Paylaş
İngiltere’de Londra Heathrow’da kaydedilen 40.2 derece yakın tarihin en yüksek sıcaklığı olarak kayıtlara geçti. İngilizler şimdi bugün 42’yi bekliyor.
İngiltere tarihindeki en yüksek sıcaklık 2019’da Cambridge’de 38.7 idi.
Almanya, Belçika ve Hollanda’da aşırı sıcaklıklar var; Fransa ve İspanya’nın güneybatısındaki orman yangınları ürkütüyor.
Bizim coğrafya yakıcı sıcaklara alışıktır ama Avrupa hazırlıklı değil.
Birleşik Krallık ilk kez ulusal bir acil duruma karşılık gelen dördüncü seviye bir uyarı yayınladı.
İrlanda hafta başında sıcaklık 33 dereceydi. Dublin’de 1887’den beri kaydedilen en yüksek sıcaklık oldu.
İspanya da boğucu sıcak hava dalgasının pençesinde, yangınlar devam ediyor ve derece 40’ların çok üzerinde.
Fransa’da da çok sayıda sıcaklık rekoru kırıldı ve kuzeybatıdaki Brest’te 39.3 derece kaydedildi; Nantes’te 42, güneybatıdaki Biscarosse’de 42.6 derece sıcaklık vardı. Fransa’nın şimdiye kadar kaydedilen en yüksek sıcaklığı Haziran 2019’da güneydeki Vérargues’teki 46 dereceydi.
Listeyi uzatmak mümkün...
Avrupa hiç görmediği bir iklim değişikliği yaşıyor.
Tabii bizim gibi zaten sıcak olan ülkeler için konu çok daha sıkıntılı...
2000’lerin başında bilim insanları milenyum konuşmaları yaparken iklim değişikliğine, salgınlara, su ve gıda sorunlarına dikkat çekmişlerdi.
Belki de hepimiz için bu konuşmaları dinlediğimizde yüzyıllar sonra olabilecek bir durum gibi algılanmıştı.
Şimdi bir kez daha anlıyoruz ki, insanoğlu bazı şeyleri yapmakta çok gecikti.
Londra’daki 40.2, Nantes’daki 42 derece; bizim Ege’de her yıl gördüğümüz sıcaklıklar...
Hatta sıcaklık 40’ları geçmeyince “üzüm ve incir tadını tam alamaz” deriz.
Ama bizde bile o sıcak dalga, bir hafta on gün sürer, sonra mevsim normallerine gelirdi.
Şimdi Kıta Avrupası’nda rekorlar kıran bu sıcaklıklar yakın bir gelecekte bir yaz boyunca bize yansır.
İşte o zaman bütün dengeler değişir.
Doğa kendini tedavi eder.
Yeter ki; doğru adımlar atabilelim.
İspanya Başbakanı doğru söylüyor.
İSPANYA Başbakanı Pedro Sánchez yangın bölgesi Extremadura’yı ziyaretinde “İklim değişikliği insanları öldürür, ekosistemimizi ve biyolojik çeşitliliğimizi de öldürür” dedi.
Bilim insanları aslında uzun süredir ısı dalgalarındaki artışın küresel ısınmanın doğrudan bir sonucu olduğunu ve sera gazı emisyonlarının yoğunluğunu, süresini ve sıklığını artırdığını söylüyor.
Ve biz de, Türkiye’de doğamıza iyi bakmıyoruz.
İklim değişikliğinin nedeni sadece insan oğlu olamaz ama Türkiye’de doğanın kirlenmesi, çevremizin alt üst olması için herşeyi yaptık.
Hele kentlerimizi düşününce içim kararıyor.
Şehirlerimizi nefes alamaz hale getirdik.
Kişi başı yeşil oranı en düşük kentler Türkiye’de...
İnsanların yürüyebilecekleri, spor yapabilecekleri, vakit geçirebilecekleri yerleri sitelerle doldurduk.
O yüzden ısrarla ve sürekli şu kentsel dönüşüm meselesinde yanlış yapmayalım diyorum.
Yık yenisi yap yerine; kentlerimizi dönüştürerek nefes almalarını sağlamalıyız.
İspanya Başbakanı doğru söylüyor.
İklim değişikliği öldürüyor.
Bu Brugge’lu haklı değil mi?
GEÇEN ay Belçika’da Brugge’da tek kişilik bir protesto vardı. Kentin tam merkezindeki meydanda pankart açan bu Belçikalı hepimizin sorması gereken bir soruyu soruyordu. “İklim değişikliğiyle mücadele için ne yapıyorsunuz?” Aslında rekorlar kıran sıcaklıklar, değişen mevsimler, bazen de aşırı yağışlar ve sonucundaki tarımsal krizler gösteriyor ki, Brugge’da veya dünyanın herhangi bir yerinde tek kişilik protestolar değil, belki de farkındalık yaratacak toplu buluşmalara ihtiyaç var.
200 haftadır ‘temiz
çevre’ diyorlar
TAKİP ediyorum; Alavya Otel’in öncülüğünde bir çevre hareketi başladı. Tam 200 haftadır aralıksız devam ediyor. 2 bin kişiye yakın gönüllü katılımcı, komşu işletme ve belediyenin de katkılarıyla Çeşme temizleniyor.
Yola “Alaçatı’yı seviyoruz” sloganıyla başladılar; herkesi bu mottoya dahil ettiler. Bugüne kadar 3 bin ton çöp topladılar. Destek olan herkese teşekkür etmek ve yaşanılan bu topraklara daha da kök salmak amacıyla jakaranda ağaçları diktiler.
Gönül ve destek veren herkesi tebrik ediyorum.
Paylaş