Paylaş
Herkes benim gibi düşünüyor.
Güngör Uras’ı anlata anlata bitiremiyorlar.
Gerçekten de müthiş bir insandı.
Bir akil adam, bir bilge ve dost...
Bazı insanlar omzunuza dokunur, kalbinize dokunur, ruhunuza dokunur.
Size iyi gelir.
Birlikte vakit geçirmekten mutlu olursunuz, keyif alırsınız.
Yeni şeyler öğrenirsiniz, geçmişe sörf yaparsınız.
Bizim mesleğimizi o yüzden çok seviyorum.
Gazeteci olarak harika insanlarla tanıştım; onların sohbet odalarına girdim, bazılarıyla yakın dost oldum.
Yıllar geçtikçe ve bu büyük kayıplar oldukça insan bunun değerini daha iyi anlıyor.
Meslek olarak gazeteciliği seçtiğim için kendimi hep şanslı hissettim.
Bunun için hayata teşekkür etmem lazım.
30 yıllık meslek hayatımda gördüm ki...
Bazı insanlar iz, bazıları is bırakıyor.
İz bırakanları değerli dostum Salim Kadıbeşegil yıllar önce yazdığı bir yazıda çok güzel anlatmıştı.
Bayramın ikinci gününde bu yazıyla sizleri baş başa bırakmak istiyorum.
İz bırakmak için öyle düşündüğünüz gibi büyük şeylere imza atmanıza da gerek yok.
Yeter ki, içinize bakın, kendinize bakın.
Ve bu soruyu sorun...
“Ben ne yapıyorum, ne yapmak istiyorum?”
Cevabınızı verin ve yarından itibaren başka bir plan yapın.
Benim için Güngör Uras öyle biriydi.
İz bırakanlardan...
Şirketler de artık
böyle değerlendiriliyor
SÖZÜ İtibar Yönetimi’nin Türkiye’deki en iyi temsilcisi Salim Kadıbeşegil’e bırakayım.
***
Yaşamda “iz” bırakmak kolay bir iş değil. “İs” bırakmak ise son derece kolay... Atlayın arabanıza, girin trafiğe... Sayın bakalım kimler is bırakıyor, kimler “iz”... Hangi davranışlar takdirinizi hak ediyor, hangileri etmiyor! İki kavramın arasındaki ince çizgi aslında bu kadar basit, yalın, sade...
Dünyanın parasını vererek aldığınız bir elbisenin arka planına bakın. Üreten şirketi sorgulayın. Çalışanları, tedarikçileri ile ilişkilerine bakın. Satın alma sözleşmelerine göz atın. Çevre duyarlılığı ile ilgili politikalarını okumasanız da olur; o politikaların ne kadarının uygulanabildiğini sivil toplum kuruluşlarına sorun.
Karbon ayak iziniz kaç, sudaki ayak iziniz ne, plastik ayak izinizin hesabını tutuyor musunuz? Bunlar da iz bırakanlarla is bırakanlar arasında mesafenin daralıp açılmasına neden olan güncel veriler. Kimse kaç paramız olduğuna, geçen yıl ne kadar kâr ettiğimize, yatırımcılarımıza hisse başına ne kazandırdığımıza bakarak değerlendirmiyor “iz” bırakma meselesini.
İz bırakabilmek için çok büyük şeyler yapmaya kalkışmak gerekmiyor. Çok büyük paralar harcamak da anlamsız.
Çarpıcı hikayeler
HENÜZ 6 yaşında iken ailesi ile birlikte Afrika’ya yaptıkları ziyaret sırasında köylerde içme suyunun bulunmadığını, su temini için kadınların başlarında damacanalar ile ortalama on kilometre uzağa gidip gelmek zorunda olduklarını öğrenmesi “iz” bırakacak bir yolculuğun başlangıcı. Babasının katkısı ile açtıkları bir su kuyusunun oradaki yaşamı kökten değiştirdiğine tanık olması Ryan’ın konuyu okuluna taşımasına neden olmuş. Ryan’ın fikrinin böyle desteklenmesi ortaya bu konuda çalışacak bir vakfın doğmasının nedeni. Günümüzde Ryan’ın vakfının aracılığı ile açılan kuyulardan köylerde 750 bin aile su temin edebiliyor.
İşte Steve Jobs... Kendi iç sesini dinledi. Kurduğu şirketten bile kovuldu. Ama sonunda “dünyayı, alışkanlıklarımızı, yaşam tarzımızı” ve dahi aklımıza gelebilecek birçok şeyin değişiminin öncüsü oldu. Veya günümüzdeki versiyonu olan Elon Musk. Elektrikli araçlardan sonra Mars’ta yaşamın peşinde koşuyor. Tekrar kullanılabilir roketlerdeki başarısı bu inancını bir kez daha gündemimize taşıdı.
Hepsi iz bırakan öyküler...
Ortak özellikler
SALİM Kadıbeşegil’e göre iz bırakanların ortak özellikleri var. Ne mi bunlar?
* Çatışmalara değil mutluluğa odaklanırlar.
* Kopyalardan değil gerçek kültürlerden beslenirler.
* Bilgiyi, birikimi, deneyimi karşılıksız paylaşırlar.
* Koşturmadan zamana yayarlar.
* Hedeflerle değil sonuçlarla yaşarlar.
* Yereli önemserler ancak küresel düşünürler.
* Dakikaları yaşam sanatına dönüştürürler.
* Adalet terazisinin bir kefesine insanı diğerine doğayı koyarlar.
* Onların zenginliği saygının içinde gizlidir.
Paylaş