Paylaş
Halikarnas Balıkçısı da öyledir.
Bodrum varsa, Anadolu varsa; bu güzel coğrafyanın ağızdan ağza yayılan öyküleri varsa çoğunun altında Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın imzası vardır.
Balıkçı’nın manevi oğlu da hepimizin bildiği, tanıdığı, sevdiği Şadan Gökovalı’dır.
Ya Balıkçı’nın düşünce devamcısı, bir başka anlatımla manevi torunu kimdir?
İzmir Özel Tevfik Fikret Lisesi ve Fen Lisesi Müdürü İhsan İnekci...
17 Nisan Halikarnas Balıkçısı’nın 115’inci yaşgünü...
Bu pazar köşemi İhsan İnekci’ye bıraktım.
‘Serbest Kürsü’den sizlere Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı’yı anlatsın diye...
SERBEST KÜRSÜ
Cevat Şakir’in hayalleri Anadolu üzerineydi
Bugün 17 Nisan... Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın doğum günü... Ülküdaşlarıyla beraber ortaya attıkları “Anadolu Hümanizması” düşünce akımının öncüsü... Girit’te doğumuyla başlayan İstanbul Büyükada’da konaklarda geçen çocukluk döneminin ardından Robert Kolej ve İngiltere’de Oxford Üniversitesi’ndeki “Yakınçağlar Tarihi” eğitimi alan Balıkçı...
Ülkeye; dönemin tozu dumanı içerisinde gelen ve bir dergiye yazdığı yazı nedeniyle haksız yere tutuklanan ve kalebentlik cezasına çarptırılan Balıkçı...
Türkçe dışında Yunanca, İtalyanca, Arapça, İngilizce, Fransızca bilen, anadili gibi konuşabilen Balıkçı...
Doğa tutkunu, Anadolu tutkunu bir yazar, düşünce adamı ve ressam olan Balıkçı...
* * *
Ölüm haberi üzerine Necati Cumalı, “O kadar büyük ve heybetli bir kişilikti ki, ölümüyle birlikte sanki bir kentin büyük bir meydanından büyük bir heykel, bir anıt kaldırılmış gibi oldu” demişti. Bu benzetme doğruydu; Balıkçı gerçekten de Anadolu’da 20’inci yüzyılda yetişmiş anıt bir kişilikti.
Balıkçı değil bu satırlara, ciltler dolusu kitaplara bile sığdırılamayacak kadar çok fazla sayıda üstün niteliklere sahipti. Ama hepsinden önce Balıkçı’nın Anadolu tutkusu gelmekteydi. Yaşamının neredeyse yarısından fazlasını durmadan dinlenmeden Anadolu uğrunda harcadı. Anadolu’nun tarihini ve kültürel değerlerini araştırıp ortaya koydu.
Ona göre Batı uygarlığının tarih ve kültür kökleri Anadolu topraklarındaydı. Anadolu Avrupa’daki rönesans hareketine esin vermişti. Bilimin ve felsefenin temelleri Batı Anadolu’da atılmıştı. Ve tüm bu nedenlerle Anadolu‘nun tüm tarih ve kültür mirasına sahip çıkmamızı savunurdu. Manevi evladı olarak ilan ettiği ve Balıkçı’nın düşünce ve mücadelesinin devam ettiricisi olarak seçtiği Prof. Dr. Şadan Gökovalı’nın da dediği gibi...
“Balıkçı’yla Anadolu’yu konuşmak için hem bilim insanı, hem gönül insanı olmak gerekirdi...”
* * *
Bir başka yönü ise...
Sürgüne gönderildiği Bodrum’a cezası bittikten sonra yerleşmesi ve balıkçıların, sünger avcılarının, o yörenin art niyetsiz insanlarının yaşamlarının içine karışmasıydı.
Kendi deyimiyle hep o temiz kalpli insanların yaşamlarını konu alan romanlar yazdı.
Bu romanlar öylesine şiir tadındaydı ki; yaşamı boyunca hiç şiir yazmamış olmasına karşın, Nazım Hikmet onun için “Cevat Şakir lirik manada hepimizden daha büyük bir şairdir” demişti.
Balıkçı, yaşamının son dönemlerinde turist rehberliği de yapmıştı. Belki de ülkemizin ilk turist rehberidir.
Dönemin Fransa Cumhurbaşkanı Georges Pompidou Türkiye’den resmi davet aldığında, “Davetinizi kabul ediyorum. Halikarnas Balıkçısı bana ne zaman rehberlik edebilecekse, o zaman gitmek isterim” demişti. Bizler için onun anlatımıyla Anadolu’yu dinleyememiş olmak ne büyük kayıp...
Birkaç gün önce Konak Belediyesi büyük bir değerbilirlik gösterip Balıkçı’nın ömrünün son 25 yılını geçirdiği İzmir’in Hatay semtindeki “Merhaba Apartmanı” nın bulunduğu sokağı yeniden ele alıp Balıkçı’nın anısına ve İzmir’e yaraşır bir şekilde düzenlemiş. Bu değerbilirlikten dolayı Konak Belediye Başkanı Sayın Hakan Tartan’a bir Balıkçı dostu ve İzmirli olarak teşekkür ederiz.
* * *
Koca Balıkçı aramızdan ayrılalı 38 yıl olmuş. Ama onun düşünceleri, hümanizması ve Anadolu’ya olan sevdası yüreklerimizde ve bilincimizde sımsıcak duruyor.
Bugün 17 Nisan... Balıkçı’nın doğum günü... Biz de bu güzel bahar gününde Balıkçı’ya, yoldaşları Azra Erhat anaya, Sabahattin Eyüboğlu’na, dostlarına, sevenlerine, güzelim dünyamıza ve “Yaşama” bir Balıkçı “Merhaba” sı gönderelim. Ve bir büyük “Merhaba” da Balıkçı’yı yeni kuşaklara en yetkin şekilde tanıtan Şadan Gökovalı’ya gönderelim.
(İhsan İnekci’nin kaleminden)
Paylaş