Paylaş
Hürriyet Ege’nin baskısı biraz daha erken olduğu için baskıdan hemen sonra İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, otelin bu kış boyunca İzmir depreminde mağdur olanlar için kullanılacağını açıkladı. Aklın yolu bir...
Çok doğru bir karar ve hamle...
“Bir kira bir yuva” kampanyasını da doğru buluyorum.
Ve bütün Türkiye’nin bu kampanyaya destek vereceğini düşünüyorum.
Bu arada bana bile çok sayıda kişi nasıl yardım edebileceğini, neler yapabileceğini soruyor.
Türkiye’nin her yerinden ve çok önemli şirketlerinden bu talepler geliyor.
Çok da mutlu oluyorum.
Şimdi bu istekleri iyi yönetecek bir koordinasyona ihtiyaç olacak.
Bazılarına kira, bazılarına eşya, bazılarına nakit yardımı, bazılarına da eğitim desteği olabilir.
Belki de hepsine aynı anda ihtiyaç duyanlar olabilir.
Bunun için devletin ve yerel yönetimlerin birlikte çalışmasında fayda görüyorum.
Ki bu oluyor.
Birkaç kere yazdım.
İzmir depreminde herkes sahadaydı.
Devlet vardı, yerel yönetimler, partilerin temsilcileri, sivil toplum örgütleri ve en önemlisi gönüllüler.
Bu birlikteliği bozmadan, ahenk içinde ve uzun süre sürdürmemiz gerekiyor.
Buna inanıyorum ve İzmir’in bu krizde de örnek olacağını düşünüyorum.
Koordinasyon şundan önemli...
Deprem bölgesini gezdiğimde çok sayıda yiyecek, battaniye benzeri yardım vardı.
Bunların da bir koordinasyon içinde talep edilmesi ve duyurulması gerekir.
Ama bu acı devam edecek.
Ve galiba herkesin biraz morale ve psikolojik desteğe ihtiyacı var.
Devletin vatandaşıyla
barışması doğaldı ama
HEP yazdım.
Devletin vatandaşıyla barışmasına asla karşı değildim.
O yüzden imar barışı önemliydi ve devlet vatandaşıyla el sıkışmalıydı.
Ben devletin burada iyi niyetli ve vatandaşının lehine bir adım attığını düşünüyorum.
Ama bazı endişelerimi de yazmıştım.
Neydi bunlar?
Demiştim ki;
İmar barışı olsun ama arkasından sıkı denetimler olsun. Bina güvenliğini, insan sağlığını ve canını tehdit eden şeyler dikkate alınmalı.
Bunlar ayıklanmalı.
Gereken adımlar atılmalı.
İyi niyetli kişiler desteklenmeli ve gerekiyorsa kentler dönüştürülmeli.
Ama devleti kandırmaya çalışan, sağlıksız konutlar, yapılar da mutlaka yıkılmalı.
Ben devletin bu konuda ciddi adımlar atacağını biliyor ve hızlandırılması gerektiğini düşünüyorum.
Hüseyin Aslan diyor ki
KENTSEL dönüşüm konusunda benim gibi çok yazan, konuşan biri daha vardı İzmir’de...
O da Ege Koop Genel Başkanı Hüseyin Aslan’dı.
Ne diyor Aslan...
* İzmir’deki deprem felaketi bir kez daha göstermiştir ki; deprem değil, denetimsiz inşa edilen zemini çürük binalar ve tedbirsizlik öldürür.
* Deprem felaketinden ders çıkararak etkin bir “yapı denetim sistemi”nin oluşturulması ve daha fazla geç kalınmadan İzmir’de kapsamlı kentsel dönüşüm operasyonunun başlatılması, ötelenemez güncel ihtiyaç haline gelmiştir.
* Depremin anayasası olan “Deprem Master Planı” hazırlanarak uygulamaya konulmalıdır.
* 6.9 şiddetinde olan ve 30 saniye süren deprem, İzmir’deki konut stoğunun ne kadar güçsüz, riskli ve depreme dayanıksız olduğunu göstermiştir.
* Bilim insanlarının sözü dinlenmiyor, yeterlilik gerektiren müteahhitlik hizmeti, denetimsiz, projeyi onaylamaktan, temel ruhsatından inşaatın her aşamasını denetlemekten, oturma iznini vermekten sorumlu yerel yönetimler görevlerini etkin biçimde yapmıyorlar, “yapı Denetim sistemi” sağlıklı işlemiyor, riskleri ortadan kaldıracak “katılımcı” bir kentsel dönüşüm operasyonunu İzmir’de ne yazık ki; başlatılıp sonuçlandırılmıyor.
Bana göre her biri önemli tespitler...
İyi ki varlar
SOSYAL medyada çok sayıda video döndü, mesajlar paylaşıldı.
Ben ise gözlerimle deprem bölgesinde gördüm.
Türkiye’nin her yerinden gelen arama kurtarma görevlileri, AFAD yetkilileri, itfaiye müdürlükleri, gönüllü kadrosunun tek bir ağızdan söyledikleri bir şey vardı.
“Biz Türkiye’nin her yerinde görev yaptık. Ama İzmir’deki kadar ilgiyle, destekle karşılaşmadık...”
Ben de benzer yorumlar dinledim.
Çok da hoşuma gitti.
Biz İzmirlilerin olaylara nasıl baktığını biliyoruz da, İzmir dışından gelenlerin bunu söylemeleri ayrıca güzeldi.
Kurtarma ekiplerinde görev alan herkese sonsuz teşekkür ederiz.
Bizler de onları gördük.
Uyumadan, dinlenmeden, gece gündüz demeden, insan üstü bir eforla çalıştılar.
Hepsinden Allah razı olsun.
İyi ki varlar...
Paylaş