Paylaş
Ben böyle gördüm.
Ancak insana dokunulduğunda başarılı olur.
Bunun partisi yok.
Vatandaşın omzuna dokunabilen, dertlerini bilen, üzüntü ve sevincini paylaşabilen siyasetçi başarılı olur.
Aslında her şey için bu böyle...
O yüzden sohbet ettiğim bütün siyasilere önerim, tavsiyem budur.
Halktan, sokaktan kopmamak gerekiyor.
Eleştirdiğim bir konu var.
Birkaç kere de yazmıştım.
Ama devam ettiğini görünce yeniden yazmak istedim.
Bir süredir siyasiler, vekiller, başkanlar hazırladıkları basın bültenlerini bir tuşla binlerce insana yolluyor.
Elbette biz gazetecilerin mesaj kutularına da bu bültenler düşüyor.
Hele bizlere her gün inanın yüzlercesi geliyor.
Hepsini okuyorum; hem de büyük bir titizlik ve dikkatle...
Bir durum, bir konu, bir gelişme üzerine yazılmış bültenler çoğunlukla...
Elbette önemli bir gelişme varsa, söylenecek bir söz varsa siyasetçilerimiz konuşmalı, bir şeyler söylemeli.
Ama bu her gün ve birkaç defa ve her konuda olunca ben buna bir isim bulmuştum.
Demiştim ki...
“Basın bülteni siyaseti...”
***
Ve yine tekrarlıyorum.
Bu eleştirim her parti içindir.
Sosyal medyanın çok güçlü olduğu gerçeğini unutmadan, medyasız bir dünyanın artık olamayacağını hatırlatarak yine yazıyorum.
Bu alanda ne kadar güçlü olunursa olunsun; siyaset sahada, sokakta yapılır.
Ve insanla yapılır.
Sanal dünyadaki başarı günlüktür, kalıcı değildir.
Hafızalarda silinir gider.
Hatırlanan sıkılmış bir el, yaslanılmış bir omuz, kucaklanmış bir dost, dokunulmuş bir kalptir.
Bitmeyen ziyaretler
SEÇİMLERİ 31 Mart’ta yaptık, bugün 9 Mayıs... Neredeyse bir buçuk ay geçti. Bakıyorum, belediye başkanları hala ziyaretlere devam ediyor.
Nereden mi biliyorum, bize gelen basın bültenlerinden...
“Şu kurum, şu dernek, şu sivil toplum örgütü şu ilçenin, şu ilin belediye başkanını ziyaret etti...”
Seçimlerden hemen sonra bir öneride bulunmuştum.
Başkanlar bir gün belirlesin ve geniş katılımlı bir tören yapsın.
Günlerdir devam eden bu ziyaretler bir günde bitsin ve başkanlar da işlerine baksın.
Çünkü kentlerimizin büyük sorunları var.
Bu görüşmeler de zamana yayılsın.
Çok önemli ve bir an önce çözülmesi gereken konular için elbette ziyaretler, toplantılar olmalı.
Ama çoğu nezaket ziyareti olunca ve bu gelenek değişmeyince aylar süren bu buluşmalar devam ediyor.
Bugünün dünyasında en büyük değer zaman, zamanı iyi kullanmalıyız.
İlk 100 gün önemlidir
İSTANBUL seçimleri ayrı; 23 Haziran’da yeni bir seçim olacak. Ama Türkiye’nin diğer kentlerinde başkanlar görevlerinin başında ve vatandaş seçim döneminde verilen sözlerin yerine getirilmesini bekliyor.
Ben her zaman başlangıçlara dikkat ederim.
Nasıl başladılar, hangi konuları ele aldılar, nasıl atamalar yaptılar, öncelik sıralamasındaki konu başlıkları neler?
Bence ilk 100 gün önemlidir.
Hadi bu bitmeyen ziyaretler nedeniyle takvimi 30 gün gecikmeli başlatalım.
O zaman temmuz sonuna kadar başkanların ilk karnelerini vermek gerekir.
Elbette bu karneleri verecek bizler değiliz.
Bizzat halkımız verecek.
Biz gazeteciler toplumun her kesimiyle temas halinde olduğumuz için karnenin iyi mi, kötü mü, yoksa idare eder mi olacağını biliriz.
Görev süresi beş yıldır ama ilk 100 gün önemlidir.
Karşıyaka’ya destek olalım
KARŞIYAKA gerçekten zor günler geçirdi. Ve bir mucize kadar diyebileceğim pozitif bir döneme girdi. Bunda başta Karşıyaka Spor Kulübü Başkanı Turgay Büyükkarcı’nın ve yönetimin büyük katkısı var elbette... Karşıyaka yarın akşam Van BŞB ile play off’un ilk maçına çıkıyor.
Bu önemli maçta Atatürk Stadı dolmalı, Karşıyakalılar takımını yalnız bırakmamalı.
Ve İzmir’in, İzmirlilerin, hangi renge gönül vermişse versin herkesin bu maçta Karşıyaka’nın yanında olması gerekir.
Maç biletleri için sivil toplum örgütlerine, odalara, derneklere de büyük görev düşüyor.
Maç biletlerini alsınlar ve topluca maça gelsinler.
Yarın 20.30’dan itibaren İzmir “Karşıyaka...” diye inlesin.
Paylaş