Paylaş
Pandemide birçok işletme vakaların seyrine göre hareket etti. Bazen evde, bazen iş yerinde devam edildi.
Biz haberciler gazetedeydik, görevimizin başındaydık.
Tıpkı sağlıkçılar gibi...
Ama avantajlı sektörlerde çalışanlar için evden ya da fiziki olarak iş yerinde çalışmanın dezavantajlarını pek yaşamadılar.
İstanbul’da yaşayıp bilim sektöründe olan bazı arkadaşlarım İzmir’e geri döndüler.
Bazıları Ege’nin kıyılarına yerleştiler.
Ege deyince sadece Bodrum, Marmaris’i düşünmeyin; kuzeye de ilgi bir hayli arttı.
Bir de Çanakkale köprüsünün bitmesine az kaldığını düşünürseniz, üstelik İstanbul – İzmir otoyolunun avantajlarını da düşünecek olursak bu ilgiyi daha iyi anlayabilirsiniz.
Anlaşılan pandemi artık ilk günlerdeki gibi olmayacak. Ya da hastalıkların seyri daha kontrol edilebilir hale gelecek.
Bugün yapılan tahminler böyle...
Peki bir süredir hibrit modeli deneyen işletmeler bu modelden memnun mu, maliyetleri düşürmek için bir fırsat mı ya da birlikte çalışma ruhundan uzaklaşmak mı?
Çok sayıda makale okudum, uzmanları dinliyorum.
Ama şunu görüyorum.
Birlikte, yüz yüze çalışmanın alternatifi hala yok.
Metaverse dünyasıyla, artırılmış gerçekle donatılmış ofislerle, yapay zekanın getirdiği avantajlarla her şey daha mı iyi olur bilemiyorum.
Belki de düşündüğümüzden daha hızlı bu iklime uyacağız.
Ama donanımlı evlere, iş yerlerine sahip olmak zaman alacak.
Bir de maliyetlere katlanacağız.
Şimdilik, bu şartlar yerine gelinceye kadar birlikte çalışmaktan yanayım.
Evden çalışmak motivasyonu bozuyor. Bozulmuyor diyenle uzun uzun konuşmak isterim.
Hibrit model esnek gibi gözükse, başta herkesin hoşuna gitse de; sonra geri dönüşler zor oluyor, konsantrasyonu yakalamam için zaman gerekiyor.
Ve hepsi enerji kaybı demek...
Bazı bölümler evden çalışabilir, hibrite de uyabilir ama kurumların beyin kadroları mutlaka birlikte çalışmalılar.
En azından ben böyle düşünüyorum.
7 milyonluk bir İzmir’in
trafiği nasıl olur sizce
İZMİR körfezden yararlanamıyordu. Son rakamlara baktım; deniz yoluyla araç taşımacılığı yüzde 81 artmış.
Arada ben de kullanıyorum, çok da keyifli oluyor. Körfez’de araç taşıyan feribot sayısı 7, belki de sayı daha da artırılmalı. Belki de daha hızlı feribotlarla desteklenmeli.
Aslında bu artış da kentin trafiğinin ne kadar arttığının bir göstergesi... Gerçekten de belirli saatlerde İzmir’de de bir yerden bir yere gitmek çok zorlaştı. Körfez geçişini o yüzden destekliyorum. Gerçi öncelik sıralamasında birinci sırada olmayabilir. Kentin daha büyük altyapı sorunlarına eğilmek mantıklı görülebilir. Ama eninde sonunda bu geçişi yapmak zorundayız. Çünkü İzmir’in önümüzdeki yıllarda nüfusunun 7 milyonları bulacağı tahmin ediliyor.
Bu nüfusla trafik daha da sıkışık olacak. Ve alternatifler geliştirmek zorunda kalacağız. Kenti ikiye bölen körfezi yollarla birleştirmekten başka çaremiz gözükmüyor.
O yüzden bugün değilse yarın, yarın değilse yakın bir gelecekte bu büyük projelere ihtiyaç olacak.
Şimdiden hatırlatayım dedim.
Elektrikli araçlar
dizeli de geçtiler
AVRUPALILAR aralık ayında dizellerden daha fazla elektrikli araba satın aldılar. Yani pilin gücü Avrupa’nın en popüler motor seçeneği olan dizeli yenmeye başladı.
Bu önemli bir veri...
Aralık’ta Avrupa ve İngiltere’de satılan yeni otomobillerin yüzde 20’sinden fazlası elektrikli araçlardan olmuş. Devlet teşvikleri, elektrikli araçları daha uygun fiyatlı hale getirdi, aralarından seçim yapabileceğiniz elektrikli otomobillerin çeşitliliği arttı.
Bu tabii henüz Türkiye için tam geçerli değil...
İçten yanmalı motorlarla çalışan araçların çevresel maliyeti konusunda da toplum daha bilinçli hale geldi.
Bütün bu gelişmeleri iyi takip etmek ve hazırlıklı olmak gerekir.
Türkiye’de hala dizel araçlar avantajlı gibi gözükebilir ancak bu akım bize de gelecektir.
O yüzden altyapı konusunda bizim daha hızlı olmamız gerekir.
Yeni yaşam alanları dizayn edilirken acaba kaçı bu gelişmelere uygun yapılıyor.
Ve devletin yeni trendlerle ilgili daha teşvik edici olması gerekiyor.
Müthiş bir soğuk vardı Çanakkale’de
Geçenlerde Çanakkale’deydim. Müthiş bir soğuk vardı. Boğazın rüzgarı soğuk havayla birleşince hava fena olur. Çok kalın giyinmeyi sevmeyen biri olarak aslında Çanakkale’ye göre hazırlanmıştım. Ama o kadar soğuk yedik ki, birkaç gündür hala kendime gelemedim.
Ama yine de boğazda olmak, Çanakkale havasını içime çekmek iyi geldi.
Takımlarımıza sahip çıkalım
GÖZTEPE ve Altay ile İzmir yıllardan sonra iki takımla Süper Lig’de temsil ediliyor. Belki pandemiden dolayı bu heyecanı tam yaşayamadık ama İzmir gibi bir kent için bunun çok önemli olduğunu hatırlatmak isterim.
Göztepe biraz toparladı.
Altay’da moraller bozuk...
Ama hala geri dönüş için bir fırsat var.
İki takımımız da mutlaka ligde kalmalı.
Birinci Lig çok daha yoğun bir mesai ve kaynak istiyor. O yüzden Süper Lig’in kıymetini bilelim ve takımlarımıza sahip çıkalım.
Paylaş