Ben belediye başkanı olsam

Haberin Devamı

BAŞTAN söyleyeyim, benim siyasetle uzaktan yakından hiç ilgim yok. Yani aklımın ucundan bile “Ben belediye başkanı olsam” diye geçirmedim, “Ben milletvekili olsam, Meclis kürsüsüne geçip konuşsam da Türkiye nutuk görsün” de demedim...
Nedense siyaset hep sıkıcı geldi bana...
Elbette kendime göre nedenlerim var.
Örneğin; mecburiyetleri sevmiyorum, protokolden sıkılıyorum, zoraki nezaketlerden, hep diplomasi yapmaktan, mış gibi davranmaktan hoşlanmıyorum.
Açık konuştuğunuzda da düşündüğünüzü söylediğinizde de şeffaf olduğunuzda da siyasetin uzağında kalıyorsunuz, yani siyaset yapamıyorsunuz.
O yüzden...
Siyaseti siyasetçiler yapsın; biz de onların haberlerini...
Anlayacağınız ben haber yapmaktan, köşe yazmaktan, İzmir’in, Ege’nin, Türkiye’nin meseleleriyle uğraşmaktan, kamuoyunun düşündüklerini yansıtmaktan memnunum.
Ama..
“#BenBelediyeBaşkanıOlsam...” diye biri yazar; bunu da yazan Sevgili Bahar Akıncı olursa elbette benim de söyleyecek bir, iki sözüm olur.
Bazen Bahar yazıyor, bir konuyu bir tarafından tutuyor, ben tamamlıyorum. O başka bir gözle bakıyor, ben çok ayrı bir yerinden... O bir kadın olarak olayları yorumluyor, ben ise bir erkek...
Geçenlerde baktım, sürekli mesaj atıyor.
“Böyle olsaydı, şöyle olsaydı, bu da olsaydı, bu da yapılmalıydı, bu da eksikti...”
“Bak şimdi oldu, bak ne güzel düşünülmüş, bak ne iyi fikir...” diye...
Tutamadım kendimi, yazdım.
“Bahar, sen başkan ol, hayallerini gerçekleştir” dedim.
Biliyorum, o da benim gibi siyasete çok uzak, yakınından bile geçmiyor. Ama istiyor, hayal ediyor, yaşadığı kentte görmek istiyor, düşündüğü projelerin dünyadaki örneklerinden daha iyi olmasını istiyor.
Benim gibi, bizim gibi...
Bugünkü yazısında “Ben belediye başkanı olsam...” diye başlayıp, sıralamış düşündüklerini...
Hepsi de olabilecek, olması gereken, zaten yapılmış olması gereken şeyler...
Ve elbette hepimizin ortak hayalleri...
“#BenBelediyeBaşkanıOlsam...” desek...
Ve sizlerden gelen bazı istekleri, projeleri, fikirleri, önerileri zaman zaman köşemizde yayınlasak...
Acaba belediye başkanlarımız, kentlerimizi yönetenler kulak asarlar mı?

Haberin Devamı

Üç dilde hutbe

Haberin Devamı

Bilmiyorum Kültürpark Mescit İmamı Hilmi Balcı ilgiden memnun mu, ama benim dün telefonlarım hiç susmadı. Belli ki, Balcı’nın hutbeyi önce Arapça, sonra İngilizce ve son olarak da Türkçe okuması kamuoyu tarafından çok takdir görmüş. Elbette farklı yorumlar da var. Bu yazımın Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in İzmir ile ilgili görüşlerinin üzerine gelmiş olmasının tesadüf olamayacağını söyleyen de vardı, İzmir’in örnek ve çağdaş bir uygulamayı hayata geçirmiş olduğunu da... Yorum yapan herkese saygımız var. Ben ise, her zaman olduğu gibi tamamen objektif ve olaya bakıyorum. Bizler durumu yazıyoruz, yani olan, tanıklık ettiğimiz bir şeyi... Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in sözlerini farklı bir platformda, Kültürpark Mescit İmamı Hilmi Balcı’nın üç dilde Cuma hutbe okumasını başka bir şekilde değerlendirmek gerekir. Kabul edin ki, Balcı’nın hutbesi de İngilizce konuşması da bugüne, dünyanın geldiği iklime çok uygun... Yurt dışında İngilizce hutbe dinledim, ama Türkiye’de dinlememiştim. Tekrar ediyorum.
Hilmi Balcı’yı tebrik ediyorum...

Haberin Devamı

Altını çizerek yazıyorum

Her gün yazı yazan bizlerin bir zorluğu var.
BİR: Ortalama herkesin okuyabileceği, ilgisini çekebileceği bir konu bulacaksınız.
İKİ: Bunu net, kısa cümlelerle anlatacaksınız.
ÜÇ: Köşe yazısı da olsa objektif kalmaya çalışacaksınız.
Ama...
Son dönemde isteniyor ki...
BİR: İlla taraf olalım.
İKİ: İlla linç edelim.
ÜÇ: İlla haddini bildirelim.
DÖRT: İlla karşımızdaki insanı lime lime edelim.
BEŞ: İlla siyasi bir tavır sergileyelim.
İyi de...
Tekrar ediyorum.
Altını çiziyorum.
Ve büyük büyük harflerle yazıyorum.
BİZ GAZETECİYİZ, SİYASETÇİ DEĞİL Kİ...

EXPO için bir gayret daha

Saatlerde ileri alındı, havalar da 20 dereceyi çoktan geçti, doğa da kışkırtıcı hale geldi.
“Gel çalışabilirsen çalış” dememi beklemeyin.
Çünkü, daha çok çalışmalıyız.
Evet, EXPO için daha çok çalışmalıyız.
Geriye kaldı 6 ay gibi bir süre...
Kazanalım, kazanmayalım; İzmir’de ve gerekirse Ege’nin bütün illerinde EXPO’yu çok istediğimizi anlatan gösteriler, sokak etkinlikleri, sivil toplum inisiyatiflerini neden göstermiyoruz.
Bakın Milano’nun haline, İtalya’dan gelen haberleri niye kullanmıyoruz, “2015 İzmir’e verilseydi bunlar olmazdı, EXPO bu kadar zor durumda olmazdı” niye demiyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları