Bu bir spor yazısı değildir

DENİZLİSPOR’u tebrik ediyorum.

Haberin Devamı

 


Türkiye için Denizli’nin önemli olduğunu söylememe gerek yok.
Tekstilde harikalar yarattılar.
Makine sanayinde, camda, enerjide çok beğendiğim projelere imza attılar.
Bağcılıkta Avrupa’yı kıskandırır hale geldiler.
Pamukkale turizmin olmazsa olmaz adreslerinden biri.
Denizli benim gözümde her zaman süper ligde.
Futbol takımı da Süper Lig’de olmalı.
Bu ara çok spor yazısı yazdım.
Ama ben spora sadece spor olarak bakmıyorum.
Ekonominin, sosyal hayatın olmazsa olmazıdır spor...
Ve elbette sanat da...
İnanın başarı ya da başarısızlık kriterinde kulüplerin inişleri çıkışları çok etkili oluyor.
Bir kentin morali bir spor faaliyetiyle yükselebiliyor ya da moral bozukluğu artabiliyor.
O yüzden o 90 dakikada herşey değişebiliyor.
Örneğin İzmir giderek yükselen bir markadır.
Bunu ben söylemiyorum; bütün Türkiye söylüyor.
Ve hatta rakamlarla, raporlarla kentlere notlar veren rating kuruluşları söylüyor.
Nereden bakarsanız bakın; İzmir’in farkı öne çıkıyor.
Ekonomisi büyüyor, yaşam tarzı, demokrasi anlayışı dikkat çekiyor.
Sanat etkinliklerinde müthiş bir artış var.
Sadece sporda profesyonel başarılarda bir geri gidiş var.
“Profesyonel takımları” özellikle söylüyorum.
Çünkü İzmirlilerin spor yapma alışkanlıkları da örnek olabilecek seviyededir.
İzmirliler yürüyüş yapıyor, bisiklete biniyor, pilates yapıyor, voleybol oynuyor; özetle bireysel spor yapma alışkanlığında yine Türkiye’de bir numaradır.
Ancak iş profesyonel kulüplere gelince aynı başarı buralara yansımıyor.
Diyebilirsiniz ki; “Bu taraf da eksik olsun...”
Kabul; eksik olsun.
Ama İzmir gibi marka bir kentin de lokomotif güçleri olsun.
Kulüp başarıları kentin moraline de etki ediyor.
O yüzden Göztepe’nin ligde kalması gerekir.
Altınordu’nun bu yıl Play Off’tan Süper Lig’e çıkmasını isterim.
Karşıyaka’nın Van deplasmanından iyi bir sonuçla dönmesini beklerim.
Dediğim gibi bu bir spor yazısı değildir.
Bir kenti kent yapan unsurlardan bir tanesiyle ilgili görüşlerimdir.

Haberin Devamı


Bu detoks bana iyi geldi

SOSYAL medya detoksu nasıl iyi geliyor anlatamam.
Kendimi hafiflemiş hissediyorum.
Twitter yok, Facebook yok, instagram yok.
Ne var?
Vallahi billahi hayat var.
Geçen gün İstanbul’a gitmek için havalimanında uçağın anonsunu bekliyordum.
Oturdum şöyle bir etrafıma baktım.
Herhalde 300 kişilik bekleme salonunda 290 kişi telefonuna bakıyordu.
Sabahın daha 7.30’unda; sosyal medyanın tamamı taranıyordu.
Sohbet yok, etrafa bakmak yok.
Bu arada geçenlerde bir istatistik gördüm.
Türklerin günlük kitap okuma süresi 1 dakikanın altında...
Demek ki; büyük bir çoğunluk kitap okumuyor.
Ancak instagramı, facebook’u okumuyor, yutuyor.
Ben kararlıyım.
Bu detoksu uzun süre yapacağım.

Haberin Devamı


Kendi gündemimize odaklanalım

ŞÖYLE de bir alışkanlık oldu.
“Seçimler geçsin karar vereceğiz...”
Bunu bilelim.
Türkiye sandığa gitmeyi başarabilen bir ülke...
Sık gittiğimiz de doğrudur.
Ama işleri bekletmenin bir anlamı yok ki...
Hepimizin ekonomiye, demokrasiye, kendi işimize odaklanmamız lazım.
Hep söylüyorum.
Siyasetin gündemi ne olursa olsun bizim gündemimiz bunlar olmalı.


Tramvay niye bekliyor

İZMİR’de tramvayı kullanıyorum. Çok da hoşuma gidiyor. Hatların mutlaka uzatılması gerektiğini de düşünüyorum. Mavişehir’den Çiğli’ye olan proje hazırdı, imzadaydı. Uzun zamandır da beklendiğini biliyorum. Herkesin ortak görüşü olumluydu.
Neden beklendiğini merak ediyorum.
Seçimler biteli bir buçuk aydan fazla oldu.
Bence yaz gelirken en azından bu çalışmalar başlamalı, kentin biraz tenhalaştığı dönemde imalata girilmeli.
Bence bütün siyasilerin bu projeyi kovalaması, imzaların peşinden koşması gerekir.

Yazarın Tüm Yazıları