Paylaş
BODRUM’u gördünüz.
Dere olması gereken yerler dere değil.
Sokak olması gereken yerler sokak olmaktan çıkmış durumda...
Bu ilk değil, anlaşılan son da olmayacak.
Çünkü, dere yatağına ev yapmışız, dere yatağına şehir kurmuşuz, dere yatağına sokak yapmışız.
Yağmur yağdığında, biraz da fazla yağdığında doğa bildiği yolu kullanıyor.
Derenin ortasına ev mi yapılmış, sokak mı kurulmuş dinlemiyor, yıkıyor geçiyor.
Sadece Bodrum mu, bakın Marmaris de aynı, Çeşme de...
Bu yıl ilkbaharda, Alaçatı da tanınmayacak haldeydi.
Doğru, son 50 yılın en fazla sağanağı oldu.
Doğru, bir haftada yağması gereken yağmur bir saatte yağdı.
Ama ne fark eder ki, biz doğruları yapmıyoruz ki...
Hep yazıyorum.
Türkiye’nin kıyıları, tatil merkezleri bugünkü yasalarla yönetilemez durumda...
Kış nüfusu 40-50 bin olan yerler yazın 1 milyona çıkıyor.
Ama aldıkları ödenekler kış nüfusuna göre...
Bodrum, Marmaris, Muğla merkezden büyük, ama Büyükşehir Muğla’da...
Tatil beldeleri için yeni ve özel yasalar gerekiyor.
Bodrum’daki faciasının faturası çok daha büyük olabilirdi.
Allah korusun ölümler yaşanabilirdi.
Ucuz atlatıldı...
Biliyorum, bir sonraki yağmura, fırtınaya kadar yollar asfaltlanacak, kaldırımlar en güzel taşlarla yenilenecek.
Ancak çare bu değil...
Dere sokak olmuş...
“Deresokak” Türkiye’ye özgü...
Biraz da çalışalım artık
BAKIN bir buçuk yılda 4 seçim yaparsanız, bürokrasiyi çalışmaz hale getirirsiniz.
Sorsanız, “Çarklar dönüyor” denecek, “Devlet boşluk bırakmaz” denecek.
Tabii öyle, çarklar dönecek elbette...
Ama benim söylediğim o değil, çarklar hızlı dönmesi gerekirken yavaş dönüyor.
Adaylık için istifalar, sonra listelerin belirlenmesi, aday olamayanların geri dönüşü derken, bürokrasi büyük ve önemli kararları alırken zaman kaybetti.
Kim olsa, vekaleten oturduğu bir koltukta bağlayıcı bir karara imza atarken çekinir.
Sonra bir daha seçim, şimdi bir daha...
Güçlü bir demokraside bile bir buçuk yıla 4 seçim sığdırılmaz.
Bir de şu bayram tatilleri...
Biz gazetecilerin tatili az olduğu, hele seçim döneminde uzaklaşamadığımız için kıskanıyor filan da değilim.
Ama inanın, böyle uzun tatillerin öncesinde ve sonrasında hayat resmen duruyor.
Ve durmuş durumda...
Dileriz bu sefer inkişafi görüşmeler kısa olur
YUNANİSTAN’da yapılan genel seçimlerde Başbakan Aleksis Tsipras’ın partisi Radikal Sol Koalisyon (Syriza) beklentilerin üzerinde bir farkla kazandı. Yüzde 35 oy alan Syriza en yakın rakibi Yeni Demokrasi Partisi’ne 7 puan fark attı. Tsipras yani Çipras, tek başına iktidarı sadece iki sandalyeyle kaçırmış olmasına rağmen vakit kaybetmeden sağcı Bağımsız Yunanlar (ANEL) partisi ile koalisyon hükümeti kurmak için anlaştı.
Biz 7 Haziran’daki seçimler sonrasında günlerce koalisyonun olup olmayacağını konuştuk, tartıştık. “Bu iş tamam galiba” dediğimiz günlerde aslında görüşmelerin inkişafi yani keşif amaçlı olduğunu öğrendik.
Bazen birkaç günün bile önemi olabiliyor.
Ki...
Türkiye epeyce zamanını bu görüşmelere ve seçim sürecine harcadı.
1 Kasım’dan sonra süratle bir hükümete ihtiyacımız var.
Tek başına bir iktidar olması halinde sorun yok, ama koalisyon durumunda bu görüşmelerin ve takvimin mutlaka erkene alınması gerekiyor.
Yaşayıp göreceğiz.
İzmir’in tramvay meselesi
GÜZERGAHLARDA üç kere değişiklik olunca, tartışmalar arttı. Normaldir... Peki güzergahlar değişemez mi? Elbette değişir. Ama ben Büyükşehir Belediyesi’nin yerinde olsam, Karşıyaka Mavişehir’de başlayan ilk etabı hemen bitirirdim. Çünkü, ortada bir örnek olunca, tartışmalar da azalıyor. Türkiye gibi kentlerini planlamamış ve yarını düşünmemiş ülkelerde, bazı yolların kısa süreliğine de olsa kapalı olması hayatı felç ediyor. Tramvay bittiğinde güzel olacağından eminim, ama bitene kadar epey sıkıntı çekileceği de kesin...
Paylaş