Paylaş
Mesleğim gereği çok sayıda toplantıya gidiyorum.
Bazıları resmi toplantılar, bazıları sivil toplum örgütlerinin organize ettikleri, içlerinde akademik olanlar da var.
Dikkat ediyorum, salonların çoğu boş...
İnsan üzülüyor.
Çünkü konuşma yapanlar günler öncesinde notlar çıkarıyor, hazırlık yapıyor, çalışıyor.
Hiç kimse emeğinin boşuna gitmesini de istemiyor.
Şahsen boş bir salona konuşmayı hiç istemem.
Bu ilgisizliği sadece yaz aylarında da görmüyorum.
Tatil sonrasında da, kış aylarında da salonlar boş kalıyor.
Bir kere uzun, saatler süren toplantılar artık insanları sıkıyor.
Kongreler dışındaki toplantılarda kullanılan akademik dil de insanların ilgisini zayıflatıyor.
Hele konuşmanızı görsellerle zenginleştirmiyorsanız, esneyen yüzleri de göreceksiniz demektir.
Bence artık toplantı formatlarını yeniden gözden geçirmemiz gerekir.
Sadece dışarıda katıldığımız toplantılarda da değil, iş yerimizdeki toplantılar da bu detaylara dikkat etmeliyiz.
***
İzmir Ekonomi Üniversitesi Öğretme ve Öğrenme Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Dr. Esin Çağlayan’ın bir açıklaması dikkatimi çekti.
“Yeni kuşaklar için eğitim planlaması yaparken günümüz klasik eğitim anlayışları yeterli gelmiyor. Yeni kuşaklar için eğitimde değişim ve dönüşüm kaçınılmaz hale geliyor. Öğrencilerin dikkatleri çabuk dağılıyor, uzun ders saatleri verimliliklerini düşürüyor. Eğitim süreçlerinde teknolojiyi kullanarak zaman, mekan bağımlılığını en aza indirmek gerekiyor. Akıllı kampüs projesi kapsamında Blackboard öğrenme yönetim sistemini kullanıyoruz. Öğrencilerin her an, her yerde ders notları, ders videoları ve ödevler gibi ögelere, istedikleri zaman ve yerde erişimlerini sağlıyoruz” diyor.
***
Emin olun; ne Y ve Z kuşağı çocukları, ne de bizim gibi yaşı 50’leri bulmuşlar uzun, didaktik, mesaj içermeyen konuşmalar dinlemek istemiyor.
Artık dünya çok başka bir yerde; istediğiniz bilgiye çok hızlı ulaşabiliyorsunuz.
Anlatacağınız ilginç konularınız yoksa sizi dinleyecekler de azalıyor.
Karşıyaka stadına
mutlaka kavuşmalı
KARŞIYAKALI taraftarlar mesaj bombardımanına tutuyorlar.
Diyorlar ki...
“Stadımızı istiyoruz...”
Vallahi ben onlardan daha çok istiyorum.
Çünkü Karşıyaka’nın kurtuluşu stadın yapılmasından geçiyor.
Kalıcı gelir için birinci şart stattır.
Aslında sadece Karşıyaka değil; İzmir kulüplerinin tamamı bu gelirlerden uzunca bir süredir mahrum...
Böyle olunca da başarı gelmiyor.
Bence Göztepe’nin asıl çıkışı da, stadı bittikten sonra başlayacak.
Göztepe iyi gidiyor; çünkü iyi bir yönetime sahip...
Şirketleşmiş olmanın avantajıyla geleceğe daha güvenle bakıyor.
Altınordu için de aynı şeyleri söyleyebilirim.
Ama diğer İzmir kulüpleri için kurtuluş; uzun vadeli bir yapılanmadan geçiyor.
Elbette bunlar içinde en zor durumda olan Karşıyaka...
Göztepe stadı gelecek yıl bitiyor; isterdim ki Karşıyaka da yol alsın.
Taraftar kardeşim; şundan emin ol.
Ben Karşıyaka maçlarını kendi stadında seyretmeyi en az sizler kadar istiyorum.
Eskiden yazlık sinemalarımız vardı
6 yaşındaki oğlum Atlas bir süredir “Beni yazlık sinemaya götür” diyor. Benim çocukluğum, gençliğim açık sinemalarda geçti diyebilirim. Sinema meraklısı bir anne, babanın çocuğu olarak her boş vaktimizde kendimizi mahallemizin yazlık sinemasına atardık.
Düşündüm de; o gençliğimizin geçtiği yerlere şimdi koca koca apartmanlar yapıldı.
İzmir gibi sokakta yaşayan bir kentte bile herhalde açıkhava sineması kalmadı diyebilirim.
Atlas’ın bu yaşta sinema aşkı hoşuma gidiyor.
Onu ilk fırsatta Çeşme Ilıca’da kalan tek sinemaya götüreceğim.
İnandırıcı olamaz
KURULTAY yapar mı, yapmaz mı; bilemiyorum.
Ama bildiğim bir şey var.
CHP enerjisini kendi iç işleri için harcarsa; vatandaşa verebileceği hiçbir mesaj kalmaz. Kalsa da; inandırıcı olamaz.
Paylaş