Ders niteliğinde bir iletişim öyküsü

MÜZİK tutkusu olan biri olarak günlerdir Spotify ile ilgili gelişmeleri yakından takip ediyorum.

Haberin Devamı


Platformun milyonlarca kişinin dinlediği en popüler Podcast’inde Kovid-19’la ve aşılarla ilgili yalan ve yanlış bilgilerin bilimsel gerçeklermiş gibi lanse edilmesi, önce bilim insanlarının, ardından da müzisyenlerin ve başka podcast programcılarının tepkisini çekti.
Podcast’in sona erdirilmesini isteyen müzisyenler, aksi takdirde eserlerini platformdan çekme tehdidinde bulundu.
Başta sessizliklerini koruyan Spotify yetkilileri tepkiler artınca açıklama yapmak ve bazı kuralları hayata geçirmek için girişimlerde bulundular.
Bu meseleye sadece Spotify olarak bakmayın.
Bir iletişim krizini nasıl yönetmeniz gerektiğiyle ilgili güzel bir örnek olması açısından da takip etmenizi öneririm.
Bu kriz nasıl başladı?
Kanada asıllı ABD’li efsanevi folk rock şarkıcısı Neil Young, 24 Aralık günü yayımladığı açık mektupla Spotify’ı Kovid konusunda çarpıtmaların ve yanlış bilgilerin yayılmasına destek olmakla suçladı.
Young’ın odağında “The Joe Rogan Experience” isimli podcast programının yapımcısı Joe Rogan bulunuyordu.
Neil Young, Spotify’a, “Ya Rogan’la bağınızı koparırsınız ya da şarkılarımı uygulamanızdan kaldırırım” dedi.
Ve ekledi:
“Bunu yapıyorum çünkü bu çarpıtmalara inanan kişilerin ölümlerine yol açılıyor. Her bir bölümü tahminen 11 milyon kişi tarafından dinleniyor. Spotify’ın yanlış bilgileri yönetme sorumluluğu bulunuyor.”
Spotify yöneticileri mektuba iki gün cevap vermediler.
26 Ocak günü Young bütün albümlerini Spotify’dan kaldırdı ve “Umarım başka sanatçılar ve plak şirketleri de Spotify platformundan çıkarlar ve Spotify’ın Kovid hakkındaki ölümcül yanlış bilgilendirmelerini desteklemeye son verirler” dedi.
Aslında ocak ortasında ABD’li 270 bilim insanı, doktor, profesör ve sağlık çalışanı Spotify’a bir mektup yollamış, bu konuyla ilgili kaygılarını dile getirmişti.
Sonrasında bazı sanatçılar da Neil Young’a destek vererek eserlerini çekmeye başladılar.
Tabii bazı önemli isimler de bu kampanyaya dahil oldular.
Örneğin İngiltere Kraliyet Ailesi’nin üyeleri, Sussex Dükü Harry ile eşi Düşes Meghan...
Spotify bütün bunlar yaşanırken önce sessizliği tercih etti.
Albümlerin platformdan çekilmesinden sonra, “Neil’in kararı bizi üzdü ancak kendisini en yakın zamanda yeniden aramızda görmeyi umuyoruz” şeklinde bir açıklama yaptı.
Tepkiler daha da artınca şirketin borsa değerleri düşmeye başladı.
Bu arada abonelik iptalleri de gelmeye başlayınca Spotify yöneticileri biraz daha paniğe kapıldı.
Ve içerik üreticilere yönelik bazı kurallar da açıkladı.
Gerçek hayatta zarara yol açabilecek veya doğrudan kamu sağlığını tehdit eden tehlikeli yanlış ya da tehlikeli bilgileri savunan içeriklerin yayınlamayacağı açıklandı.
Bence ders niteliğinde bir iletişim örneğidir.
Düşünmenizi tavsiye ederim.

Haberin Devamı


Her krizden dersler çıkarmalı

Haberin Devamı

BİR gazeteci ve iletişim, algı yönetimi üzerine kafa yoran biri olarak bazen Spotify örneğinde olduğu gibi olaylarla karşılaşınca hayret ediyorum.
Aslında en başında alınacak kararlarla yönetilebilecek süreçler bir kriz haline getiriliyor.
Ve sonra ödenen fatura da ağır oluyor.
Her fırsatta yazmaya, hatırlatmaya çalışıyorum.
Kurumsal, büyük şirketlerde bile algıyı yönetmek hafife alınıyor.
Küçük bir departmanla, sadece çıkan birkaç haberle bu işlerin olacağı düşünülüyor.
Oysa çıkan haberler bu meselenin en ufak ayrıntısıdır.
İyi bir şey yapıyorsanız, içinde biraz öykü, biraz da insan varsa zaten haber olabilirsiniz. (Ki bu da kolay değildir.)
Ama siz Spotify gibi büyük bir platformsanız, birkaç adım sonrasını okuyabiliyor, görebiliyor olmanız lazım.
İşte bu işleri yönetenlerin beceresi de burada ortaya çıkıyor.
Eğil, deneyimli, birçok krizi yönetmiş, iletişimdeki en küçük ayrıntıyı bile düşünebilecek, hangi adımdan sonra nerelerin olabileceğini kurgulayabilecek iletişim dehalarına ihtiyacınız olacak.
Her şey yolunda giderken sorun yoktur da tekerlek bir çukura girdiğinde ya da denizdeki dalgalar biraz arttığında ne yapacağınızı işte o zaman bilmeniz gerekir.
O yüzden önerim.
İyi iletişimcilerle çalışın.
Onları bir bölümün başındaki kişi gibi değil, yönetim kurullarının bir üyesi gibi değerlendirin.
Evet...
Uluslararası büyük şirketlerde yönetim kurullarında artık algıyı yöneten insanlar çok daha önem kazanmış durumda.

Haberin Devamı


Hepimizi üzen görüntüler

İPSALA’daki göçmenlere yapılan zulmü görmüşsünüzdür. Türkiye’nin yalnız kaldığı bir konu bu... Gaziantep’e en son gittiğimde kentin fikir önderlerinden, şehirde yaşayan, çalışan Suriyelilerle ilgili birçok öykü dinledim. Yine Şanlıurfa’da, Kilis’te de benzer öyküler vardı. Bütün büyük şehirlerimizde Suriyeli ve Afgan göçmenler ağırlıkta... Ve biz hepsine misafir olarak bakıyoruz. Türkiye’ye insanlık dersi veren ülkeler, kurumlar, platformlar biraz da bu görüntülere baksınlar. İnsanın içini acıtan öyküler...
Ben bu konuda Türkiye’nin gösterdiği tavrı, insanımızın gösterdiği anlayışı her zaman savunuyorum.

 

Yazarın Tüm Yazıları