Paylaş
“Geçen yıl Paris’te gördüğüm bir uygulama çok hoşuma gitmişti. Kentin içine birçok bisiklet ve motosiklet garajları yapılmıştı. Büyükşehir Belediyesi bu projeyi hayata geçiremez mi? Fransa’yı en az benim kadar iyi bilen Konak Başkanı Hakan Tartan projeye nasıl bakar?” diye...
Bu yazıma çok sayıda tepki geldi.
Demek ki...
Benim gibi düşünen çok insan varmış. İzmir’in yirmi, otuz yıl öncesini düşünenler bisikletin ve motosikletin hayatımızda çok daha fazla bir rolü olduğunu yeniden hatırlayacak.
Bazı okurlarımız da; haklı olarak “İzmir’in sokaklarında bisiklete yer mi var?” diye soruyor.
Belediyeler niçin var?
Daha yaşanabilir kentler yaratmak için, öyle değil mi?
Başkanlarımız, bürokratlarımız bir araya gelecek ve yeni çözümler getirecek.
Elbette metro gibi büyük projeler de yapılacak, elbette büyük alt yapı yatırımları gerçekleştirilecek. Ama bunların yanında gündelik hayatımızı renklendirecek uygulamalar da planlanacak. Belediyeler insana dokunabilmeli...
Bisiklet bunlardan biri...
Çok da zor değil.
İnanın metro gibi büyük projelerin yanında bu yatırımların sözü bile edilmez.
Bu arada öğrendim ki; Büyükşehir Belediyesi Gençlik ve Spor Şube Müdürlüğü, kentteki bisiklet kullanımını artırmak ve gençlerle çocukları özendirmek için farklı projeler düşünmüş. Projelerden ilki olan “Bisiklete binmeyi öğreniyorum”, 18 yaş üstü toplam 500 kadına, 12 ay süresince iki haftalık eğitimlerle bisiklet sürmeyi öğretmek.
Önümüzdeki aylarda başlaması hedeflenen projede bisiklet ve koruyucu kaskları İzmir Büyükşehir Belediyesi karşılayacakmış. Bisiklet parklarının pilot uygulaması ise Kültürpark’ta, Bostanlı’da, İnciraltı Rekreasyon Alanı’nda ve İzmir Doğal Yaşam Parkı’nda planlanıyormuş.
Mayıs ayında uygulamaya alınacak bir diğer proje, “Körfez kıyısında bisiklet turu” da herkese açık olacakmış. Bostanlı Vapur İskelesi’nden başlayacak olan tur, İnciraltı’ndaki Levent Marina’da son bulacakmış.
Elbette bunlar bir başlangıç...
Ancak benim hayal ettiğim projenin gerçekleşmesi için belediyelerle özel sektörün birlikte çalışma yürütmesi gerekir.
Bu konuya önümüzdeki günlerde yine devam edeceğim.
Tariş Zeytin örnek olsun
Demokrat Parti Genel İdare Kurulu Üyesi Aytun Çıray ve İl Başkanı Fatih Dalan’la sohbet ederken konu tarımla uğraşan kesiminin sıkıntılarından açıldı.
Aytun Çıray, bazı bilgiler verdi.
Son yedi yılda gübre 180 TL’den 647 TL’ye çıkmış.
Mazot neredeyse üç kat pahalanmış.
Traktör fiyatları yüzde 200, yem yüzde 250, tohum yüzde 300 artmış.
Buna rağmen zeytinyağı fiyatlarındaki artış sadece yüzde 6, kuru incir 33, pamuk 6 artmış.
Çıray, “Bu oranlar çiftçimizin fakirleştiğini gösteriyor. Esnaf, çiftçi bu ülkenin temel direkleriydi; ne ortadirek kaldı, ne de KOBİ… Türkiye yoluna böyle devam edemez” dedi.
Aytun Çıray’ın bahsettiği bir diğer konu da kooperatiflerin yeniden yapılandırılmasıyla ilgiliydi.
Çıray’a katıldığım bir ayrıntı var. Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği son yıllarda çok başarılı bir performans gösterdi.
Profesyonelce yönetildi; ambalajından, pazarlama stratejilerine kadar birçok ayrıntıda piyasayla rekabet edebilir konuma geldi.
Ancak aynı başarıyı pamuk ve diğerleri sürdüremedi.
Oysa kooperatifçiliğin yükseldiği, daha doğrusu yeni şekil aldığı bir süreçte rakiplerinin gerisine düştüler.
İspanya ve İtalya, doğru örneklerle dünya ölçeğinde büyük başarı yakaladı.
Çıray, “Tariş Zeytin örnek olsun ve kooperatiflerimizi yeniden şekillendirelim. Çünkü Tariş Zeytin ve Zeytinyağı Birliği dünyadaki gelişmeleri iyi okudu. Benzer birlikleri inceledi ve kendine göre bir strateji belirledi. Bu da tuttu. Piyasa beklentilerine uygun bir yönetim modeli de kurulunca başarı kendiliğinden geldi” diyor.
Çok doğru bir öneri...
Paylaş