Paylaş
Son günlerde sokaklar protestolara sahne oluyor.
Ülke genelinde grevler devam ediyor.
Paris sokaklarında çöp yığınları var. Trenler, metrolar gecikmeli olarak çalışıyor.
Yani Fransa’da hayat kitlenmiş durumda...
Nedeni emeklilik yaşının 62’den 64’e çekiliyor olması...
Bu protestolara rağmen Fransa Senatosu yasayı gündemine getirdi ve oyladı.
Muhafazakarların çoğunlukta olduğu yasama organı, emeklilik yaşını 201 oya karşı 115 oyla onayladı. Yasayı tamamlamak için Senato çalışmaya devam edecek.
İşçi sendikaları protestoları ve grevleri artırarak hükümet üzerinde baskı yaratma sözü verdiler.
Fransa Cumhurbaşkanı Macron, sistemin bütçe açığına neden olmaması için bu düzenlemenin şart olduğunu savunuyor.
Aslında birçok Avrupa ülkesinde emeklilik yaşı 65’e çıkarıldı.
Fransız medyası bu konuya odaklanmışken biz EYT düzenlemesini Meclis’ten geçirdik.
Bu süreçte ben de birçok yazı yazdım.
Bana kalırsa ne Fransa’nın yaptığı, ne de bizim yaptığımız doğru...
Emeklilik için 65 geç bir yaş bence...
Ama Türkiye gibi büyümekte olan bir ülke için de 45’li yaşlar emeklilik için erken diyebilirim.
Belki de kademeli geçişler yapmalı ülkeler...
Ve akıllı katsayılarla bu süreci insanların tercihine bırakmalı.
Tabii ülkelerin ekonomik durumlarını, sosyal altyapılarını da dikkate alarak.
Şimdi birçok tanıdığım EYT için kuyrukta...
Ama bir yandan da emekli olup ne yapacağına karar vermeye çalışıyor.
EYT’den yararlanıp emekli maaşını, tazminatını alıp işe devam etmek isteyenler de var.
Bu kararı sonrasına bırakanlar da...
İş gücü kayıplarına asla izin vermemeliyiz.
Çünkü deneyim bence çok önemli bir kavram ve insanların en verimli dönemlerinde hem kendileri için, hem de ülkeleri için çabalamaları gerektiğini düşünüyorum.
65 geç, 45 de çok erken...
Hobilerinizi emeklilik
dönemine bırakmayın
BİRÇOK EYT’li tanıdığım “Biraz da hobilerime vakit ayıracağım” diyor.
Şahane...
İyi de; insan istediğinde hem kendisine, hem ailesine, hem sevdiklerine, hem de hobilerine vakit ayırabilir.
Bizde hobiler hep emeklilik dönemine bırakılır.
Emeklilik gelince de o hobilerin ne kadarı hayata geçirilir bilemem.
Oysa insan işi dışında sevdiği uğraşlara vakit ayırmalı.
Zaten bizim eksiğimiz de burada...
Artık çok yönlü, çok farklı alanlarda çalışan insanların devri yaşanıyor.
Ve bir daha tekrarlıyorum.
Hobilerinizi emeklilik dönemine bırakmayın.
Hayat sosyal medyada dönmüyor
ZATEN deprem hepimizi çok üzdü.
Biz gazeteciler için de tempolu bir dönem yaşandı.
Sonra siyasetteki deprem; yaşananlar, o başdöndürücü trafik...
Bu dönemde gazeteci olmak da zor.
Bizde siyaset böyledir; bazen dakika değişir, bazen olmaz denenler olur, bazen bir anda başka bir yol ortaya çıkar.
Şimdi süreci izleyeceğiz.
Geriye kalan 70 günde ve bugünün iletişim olanaklarıyla farklı kampanyalar olacak.
Her zaman söylüyorum.
Hayat sosyal medyada dönmüyor.
Gerçek olan sokaklardır, meydanlardır, evlerde konuşulanlardır.
Siyaset yapanların buna çok dikkat etmelerini öneriyorum.
Çünkü yaptığımız sohbetlerde anlıyorum ki; sosyal medyanın etkisine kapılan çok kişi var.
Evet; sosyal medya önemli ve size hızlı bir iletişim olanağı sağlıyor.
Ama inanın sadece oraya bakarak strateji geliştiremezsiniz. Hatırlatayım istedim.
İttifaklara nasıl bakıyorum?
GAYET olumlu bakıyorum.
Cumhur İttifakı’na DSP ve Anavatan’ın da gireceği söyleniyor.
Millet İttifakı altı partiden oluşuyor; yenileri de dahil olabilir deniyor.
Bence uzlaşmanın, konuşmanın, ikna olmanın, ortak bir stratejide buluşmanın çok büyük katkısı var.
Türk demokrasisi adına bütün ittifakları, bir araya gelmeleri, doğru ve olumlu buluyorum.
Gerçek bir dönüşümden bahsediyorum
ÇEVRE, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum; İstanbul’da taşınacak 1.5 milyon konutla ilgili “500 binini Anadolu yakasında, 500 binini Avrupa yakasında, 500 binini de olduğu yerde yapacağız” dedi.
Keşke bu birkaç yılda yapılabilse...
Biliyorum zor; hem fiziki olarak, hem kaynak olarak yapmak yılları alacak.
Ama başlamak lazım.
Bence İzmir için de acil bir eylem planı yapmalıyız.
Bütün deprem uzmanları İzmir ve çevresi için de uyarılar yapıyor.
Aslında İzmir’de kentsel dönüşüm için adres gösterdiğimiz birçok yerin zemini depreme daha dayanıklı bölgelerde...
O yüzden İzmir bir model, bir örnek yaratabilir diye düşünüyorum.
Ama yık yap değil anlatmaya çalıştığımız; gerçek bir değişimden, dönüşümden bahsediyorum.
Yapalım, bunu İzmir’de yapalım.
Paylaş