Paylaş
Skal Türkiye’de yeni yönetim iş başı yaptı.
İzmir Skal’ın bir dönem önceki başkanı Emre Gezgin de Türkiye yönetim kuruluna girdi.
Emre; bu dönemi gerçekten iyi bir performansla kapattı.
Sadece Ege turizminin değil; genel bir algının oluşmasında önemli katkı sağladı.
Üstelik pandemiye rağmen Makedonya Kulübü’nün kuruluşunda da büyük emek sarf etti.
Bu arada uluslararası bir yarışın da oyuncusu oldu.
103 ülkeden 19 Skal kulüp finale kaldı. Rekor düzeyde bir katılım gerçekleşti.
Uluslararası turizm markasına sahip Londra, Paris, Cote d’Azur, Monaco, Hawai, Mexico, Palm Beach gibi şehirlerle bir yarışa girildi.
345 kulüp başkanı oy kullandı. Skal Türkiye’de 1957’den beri var. 21 sene önce Skal İstanbul Kulübü finalde birinci olmuştu.
Sonuçta İzmir Skal Kulübü, dünyanın en iyi ikinci kulübü seçildi.
Emre Gezgin de Scal’ın Türkiye ve dünyada tanıtımına yaptığı olağanüstü katkılardan dolayı “SKAL International Özel Ödülü”ne layık görüldü.
Hem bir İzmirli, hem de Emre’yi yakından tanıyan biri olarak elbette gurur duydum.
Peki bu nasıl oldu?
Elbette iyi bir çalışma ve arkasındaki stratejiyle...
Bu süreçte hazırlanan özel filmler etkili oldu.
Klasik filmler yerine senaryosu iyi kurgulanmış, başkanlar kadar o turizm bölgesinin öne çıktığı metinler de hazırlandı.
Scal’ın evrensel değerleri mutluluk, sağlık, dostluk, uzun ömür temasına ağırlık verildi.
Filmlerin çoğunda slogan yoktu. “Batıya açılan kapı, turizmde ilklerin kenti İzmir” sloganı çok tuttu.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir ticaret Odası Başkanı Mahmut Özgener’in katkıları fark yarattı.
Şehrin eşsiz özellikleri yanında tematik çıkışlar da vardı.
Örneğin spor teması Göztepe stadının terasındaki koşularla gösterildi. Korona sonrası trend olması beklenen sürdürülebilir turizm, gastro turizm gibi değerler; doğa ve insan odaklı konular da öne çıkarıldı.
103 ülkede Bill Marriott’dan IMEX CEO’su Carina Bauer’e, U.S Travel Association Roger Dow’a, Kuala Lumpuur’dan Stockholm’e, Bahrein’den New York’a kadar birçok Skal üyesi ve turizmci İzmir’i daha iyi tanışmış oldu.
Emre Gezgin’e bir teşekkür borcumuz var.
Ve üstelik bu süreç bize bir kez daha gösterdi ki; İzmir uluslararası büyük organizasyonlara evsahipliği yapmaya devam etmeli.
Türk restoranlarını
Yurtdışında yayalım
İZMİR GastroFest güzel bir başlangıç oldu.
Aslında birçok yere de ilham kaynağı oldu.
Şimdi bakıyorum; birçok yer gastromoni temalı buluşmalar yapıyor.
Uzun masalar kuruyor, geniş kitlelere ulaşmaya çalışıyor.
Gastronominin böyle bin özelliği var.
Birçok kişi uçağa binip, binlerce kilometre yapıp tatmak istediği lezzetlere gidiyor.
Ya da çok ciddi, önemli bir toplantının öncesine veya sonrasına bu lezzet yolculuğunu yapıyor.
Türkiye’nin alternatifleri gerçekten çok...
Türk mutfağının lezzeti de, özellikleri de fazla...
Üstelik her bölgenin sunduğu farklı alternatifler de var.
Yıllardır yazıyorum.
Türkiye gastromiye daha fazla vakit ve kaynak ayırmalı.
Ama bunu kendi haline bırakmamalı.
Mümkünse Turizm Bakanlığı, her bölgenin ticaret odalarını alarak, sivil toplum örgütlerini de sürükleyerek özel menüler hazırlanmalı.
Sonrasında da tanıtımlarını yapmalı.
İtalya bunu yıllardır yapıyor.
Ve her yıl bütçesine koyduğu kaynakla sadece ülke içinde değil, yurtdışında da yapıyor.
Şefleri yetiştiriyor, onları farklı ülkelere yolluyor.
Ürün desteği yapıyor, İtalyan restoranlarının yaygınlaşmasını sağlıyor.
Bana söyler misiniz; hangi ülkede kaç tane iyi Türk restoranı var?
Ama olmalı...
İnanın tanıtım sadece organizasyonlarla, ilanlar olmuyor.
İyi bir Türk restoranının ya da şefinin yarattığı etki bazen birçok şeyden daha fazla olabilir.
Göztepe’nin yanındayız
GÖZTEPE Süper Lig’e çıktığından bu yana müthiş işler yaptı. Altyapı tamamlandı örneğin...
Antrenman tesisleri de, Göztepe’nin yeni stadı da müthiş...
Ligde çok da iyi performans gösterdiler.
Bence son dönemin en istikrarlı takımlarının başında Göztepe geliyor.
Bunda hiç kuşkusuz Mehmet Sepil’in ve ekibinin büyük katkısı var.
Ama bu sezon işler biraz tersine gidiyor.
Bu haftaya kadar endişe edilecek bir durum yoktu.
Bana göre hala yok...
Ancak bazı önlemlerin alınması gerekiyor gibi...
Bir kere takıma özgüven verilmeli, taraftar takımın arkasında durmalı. İlk devreyi daha avantajlı bir konumda kapatmalı. Göztepe’ye inanıyoruz.
Alsancak Stadı olarak kalsın
ALSANCAK Stadı tamamlandı yakında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da katılacağı bir törenle açılacak. Tabii isim tartışmaları da devam ediyor. Bir yandan da sahiplik konusu gündemden düşmüyor. Bence herkes sağduyulu olmalı ve bir an önce bu tartışmalar bitmeli.
Ve bana kalırsa stadın adı hepimizin bildiği gibi Alsancak Stadı olarak kalmalı.
Paylaş