu.
Us ne diyordu;
“25 milyona çift aşı yerine 57 milyona tek aşı yapalım...”
Ve ekliyordu;
“İkinci dozu yapmak yerine 30 milyon kişiye tek doz BioNTech yapıp 30 milyon kişinin hastaneye yatma veya yoğun bakıma girme riskini azaltabiliriz. Böylece vatandaşlarımızı ölümcül sonuçlardan koruruz. Eğer daha sonra tedarik edebilirsek BioNTech in ikinci dozları yaparız.”
İşin matematiğini de şöyle açıklıyor;
“Anlaşması yapılan 50 milyon Çin aşısı ile iki doz uygulanan 25 milyon vatandaş var. Buna 30 milyon tek doz BioNTech ve 3.5 milyon şu anda yapılan çift doz BioNTech’i eklersek, yaklaşık 57 milyon insanımızı mümkün olduğunca koruma altına almış oluruz.”
Dün baktım, “Olmaz, kesinlikle olmaz” diyenler o kadar çok ki...
Melih Us’un maske konusundaki ısrarını da hatırlatmak isterim.
Böylesine bir salgınla ilk defa karşı karşıya kalıyoruz.
Ve bazı şeyleri yaşayarak öğreniyoruz.
Sinovac’ın ikinci aşıdan sonra antikoru yükselttiğini, BioNTech’in de ilk aşıdan sonra yüzde 80’lerde bir bağışıklık kazandırdığını biliyoruz.
Zaten hoca “İkinci aşıyı yapmayalım” demiyor.
Aşı temini gecikecekse böyle bir yöntem uygulanmasını öneriyor.
Bana da mantıklı geliyor.
Hayat devam ediyor
ya işletmeler ne olacak
YİNE yazıyorum.
Dışarı çıktığımızda hayatın devam ettiğini hep birlikte görüyoruz. Trafik sıkışık, fabrikalar, mağazalar açık ve çalışıyor. Limanlar işliyor, taşımacılık yapılıyor. Perakende sektörü altın dönemini yaşıyor. Ama restoranlar, lokantalar, işletmeler kapalı...
Neden?
Çünkü vaka sayısı fazla..
Kabul ama bu işletmeler mi bu faturaları ödeyecek.
Yine tekrarlıyorum.
Eğer “Kapatın...” diyorsak bu işletmeleri bu kadar yalnız bırakamayız.
Mutlaka yardıma, desteğe ihtiyaçları var.
Ben böyle yazınca hemen bazıları “Siz vaka sayısını biliyor musunuz” diye yazıyorlar.
Yazmayın...
Ben de onlara şunu söylerim;
İşinize gidiyor, ay sonunda maaşınızı alıyorsanız sorun olmayabilir.
Ya size de “Kapatın, kısa çalışma ödeneğiyle geçinin” derlerse ne yapardınız?
Evet siz cevabı verin.
2 milyondan insan aileleriyle birlikte bir yıldır sıkıntılı bir süreç yaşıyor.
Hayat devam ederken sorun yok da; lokantalar açık olunca mı sorun oluyor.
Herkesin kendine bir çeki düzen vermesi gerekir.
Vaka sayılarını hemen ve süratle düşürmek zorundayız.
Ve bu işletmelerin bir an önce açılmasını sağlamalıyız.
Paylaş