Paylaş
Şehirlerin siluetini bozan yüksek yapı dönemi bu yasayla kapanmış olacak.
Bundan sonra imar planlarında ‘yükseklik serbest’ tanımı yer almayacak.
Elbette bu tekliften memnunum.
Çünkü uzun yıllardır yazdığımız bir konu...
Peki ya yapılanlar?
Kaçak olanlar, kentin siluetini bozanlar...
Onlarla da ilgili bazı önemli detaylar var. Bazıları için yapılacak pek bir şey yok, bazıları için sıkı denetim geliyor.
Defalarca yazdım.
Devletin vatandaşıyla barışmasında bir sakınca yok. Belki de yapılması gereken de buydu. Ancak işin ucu biraz kaçmış durumda.
Çünkü affedilen binaların çoğu sıkıntılı, depreme dayanıksız ve çevreyle barışık değil.
Yani devlet barışayım derken, yeni küskünler de yarattı.
Eksiklerin ve yanlışların mutlaka düzeltilmesi gerekiyor.
Dilerim bu teklifin içine bu ayrıntılar da eklenir.
Bir diğer önemli husus da vatandaşın devleti kandırarak yaptıkları...
Ortak alanlara yapılan kaçak yapılar, kanun sonrasında yapılmasına rağmen imar barışına sokulan imalatlar bunların da yıkılması gerekiyor.
Çünkü dediğim gibi devlet barışmak isterken, başka insanların mağduriyetleri oldu.
Bunu da telafi edecek yine devletten başkası değildir.
Kişiye özel plan yok
Niye olsun ki...
“Bundan önce vardı, bundan sonra olmayacak” dememek lazım.
Türkiye çok önemli işler yaptı. Ama şehirleşmeyi bir türlü başaramadı.
İyi şehirler sıkı yasalar ve yönetmelikler ister.
Devletten tek beklentimiz denetimlerin sıkı yapılmasıdır.
Ben bu seçim heyecanını seviyorum
Kültürpark Tenis Kulübü’nün her seçimi böyledir.
Yine öyle oldu.
Başkan adayları yarıştı.
Tabii kulisler hiç eksik olmadı, liste yapma yarışı son dakikaya kadar devam etti.
Bir seçim havası sanki...
Kültürpark Tenis Kulübü’ne değil de sanki büyükşehire başkan seçiliyor.
Ama inanın ben bu heyecanı seviyorum.
Bu telaşı, bu koşuşturmacayı...
Bu dönemin başkanı da Tolga Şekercioğlu oldu.
Tolga’yı uzun yıllardır tanırım.
Tenis Kulübü’ne büyük katkı yapacağından eminim.
Eski günler herkesin özlemi ama bence yeni bir hikaye yazmalı herkes...
Tenis İzmir’de sevilen bir spor ve büyük turnuvaları hakediyor.
Tolga Şekercioğlu ve yeni ekibin iyi şeyler yapacağını düşünüyorum.
Adı küçük
kendisi büyük
Bir diğer adres de Küçük Kulüp...
Emre Sarıgedik; Yönetim Kurulu Başkanlığı görevine dördüncü kez seçildi.
Emre sevilen biridir; kulübe önemli katkılar yaptı.
Turnuvalar yapılıyor, genç yetenekler keşfediliyor.
Küçük Kulüp ilginç bir yerdir.
Üyeleri İzmir’in seçkin isimleridir.
Sarıgedik’in teşekkür konuşmasındaki ayrıntı ilginçti.
“Kulübümüz üye yapısı itibariyle adeta bir iş insanı derneğini andırıyor. İzmir’de yaklaşık 100 bin insanın istihdamında emeği geçen bireyleri bir arada tutarak ve farklı etkinliklerde bir araya getirerek güçlü bir sivil toplum kuruluşu görünümü çizdik. Gerek sosyal konularda, gerek de teniste, gündeme ayak uyduran değil, gündemi belirleyen olma gücüne eriştik ve bunun bir tesadüf olmadığının da altını çizmek isterim...”
Emre haklı...
Küçük Kulüp sadece bir tenis kulübü değil.
Bir turnuva öneri
Avustralya Açık Tenis Ocak’ta, Fransa Açık Tenis Mayıs-Haziran’da, Wimbledon Tenis Turnuvası Haziran-Temmuz’da, Amerika Açık Tenis Turnuvası Ağustos-Eylül’de yapılır.
İzmir de büyük bir organizasyona imza atsın.
Örneğin Eylül’de, 9 Eylül haftasında...
Ve dünyanın en iyi tenisçileri İzmir’e gelse ne güzel olur.
Tramvaydan haber var mı?
Çiğli tramvayı imzadaydı. Eksiklikleri olduğu söylendi, eksiklerin tamamlanıp dosyanın yeniden Ankara’ya yollandığı söylenmişti. Eksik olmadığına, seçim döneminde herkesin üzerinde uzlaşmış olduğu bir proje olduğu için imzaların çoktan atılıp projeye start verilmiş olması gerekiyordu. Benim gibi İzmirliler de takip ediyor. İmzadan bir haber var mı?
Paylaş