Paylaş
Mayıs başı Türkiye büyük ihtimalle seçime gidecek.
7 ve 14 Mayıs tarihleri öne çıkıyor.
Kurtulmuş AK Parti’nin hazırlıklarını bitirmek üzere olduğunu söylüyor.
Bu demektir ki; şubatta seçim tarihi netleşmiş olacak.
Bence Kurtulmuş önemli bir konuya daha dikkat çekiyor.
Ve diyor ki; “Bu seçimin kilit kavramı itibardır. Listeleri sözüne kıymet verilebilecek, halkın sevdiği, itibarlı isimler üzerinden yapacağız.”
Birkaç kere yazdım yine tekrarlamak isterim.
Her parti listelerinin en azından bir bölümünde yeni isimlere yer vermeleridir.
Büyük ihtimalle bu kişiler siyasete ilgi duyan ama Türkiye’nin siyasi atmosferinden çekinen, siyasi partilerin o iç çekişmelerine girmek istemeyen isimlerdir.
Evet...
Bu sefer seçimlerde bu isimleri bulun, çıkarın ve davet edin.
Kurumlara itibar kazandıracak olan yine insanlardır.
Evden çalışanlara
yol gösteren anket
INDEPENDENT Türkçe’de okudum.
Yeni araştırmaya evden çalışan çiftlerle ilgili acı gerçeği ortaya çıkarmış. Araştırmada, pandemi döneminde evden çalışmaya geçen birçok çift arasında yaşanan anlaşmazlıklar artmış.
Araştırmada ayrıca çiftlerin ofisten veya evden çalıştıkları dönemde hissettikleri vicdani yükümlülük de değerlendirilmiş.
Özellikle kadınlar ofiste çalışmaları istendiğinde ev işlerine yetişemedikleri ve aileleriyle zaman geçiremedikleri için suçluluk duygusu hissettiğini söylemiş. Erkeklerde ise bu duygu sadece Güney Koreliler arasında rastlanmış.
Evde olmak, evde kalmak bütün dengeleri değiştirmiş gibi gözüküyor. Bence aksini söyleyenler de çıkabilir. Yani ilişkilerini düzeltenler, birbirlerini daha iyi anlayan çiftlerin sayısı da az değildir.
Yani hayata nereden baktığınızla ilgili...
Genel görüş aynı
Avrupa’da fiyatlar
bizden daha düşük
RESTORANLARDA fiyat artışlarıyla ilgili yazı çok sayıda mesaj geldi. Bazıları ödedikleri faturaları yollamış, bazıları eleştirilerini sıralamış.
Genel görüş döviz kurundaki artışa rağmen yurtdışında ödenen fiyatların Türkiye’den daha makul olduğu yönünde.
Ben de katılıyorum.
Örneğin Ege kıyılarının karşısındaki adalarda bir hafta sonu geçirmekle Bodrum’da, Çeşme’de olmak arasında büyük farklar var.
Evet; Avrupa’da da enflasyon var ama daha önce gittiğimiz restoranlarda, kaldığımız otellerde fiyatlar Türkiye’deki gibi artmamış.
Hizmet kalitesini düşmemiş, porsiyonlar azalmamış gözüküyor.
Biliyorum işletmelerin maliyetleri çok arttı, gıdadaki enflasyon kontrolden çıktı.
Ama bu böyle devam edemez.
Market zincirleri rekabetin böyle yapılamayacağını anladı, fiyatları bir süre de olsa sabitlemeye karar verdiler.
Serbest piyasa kuralları elbette geçerli ama restoranlarda ödenen fiyatların da çok arttığını ve böyle devam edemeyeceği de bir gerçek...
Akran zorbalığı arttı
toplumsal mesele oldu
PISA verileri çok çarpıcı... Türkiye’deki öğrencilerin yüzde 24’ü ayda en az 1 kez akran zorbalığına maruz kalıyor.
OECD analizine göre erkekler, kızlara göre daha fazla fiziksel şiddete uğrarken, kızlar arasında sözel zorbalık daha yaygın.
7-16 yaş arası çocukların maruz kaldığı akran zorbalığı, 9-15 yaş arasında ise en üst seviyeye ulaşıyor.
Oğlum Atlas’ı ve arkadaşlarını yakından takip ediyorum.
Yani verileri her ebeveyn gibi ben de yaşayarak öğreniyorum.
Çocuklar bazen çok acımasız olabiliyor.
Ama iş bize büyüklere, öğretmenlere, topluma düşüyor.
Çocuklarımızı geleceğe hazırlarken çok dikkatli olmalıyız.
Onlara yol gösterirken adaletli, sevgi dolu, empati kültürüyle büyümelerini sağlamalıyız.
Aksi halde öfkesini kontrol edemeyen, kendinle barışık olmayan çocuklar yetiştiririz.
Akran zorbalığı üzerinde konuşmamız, tartışmamız, çözüm bulmamız toplumsal bir konu...
İklim değişikliğini bilmişler
EUROWEWS’te okudum.
Rosie Frost imzalı haberde bazı enerji şirketlerinin 70’lerden itibaren iklim değişikliğini bildiklerini ve şirketlerin çalışmalar yaptığını ortaya koyuyor.
ExxonMobil bilim insanları iklim değişikliğini tahmin ettiler ve lobi yapmaya devam ettiler.
Bu konu ABD’deki kongre soruşturmalarında da doğrulandı, bazı yazışmalar, belgeler ortaya çıktı.
Bilim insanları her on yılda ortalama 0.2 derecelik bir ısınma öngörüyordu. Bir buzul çağı olasılığını reddettiler ve küresel ısınmanın 1995 ile 2005 arasında tespit edilebilir hale geleceğini tahmin ettiler.
Genel görüş şöyle; “1977 ile 2003 yılları arasında Exxon’daki bilimsel araştırmalar; küresel ısınmayı şok edici bir doğrulukla modelleyip tahmin ettiler ancak şirketler sonraki birkaç on yılı iklim bilimini inkar ederek geçirdiler...”
Gerçekler de ortadayken belki iklim değişikliğiyle ilgili daha somut adımlar atılabilir.
Çünkü gerçekten de işler iyi gitmiyor.
Mevsimler kaydı, ortadan kalktı, yağmur ve kar yağmıyor.
Ve yakında çok daha büyük sorunlarla karşı karşıya kalacağız.
Paylaş