Paylaş
Örneğin Deprem Güçlendirme Derneği Başkanı Sinan Türkkan şöyle diyor; “Kentsel dönüşümde vatandaş bedel karşılığı evini yenilerse KDV yüzde 1. Güçlendirmede ise yüzde 18. Bir iyileştirme ile maliyetler düşürülmeli. Bakanlık güçlendirme kredisi imkânı tanıyor. Ama bankalar vermiyor. Mevzuatta olan bu hak işler hale gelmeli.”
KDV konusunun mutlaka düzenlenmeye ihtiyacı var.
Birçok deprem uzmanı aslında uyarıyor.
Türkiye’nin kaynaklarının kısıtlı olduğunu biliyoruz.
Böyle bir dönemde hem zamanla yarışacağız, hem de kaynaklarımızı iyi kullanacağız.
O yüzden bazı binaların yıkılıp yeniden yapılmasına gerek yok.
Ama güçlendirme isteyen binaları da bir an önce depreme hazırlıklı hale getirmeliyiz.
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Taner Yüzgeç’in önerisi de önemli.
“Rantı yüksek ilçelerde kat yüksekliği arttı, vatandaş ve müteahhit anlaşıp yaptı. Ancak bu model kent açısından uygun değil. Yoğunluk artışı ile risk azalmaz, aksine artar. Tamam belki o bina yıkılmaz ama şehir kaybeder. Bu nedenle kente ek yük getirmeden dönüşüm olmalı. Devlet kendi kaynakları ya da uluslararası kaynaklarla uzun vadeli, faizsiz ya da çok düşük faizli kredi imkânı sağlamalı.”
Kesinlikle böyle düşünüyorum.
Kentsel dönüşüm yık yap değildir.
Aksine kenti gerçek anlamda dönüştürmek ve modern hale getirmektir.
Benim gibi bu konuyu yıllardır işleyen gazeteciler var.
Türkiye’nin uzun yıllar birinci gündem maddesi depremdir.
Siyasette 24 saat bile uzundur
SİYASETİN duayeni, merhum Cumhurbaşkanı Demirel’in meşhur sözlerinden biri.
“Siyasette 24 saat bile uzundur...”
Gazeteci olarak birçok olaya tanıklık ettim.
Hazırlanan milletvekili ya da başkanlık seçim listelerinin yolda, hatta yüksek seçim kuruluna giderken değiştiğine çok tanıklık ettim.
Vekil seçildiği için gece tebrikleri kabul edenlerin sabah evlerine gittiklerini çok gördüm.
Dün söylenen bir sözün tam aksine söylenmiş çok yorumlar gördüm.
“Anlaştık” denilen konularda aslında hiç de anlaşılmadığını gördüm.
Yani bu sözü yaşayarak gördüm, izledim.
Bakalım daha ne olur, neler biter.
Bizde partiler YSK
takvimini kullanır
Millet ittifakı adayını pazartesi günü açıklayacak. Bazıları çok geç kalındığını söylüyor, bazıları ise seçim kararı alınmadan açıklamanın doğru olmayacağını ifade ediyor.
Şunu söylememem gerekir.
Benim izlediğim bütün seçimlerde adaylar zaten hep son dakika, yüksek seçim kurulunun ilan ettiği takvime göre açıklanır.
Partiler son dakikaya kadar beklemek istiyor.
Önceden açıklansa Türkiye gibi ülkelerde adaylar yıpratılıyor ve parti kulisleri hareketleniyor.
Küskünler artıyor, hayal kırıklıklarını tamir etmek zor oluyor.
O yüzden partiler ve yöneticileri bu eleştirileri en aza indirebilmek için takvimin son gününe kadar beklemeyi tercih ediyor.
Bu sefer de öyle...
Pazartesi Millet İttifakı’nın adayı belli olacak.
Cumhurbaşkanı 10 Mart’ta seçim kararı alacak, buna uygun Yüksek Seçim Kurulu da takvimi belirleyecek.
Göreceksiniz milletvekilliği listeleri de son saniyeye kalacak.
Tabii siyasette 24 saat bile uzundur sözünü aklımızdan çıkarmadan.
Sizin ruh halinizde öyle mi?
DEPREMDEN bu yana kafamı toparlayamıyorum.
Bir yere gitmek istemiyorum.
Kısa yürüyüşler dışında öyle ağır spor da yapmak istemiyorum.
Zaten dikkatli yiyen biriydim, yemek de görmek istemiyorum.
Haberin içinde olunca eve gidince biraz dinlenmek, kafamı toparlamak istiyorum.
Ama müzik de dinleyemiyorum, dizi de...
Bu depremde yaşadıklarımızdan bir çoğumuzun böyle bir ruh halinde olduğunu biliyorum.
Toparlayacağız tabii ama zaman alacak.
Oyum yatay mimariden yana
CUMHURBAŞKANI Erdoğan “Yatay mimariden vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Yüksek yapıya karşı değilim ama deprem ülkesi olan Türkiye’de yatay mimarinin daha doğru olacağını ben de düşünüyorum.
Ve bütün şehirlerimizdeki imar planlarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
İzmir de dahil...
Paylaş