Paylaş
“İşçi, memur ve emekli maaşlara yaptığımız zamlarla bunu kısmen sağladık. Memur emeklisi aylıklarıyla SSK ve Bağkurlu artışların emeklilerimizde yol açtığı rahatsızlığı gördüğümüz için birbirine yakınlaştıracak adım atıyoruz. Memur, SSK ve Bağkur ayrımı yapmadan tüm emeklilerimizin yıllık artış oranları önümüzdeki Temmuz’da eşitlenecektir. Yılın ikinci yarısındaki maaş artışlarında memur emeklileri enflasyon farkını alırken SSK ve Bağkur emeklileri farkı alacakları için dengesizlik giderilecektir. Uygulamaya aldığımız emekli maaşı alt sınırını 7500 liradan 10 bin liraya çıkarıyoruz.”
Dün de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan “Emeklilerle ilgili yapılan iyileştirmeler çok anlamlı olacak” diye konuştu.
Geçen gün de yazdım.
Emekli aylıkları arasında bir dengesizlik var.
Özellikle eski emekliler bir intibak yasası bekliyor.
Çünkü aylıklarda aralığın çok açıldığını söylüyorlar.
Geçmişin yasalarıyla; aynı şartlarda, tavandan ve çok daha uzun süre prim ödeyenlerle bugünkü şartlarla emekli olanlar arasındaki farkı devletin mutlaka kapatması gerekir.
Bana gelen çok sayıda mesajdan bunu anlıyorum.
Ve emeklilerimizi çok haklı buluyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözü, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ı açıklamaları emeklileri umutlandırdı.
Temmuz için bu çalışmalar yapılırken; Meclis de bu konuyu gündemde tutmaya devam etmeli.
Karşıyaka stadını istiyor
Karşıyaka Türkiye’nin en büyük camialarından biridir. O yüzden ben Karşıyaka’yı sadece bir spor kulübü olarak da görmem...
Geçen akşam Karşıyaka için umut veren bir toplantıya katıldım.
Kulüpte kurullar çalışıyor, yönetim kurulu işinin başında, Divan Kurulu her zaman olduğu gibi kurumun en önemli organlarından biri...
Kurulan Danışma Kurulu ise kulübün günlük işlerinin dışında daha çok geleceğe dönük stratejiler geliştirmek için kuruldu.
O gece toplantıda Barselona’dan örnek verdim.
Barselona’nın hem şehir, hem kulüp başarısında kurulan komitelerin önemli bir katkısı var.
Artık şehirlerin de, kurumların da yeni bir öykü yaratması lazım.
Karşıyaka’da Danışma Kurulu Başkanlığı’na Hasan Denizkurdu getirildi.
Denizkurdu Karşıyaka’da başkanlık yapmış; Türkiye’nin en önemli kurumlarının başında olmuş ve siyasete girince de Adalet Bakanlığı yapmış biri...
Denizkurdu, bir yönetim kurulu oluşturmadı.
Danışma Kurulu’ndaki her üyeyi yönetim kurulunda gibi kabul etti ve Karşıyaka’yı ilgilendiren her konuda bu üyelerden yararlanacağını söyledi.
Bir kere kulüp futbolda şu an olduğu yeri hiç hak etmiyor.
Süper Lig’e kadar da uzun bir yolculuğu var.
Ancak günlük başarılar yerine altyapıyı güçlendirerek sağlanacak başarıları camia tercih ediyor.
Bunun için de Karşıyaka’nın mutlaka stadına kavuşması gerekiyor.
Şu ya da bu sebeple stat yapılamadı.
Şimdi geçmişin eksiklerini, hatalarını kurcalamak yerine geleceğe dönüp bakma zamanı...
Gerçek olan şu ki; Karşıyaka istediği çıkışı stadı olmadan yapamaz.
O yüzden kalıcı başarılar için ön koşul stattır.
Barselona güzel bir örnektir
Geleneği olan kurumların aslında önemli itici güçleri var.
Aidiyet duygusu, geçmişin hatıraları ve başarıları gibi...
Ama bazen bu güçlü bağlar dezavantaj da yaratabiliyor.
Yani geleneğin getirdiği değerleri bulup çıkarıp geleceğe taşımak da gerekiyor.
Karşıyaka’nın danışma kurulu toplantısında Barselona örneğini verdim.
Barselona son 30 yılın en popüler şehirlerinden biri...
Ama kulübün yeniden doğuşu ve bugünlere gelmesi 90’ların başında güçlü stratejilerle oldu.
Barselona da çok eski bir kulüp 1899 yılında Joan Gamper önderliğinde kuruldu.
Katalonya bölgesini temsil eden kulübün sloganı “Més que un club” yani Türkçesi “Bir kulüpten daha fazlası”dır.
Türkiye’de 100 yılı geçmiş bazı kulüplerimiz var.
O kulüplerimizden biri de Karşıyaka’dır ve bir kulüpten çok daha fazlasıdır.
Büyük camialar geleneksel duruşlarını iyi değerlendirmeli ama daha çok geleceğe bakmalıdır.
Tıpkı Barselona gibi...
Yeni bir hikaye yazmak lazım
Barselona 1889’da bir gazetede yayınlanan ilan sonucunda kurulmuş. 11 oyuncunun ilandaki teklife olumlu yanıt vermesi ile kulüp ortaya çıkmış. Şimdiye kadar 26 kez şampiyonluk yaşadılar ve yerel kupayı 31 kez kazandılar. Barcelona tek bir sezonda ulusal kupa, ligi ve UEFA Şampiyonlar Ligi şampiyonluğundan oluşan “üçlemeyi” tarihte iki kez yapan ilk kulüp oldu. Bunun için önce şehir karar verdi. Sadece sporda değil; birçok alanda en iyisi olmayı hedefledi. Kentin kulüplerine ayrı bir önem verdi. Uzun vadeli stratejiler kurdular. Geçmişe takılı kalmadılar; altyapıyı güçlendirdiler, en iyilerle çalıştılar. Akil insanlar kulübü hiç yalnız bırakmadı.
Ve total futbol felsefesini değiştirdiler.
Bunu da sağlayan Hollandalı Johann Cruyff oldu. “Takım halinde hücum, takım halinde savunma” ilkesini dünya futboluna armağan eden Barselona’dır.
Cruyff Barcelona’ya 1988’de hoca olmasından sonra kolları sıvamış ve sistemi oturtmaya çalışmış. Barcelona ilk şampiyonluk kulüp kupasını 1992 senesinde onun döneminde kazandı.
Aslında 1992 sadece kulüp için değil, şehir için de kritik bir yıldır.
Hep söylüyorum.
Yeni bir hikaye yazmak lazım.
O da Karşıyaka’nın genlerinde mevcut...
Paylaş