Paylaş
Abramovich’in Göztepe’yi satın aldığı haberi hızla yayıldı.
Kulüp de bir süre sessiz kalıca ve açıklama gecikince haber Türkiye’nin gündemine oturdu.
Sonra Göztepe Başkan Vekili Talat Papatya, “Abramoviçh’in Göztepe’yi alacağını biz de medyadan okuyoruz. Alakası yok” açıklamasına rağmen hala konu tartışılmaya devam ediyor.
Çünkü bir süre önce Mehmet Sepil Göztepe’nin başkanlığını bırakmış ve kulübü devredeceği konuşuluyordu.
Her zaman söylüyorum.
Göztepe ve Karşıyaka gibi tarihi kulüplerin marka değeri bugünkünün kat ve kat üzerindedir.
Takımların bağlı oldukları yer de önemli değildir.
Çünkü Göztepe de, Karşıyaka da en zor günlerinde, hatta amatöre düştüklerinde bile dolu tribünlere oynayan kulüplerdir.
Yani bu iki kulübün taraftarının stada gitmesi için hangi ligde olmalarının önemi yoktur.
Statta, tribünde olmasalar da evlerinde, işyerlerinde takımlarının arkasında olan yüz binleri de unutmamak gerekir.
O yüzden kulüplerimizin kıymetini bilelim.
Öyle bir iki tökezlemeyle bu kulüpler değerlerinden bir şey kaybetmez.
Her zaman yazıyorum.
Göztepe de, Karşıyaka da bir spor kulübünün çok ötesindedir.
İkisi de büyük sivil toplum örgütü gibidir.
Bir kente, bir bölgeye değer katan kurumlardır.
Sadece yarışmacı özellikleri de yoktur.
O kentte yaşayan insanlara başka şeyler de söylerler.
Abramovich ya da bir başka kişi alır mı?
Alabilir...
Ama alacaklara da bu değerler, özellikler iyi anlatılmalı.
Bu arada Karşıyaka için de artık bir şeyler yapmanın zamanı geldi ve çoktan geçti.
Yeni yasa da kulüplerin artık derneklerden şirketleşme sürecini destekliyor; daha doğrusu zorunlu hale getiriyor.
Karşıyaka da şirketleşmeli, sahibi Karşıyaka’nın kuruluş ilkelerini bilen insanlardan olmalı.
Bakmayın siz Göztepe’nin bu yılki performansına; son 5 yılda kulüp markasına çok daha fazla değer kattı.
Darısı Karşıyaka’ya...
Kulüplerinize sahip çıkın.
Abramovich haberleri elbette herkesi heyecanlandırdı.
Olur olmaz; ama bu ilginin boşuna olmadığını söyleyebilirim.
Bu renklerin arkasında milyonların olduğunu, İzmir’in Türkiye’nin ekonomisinde, demokrasisinde önemli bir yerde olduğunu herkes biliyor ve görüyor.
Siyasi kampanyalar artık Minecraft’ta
EURONEWS’te Fransız seçimleriyle ilgili ilginç bir yazı okudum. Tom Bateman yazmış.
Fransa’da Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un posterleri, bir nehrin kıyısında yer alan postanesi, polis karakolu, sineması ve kebap dükkanıyla pitoresk küçük bir kasabaya bakıyor.
Kasaba gerçek değil tabii... Bu detaylar 2011’de piyasaya çıkan ve milyonların hayal gücünü zorlayan sandbox oyunu Minecraft’ta oluyor.
Macron yeniden aday ve seçim kampanyasında güncel ve dijital bütün stratejiler de kullanılıyor.
Peki Minecraft dünyasında seçim nasıl oluyor?
Tom Bateman işte bu sorunun cevabını aramış.
“Macronverse” olarak adlandırdıkları bu oyunun ziyaretçileri, bir kasabaya geliyor.
Kasaba kalabalık arada Macron’un posterleri geçiyor.
Yaklaşıldığında, polis sayısının nasıl arttığını, hükümetin yakıt fiyatını nasıl kontrol altında tuttuğunu veya elektrikli araç sübvansiyonlarından nasıl yararlandıklarını anlatıyorlar.
Kasabanın karşısında köprüyü geçtiğinizde Macron’un kampanya merkezi görülüyor.
Tıkladığınızda Thibault adlı bir karakterle etkileşime giriyorsunuz ve ziyaretçilere kampanyanın posta listesine kaydolmasına olanak tanınıyor.
Fransa Cumhurbaşkanı’nın yeniden seçilmesi halinde “kararlı eylem” diye vaat ettiği kısa bir YouTube videosunu seyrediyorsunuz. Belediye binasının içinde bir Minecraft yetkilisi sizi oy vermek için kaydolabileceğiniz bir web sitesine yönlendiriyor.
Ve oyun böyle devam ediyor.
Fransa’daki bu kampanya aslında ABD başkanlık seçimlerinde de egzersiz edildi.
“Oy oluştur” adlı bir girişim, ziyaretçilerin adaylar için değil, silah yasaları, adalet ve sağlık reformu, iklim değişikliği gibi konularda oy kullanabilecekleri kendi Minecraft versiyonunu oluşturdu.
Yani ilginç bir sürecin içindeyiz.
Artık siyasetçiler klasik metotların çok dışına çıkmak zorundalar.
İçerik kral olmaya devam edecek
ELON Musk Twitter’dan hisse alınca yüzde 26’lık bir artış yaşandı dün... Twitter bir haber platformu ve resmi açıklamalar bile buradan yapılmaya başlandı. Canlı yayınlar da başlayınca ortaya devasa bir medya çıktı.
Şu bir gerçek medya da dünyadaki bu değişimden etkileniyor. Belki de hiçbir sektörde olmadığı kadar bir değişim yaşanıyor.
Ama unutmayalım; medya değişse de haber alma ihtiyacı bitmeyecek.
Yani içerik kral olmaya devam edecek.
Ve iyi içerik üretenlere, iyi gazetecilere her zamankinden daha fazla ihtiyaç olacak.
Baharı da yaşayalım
BU kış o kadar soğuk geçti ki; soğuğu seven biri olarak ben bile yazı özledim. Daha doğrusu baharı özledim. Son yıllarda kıştan yaza geçtiğimiz için baharları da unutmuştuk. Dilerim kış nasıl kışlığını yaptıysa, baharın da keyfini çıkaracak zamanı havalar bize bırakır. Çünkü bahar Ege’nin kıyılarında harika olur.
Paylaş