Paylaş
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, İzmir’e geldi ve Körfez’le ilgili bir toplantı yaptı.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, uluslararası bir konferansta olduğu için dönüşünde Bakan Kurum’u Ankara’da ziyarete gitti.
Başta körfez olmak üzere pek çok konu başlığının konuşulduğu söyleniyor.
Bakan Murat Kurum sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’yla, ardından da Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’la görüştü.
Bakan Kurum, “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu’nu bakanlığımızda kabul ettik. Bakanlık olarak çok önemsediğimiz İstanbul’umuzun depreme hazırlığı kapsamında kentsel dönüşüm ile İstanbul ve Boğaz’ın doğal zenginliğinin korunması konularında görüş alışverişinde bulunduk. Yerel yönetimlerle istişarelerimiz devam edecek” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de siyaset uzun bir dönemdir gergin gidiyor.
Bunda iktidarın ve muhalefetin buluşmamasının, bir araya gelmemesinin önemli bir rolü var.
Son seçimlerden sonra CHP lideri Özgür Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ziyaret etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da bu görüşmeye karşılık verdi ve CHP Genel Merkezi’ne gitti.
Bu tavanda bir yumuşama yarattı.
Her parti farklı görüşlere sahip olabilir.
Ne olursa olsun partiler Türkiye’nin büyük sorunlarında mutlaka bir araya gelip konuşmalılar.
Bakan Kurum’un önce Tugay, ardından da İmamoğlu ve Yavaş’la görüşmelerini çok olumlu buluyorum.
Türkiye birçok şeyi iyi yaptı, birçok alanda mesafeler kat etti.
Ancak şehirleşmede sınıfta kaldığımız bir gerçek.
Suçlu aramadan, kimin haklı olduğunu sorgulamadan, geçmişe bir sünger çekerek iktidarın ve muhalefetin bir araya gelip kentsel dönüşümü konuşması gerek.
Deprem gerçeğiyle her an karşılaşabileceğimizi aklımızdan çıkarmayalım.
Ve şehirlerimizi dönüştürecek projeleri birlikte geliştirelim.
Gezegenimize hizmet edenleri
ödüllendirmenin zamanı geldi
TÜRKİYE’nin değişen gündemi, bölgedeki gelişmeler çok önemli yapısal konuları konuşmamızı geciktiriyor.
Bunların başında tarım geliyor.
Aslında tarım evrensel bir tema ve belki de bütün dünyanın birlikte konuşması gereken başlıkların başında geliyor.
Dünya medyası birkaç gündür Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’in açıklamalarını konuşuyor.
Avrupa Komisyonu, çiftçileri ve sanayiyi doğayla birlikte korumak ve kaybolan biyolojik çeşitliliği geri kazandırmaya teşvik etmek için piyasa tabanlı bir sistem düşünüyor.
Ve daha da önemlisi…
Artan biyolojik çeşitlilik kaybını ve iklim bozulmasını tersine çevirmeye katkıda bulunan çiftçileri ödüllendirmek için yeni finansal araçlar oluşturma fikri öne çıkıyor.
Von der Leyen, “Çiftçilerin sürdürülebilirliğin getirdiği ekstra maliyetleri telafi etmek ve toprağa, araziye, suya ve doğaya bakmalarını sağlamak için yeni finansal kaynakları yaratacağız” diyor.
Avrupa’da çiftçiliğin geleceğine ilişkin stratejik bir diyalog süreci başlatılıyor.
Bütün siyasiler, “Gezegenimize hizmet edenleri ödüllendirmenin zamanı geldi” diyor.
Ve bu sloganı gecikmiş de olsa çok yerinde buluyorum.
Türkiye’nin de yeni bir yol haritasına ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
İhmal edilen bu alana hizmet edenlerin daha fazla desteğe, ilgiye ihtiyaç duyduklarını düşünüyorum.
İki yorum arasında gidip geldim
BİZ alışığız.
Futbolcuların, teknik direktörlerin ve tabii ki seyircinin hakem kararlarına itirazı bizde bitmez.
Ama Avrupa liglerinde bu itirazların daha az olduğunu görüyoruz.
Spor medyası kararlarla ilgili çok az eleştiri yapıyor.
Ya da teknik heyetler kararlarla ilgili yorum yapmamaya çalışıyorlar.
Real Madrid-Stuttgart maçını izlerken, Real Madrid Teknik Direktörü Carlo Ancelotti’nin yerinde duramadığını fark etmişsinizdir.
Karşılaşmanın sona ermesinin ardından da Ancelotti adeta sinir küpüne dönüştü.
Sahada tanıdık bir hakem vardı: Halil Umut Meler…
Hakemlerin yanına giden İtalyan çalıştırıcı, kararlara itiraz etti, Meler’le konuşmaya, bir şeyler anlatmaya çalıştı.
O tanıdık Avrupa ligi görüntüleri yerine bizdeki saha görüntüleri görüldü Madrid’in stadında.
Demek ki şu an dünyanın en iyi takımlarının başında gösterilen Real Madrid’in ünlü teknik direktörü de kararlara itiraz edermiş.
Ya da bizim Türk hakemlerinin kararları çok tartışılır hale gelmiş.
İki yorum arasında gidip geldim.
Bir başka boyuta geçtik
İSRAİL hükümeti resmi olarak ülkenin kuzeyindeki Lübnan sınırındaki çatışmaları da savaş hedefleri arasına eklediği saatlerde Lübnan’da tuhaf patlamalar yaşandı. Hizbullah mensuplarının haberleşme amacıyla kullandığı çağrı cihazları İsrail tarafından hack’lendikten sonra infilak ettirildi.
Yani siber saldırılar savaşa bir başka boyut kazandırmış oldu.
2000’de Bill Clinton, başkan olarak bir milenyum konuşması yapmıştı.
İnternete girip bulun ve okuyun.
İklim değişikliğinden, su krizlerinden, siber-kimyasal saldırılardan ve uzay savaşlarından bahsetmişti.
Galiba hepsi birer birer oluyor.
O günlerde bu konu başlıkları hepimize uzak bir tarih gibi gelmişti.
Oysa geçen 20 yılda dünyadaki değişimine, insanlığın geldiği noktaya şahit olur hale geldik.
Bakalım bundan sonraki 20 yılda neler olacak neler…
Paylaş