Paylaş
***
“Gazeteci olarak kendimi hep şanslı hissetmişimdir. 30 yılı çoktan geçmiş meslek yaşantımda hayatımı zenginleştiren çok değerli insanlarla tanıştım. Bazılarıyla sadece haber ilişkim oldu; bazıları da arkadaşım, dostum, akıl hocalarım oldu.
Bir insanın akıl hocalarının olması ve bunun da çok sayıda olması bana göre en büyük zenginliklerden biridir.
İnsan başı sıkıştığında, yol ayrımına geldiğinde, hayatını dizayn ettiğinde bir telefon kadar uzak dostlarının olması hayata başka bir anlam katıyor. İşte o insanlardan biri de Zafer Beken’dir.”
Beken; Medical Point’in Yönetim Kurulu Başkanı. Ve aynı zamanda fonksiyonel tıp uzmanı.
Bugün değil; çok uzun yıllardır sağlığımı, değerlerimi, hayat tarzımı, yediklerimi ve yiyemeyeceklerimi takip eden kişidir.
İyi bir hekim olduğunu çok iyi biliyorum ama iyi bir dost olduğunu da söylemeliyim.
Onunla tanıştığımızda koronalı günler yoktu.
Bugün herkes “bağışıklık sistemi” diyor ya; Zafer Beken bunu bana 15 yıl önce söylüyordu.
Ve daha da önemlisi “kişiye özel beslenme ve hayat modeli”nden bahsediyordu.
Herkesin kullandığı ilaçları vermez Zafer Beken, herkesin yaptığı tavsiyeleri de yapmaz.
İnceler, araştırır, analiz eder, bütün değerleri masanın üzerine koyar ve bir yol haritası çıkarır.
İşte o ilkeler benim hep yaşam stilim oldu.
Dediğim gibi yiyebileceklerim kadar yiyemeyeceklerim de, kullandıklarım kadar kullanamadıklarım da o listenin içindeydi.
Ve nasıl davranacağım, nasıl yaşayacağım, hangi eksikleri hangi besinlerle ve takviyelerle alacağım.
Hangi sporları yapacağım, kaçta yatacağım, kaçta kalkacağım.
10 küsur yıldır; Zafer Beken’i dinlerim.
***
Evet...
Zafer Beken’i kaybettik.
Ben de çok değerli bir dostumu, arkadaşımı, sırdaşımı kaybettim.
***
Bazı insanların yeri gerçekten dolmaz.
Sessiz, mütevazı, bilime inanan, insanlık adına çalışan, kendisinden daha çok başkalarını düşünen, sürekli projeler geliştiren özel bir insandı Zafer Beken...
Kendisi göz hekimiydi ama tıpta bütünsel yaklaşıma inanan biriydi. O yüzden araştıran, geliştiren ve bu yaklaşıma inanın gençlerle birlikte çalışmayı seven bir insandı.
Ben de hayata böyle bakmayı seviyorum.
Ve şunu çok iyi biliyorum.
Bu dünyada bazıları is, bazıları da iz bırakır.
Zafer Beken iz bırakanlardandı.
Onu çok özleyeceğim.
Nurlar içinde olsun.
Terk etmeyin bırakmayın
DEPREM travması devam ediyor.
O bölgede yaşayan birçok arkadaşımla konuşuyorum. Şoku atlatabilmiş değiller. Bazıları evlerini kaybettiler, bazıları iş yerlerini, her ikisini de kaybedenler var. Şimdi yeniden hayata tutunmaya çalışıyorlar. Biliyorum bu yaralar sarılacak ama bu sefer uzun sürecek.
O arkadaşlarım yaşadıkları Hatay’ı, Gaziantep’i terk etmeye niyetleri yok.
Orada kalacaklar.
Karar vermişler anılarını bırakmak istemiyorlar.
Ve hepsinin bir çağrısı var.
İstiyorlar ki...
Kimse bırakmasın, terk etmesin.
Belki zorunlu, kısa süreli bir ayrılık yaşanabilir.
O da şehirlerin yeniden inşası süresi için...
Diyorlar ki; “Bu deprem travmasını atlatabilmemiz için eskisi gibi bir arada olmalıyız. Gitmeyin, terk etmeyin ya da en kısa sürede geri dönün...”
Ben de o mesajları yazmak istedim.
Bu sefer bu korku işe yaramalı
HERKES şimdi bir korku içinde...
Herkes güvenli yerler arama peşinde...
Herkes oturduğu evin ya da işyerinin sağlam olup olmadığını öğrenme peşinde...
Herkes bir B planı yapmanın gayretinde...
Herkes daha güvenilir bir yere taşınma arayışında...
Bütün bu telaşı olumlu buluyorum.
Çünkü birçok deprem yaşadık ama her seferinde unuttuk.
Bir başka deprem oluncaya kadar bekledik.
Şimdi bu korku belki biraz olsun toplumu harekete geçirecek.
Devleti, yerel yönetimleri zorlayacak.
Ve ilk defa belki de uzun vadeli, stratejik planlar yapılmaya başlanacak.
O yüzden ben bu telaşı olumlu buluyorum.
Kentsel dönüşümde dikkatli
olmamız gereken bir dönem
MÜHENDİS tanıdıklarımla konuşuyorum.
Mevcut yapı stoğunun değişiminin uzun yıllar alacağını söylüyorlar.
O yüzden daha farklı bir plan öneriyorlar.
Bunun için öncelikle yapınızın güvenilir olup olmadığını bilmek gerekiyor.
Ama her konutun kentsel dönüşüme ihtiyacı olmadığını da söylüyorlar.
Üstelik gereksiz, zamansız kentsel dönüşümün de kaynak israfı olabileceğini düşünüyorlar.
Ben de kendilerine katılıyorum.
Ama bu sefer herkes hızlı olmalı.
Başka çare yok.
Eğer bu ülke deprem ülkesiyse; ki öyle...
Bizim bazı şeyleri çoktan, yıllar önce yapmamız gerekiyordu.
Paylaş