Paylaş
Bana göre ilginç ve örnek bir uygulamaydı.
Diğer icraatlar ile ilgili yorum yapamayacağım, çünkü Türk futbolu tam bir kaos içinde... Kolay kolay da bu kaostan kurtulacağını zannetmiyorum.
Öylesine bilgi kirliliği var ki, öylesine içi boş iddialar atılıyor ki... Artık hangisine inanacağımızı bilemiyorum.
Dediğim gibi yine de statların çocuklara ve kadınlara açılması çağdaş bir karardı, içinde de çok önemli mesajlar barındırıyordu.
Tabii, almak ve anlamak isteyenlere...
Bu yılın en fazla konuşulan takımı kuşkusuz Fenerbahçe’ydi. Bu uygulamadaki ilk maçı da Fenerbahçe oynadı. Tribünler gerçekten de renkli ve modern Türkiye’yi gösteriyordu. Kadınlarımızın çocuklarla birlikte oluşturdukları koro da izlenmeye değerdi. 90 dakika hiç kesilmeyen bir tezahürat... Bazıları bunu “uğultu” olarak da yorumluyor. Her neyse...
Bana göre boş tribünlere oynamaktan çok daha iyidir.
Uygulama diğer maçlarda da tuttu, Anadolu’da bile aynı ilgi tribünlere yansıdı.
Herhalde son Beşiktaş - Fenerbahçe maçı da bu sezonun unutulmayacakları arasına girecek.
Geçen hafta maçı izlerken duyduklarıma inanamadım.
O renkli koro, hakemin beğenmediği kararları sonrasında, Fenerbahçe’nin yediği gol sonrasında başka bir ruh haline döndü.
Stres artınca, şampiyonluk yarışı kızışınca galiba kadınlarımız da düzene ayak uydurdu. Tıpkı küfürlü tezahürattan ceza alan erkek taraftarlar gibi onlar da dillerinden küfrü eksik etmemeye başladılar.
İster misiniz, sürprizlerle geçen bir sezonun sonunda bir takımımız da böyle bir ceza alsın.
Olur mu olur...
Fotoğraf bile çektirmemiş bir nesil
Bugün 6 Mayıs, Deniz Gezmiş’in, Hüseyin İnan’ın, Yusuf Aslan’ın idamlarının kırkıncı yıldönümü... Deniz’ler için sevgili Can Dündar yeni bir belgesel hazırlamış. “Delikanlım, iyi bak yıldızlara” adında...
Belgeselle ilgili Can Dündar ilginç bir ayrıntı açıklıyor...
“Belgesele koymadığım bir hikaye var. Deniz, Mamak’ta bir tabure koyup asılırken nasıl yapacağını prova ediyor. Asıldıktan sonra doğal refleksler oluyor, çırpınmak ya da kirlenmek, neyse... Onlar olmasın diye neler yapabileceklerini konuşuyorlar. 20’li yaşların başındaki çocukların bunları konuştuğunu insanların algılaması için ya o yaşlarını hatırlaması lazım ya da o yaşta çocuk sahibi olması lazım. Ben Erdal Eren’in idamının ne anlama geldiğini, oğlum 17 yaşına çok daha net anladım. O zaman teninize değiyor.”
Türkiye’nin unutmak istediği yıllar bunlar... Demokrasimizin cevap veremediği olayların başında geliyor.
Düşünebiliyor musunuz, 20’li yaşlarda idamının provasını yapan gençler... Can Dündar’dan birkaç çarpıcı yorum daha...
“O kadar kısacık bir hayat ki aslında, dolu dolu yaşanmış... Montaj yaparken konuşursun, ‘Gençlik fotoğrafını ver, orta yaş fotoğrafını ver...’ diye. Burada hiç öyle bir şansımız olmadı. Fotoğraf çektirmeye bile vakti olmamış bir nesilden söz ediyoruz.”
Bu Pazar yapacaklarım
Yoğunluktan DVD’sini alıp bir kenara koyduğum iki filmi art arda seyredeceğim. Birincisi bir Türk filmi “Çınar Ağacı”, ikincisi Oscar alan “The Artist” filmi... “Çınar Ağacı”nı izleyen herkes tavsiye etti, “The Artist”i anlatmama gerek yok herhalde...
Bir de dizi, art arda kaçırdığım iki bölümü... CNBC-E’nin yeni başlayan ve başrollerde Dustin Hoffman ve Nick Nolte’un olduğu Luck dizisini seyredeceğim. Luck’u tavsiye ederim, güzel bir dizi... Bir de bu dizide iki sevdiğim oyuncu var.
Fark ettim ki, twitter’a daha çok cuma ve pazarları daha fazla ilgi gösteriyorum. Maç sonuçlarına göre benden daha fazla tweet bekleyin.
Filmleri ve diziyi seyrederken aklım, Karşıyaka ve Göztepe’nin maçlarında olacak. İkisi de birer puan alsa iyi olacak, yoksa salı günkü yazımı o kızgınlıkla yazabilirim.
Filmleri ve Dustin Hoffman ile Nick Nolte’un usta oyunculuğu olmasa akşamın yedisi nasıl yapılır bilemiyorum. Ve elbette Trabzon – Fenerbahçe, Galatasaray – Beşiktaş maçlarını izleyeceğim. Hangi sonuç olursa olsun telefonum açık. Yani ben telefonunu kapatanlardan değilim.
Avrupa Kalp Derneği’nin Başkanı artık bir Türk
28 Nisan’da, yani geçtiğimiz ay Dubrovnik’te “European Association for Cardiovascular and Endovascular Surgery” yani Avrupa Kardiyovasküler ve Endovasküler Cerrahi Derneği’nin 61’inci kongresi yapıldı. Dernek, Avrupa’nın en eski ve sayılı meslek kuruluşlarından biri kabul ediliyor. Bu kongrede bizi ilgilendiren önemli bir gelişme de oldu. Son iki yılda muhasip üye olarak yönetim kurulunda görev yapan Prof. Dr. Öztekin Oto, bu yıl ESCVS’nin başkanlığına seçildi.
Sağlık sektöründe çok önemli atılımlar yaptığımızı görüyorum. Bunu sadece ben değil, bütün dünya görüyor. Geçen ay dünyanın en önemli sağlık kentlerinden biri olan Houston’daydım. Houston, sağlığa milyarlarca dolarlık yatırım yaptığı gibi araştırma ve geliştirmeye de büyük kaynaklar ayırıyor. Burada yaptığımız görüşmelerde, Türk tıbbının ve hastanelerin teknolojik olanaklarının iyileşmesinden bahsettiler. Elbette çok mutlu oldum, gurur duydum.
O yüzden EXPO 2020 adaylığını da bir fırsat olarak görüyorum.
Öztekin Hocaya gelince...
Bir Türk’ün Avrupa Kalp Damar Cerrahisi Derneği Başkanlığı’na seçilmesini de çok önemsiyorum.
Hocamızı tebrik ediyorum ve iyi haberlerin habercisi olarak kabul ediyorum.
Paylaş